المؤمنون

Mü'minun

Al-Muʾminūn

Bölüm: 23
Ayetler: 118

Çevirmen: Diyanet İşleri

Dil: Türkçe

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1
Bölüm 23 : Ayet 1

قَدْ أَفْلَحَ ٱلْمُؤْمِنُونَ

Müminler saadete ermişlerdir.

Çeviri Yazı

ḳad efleḥa-lmü'minûn.

2
Bölüm 23 : Ayet 2

ٱلَّذِينَ هُمْ فِى صَلَاتِهِمْ خَـٰشِعُونَ

Onlar namazda huşu içindedirler.

Çeviri Yazı

elleẕîne hüm fî ṣalâtihim ḫâşi`ûn.

3
Bölüm 23 : Ayet 3

وَٱلَّذِينَ هُمْ عَنِ ٱللَّغْوِ مُعْرِضُونَ

Onlar boş şeylerden yüz çevirirler.

Çeviri Yazı

velleẕîne hüm `ani-llagvi mü`riḍûn.

4
Bölüm 23 : Ayet 4

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَوٰةِ فَـٰعِلُونَ

Onlar zekatlarını verirler.

Çeviri Yazı

velleẕîne hüm lilzekâti fâ`ilûn.

5
Bölüm 23 : Ayet 5

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَـٰفِظُونَ

Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler.

Çeviri Yazı

velleẕîne hüm lifürûcihim ḥâfiżûn.

6
Bölüm 23 : Ayet 6

إِلَّا عَلَىٰٓ أَزْوَٰجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَـٰنُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ

Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler.

Çeviri Yazı

illâ `alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânühüm feinnehüm gayru melûmîn.

7
Bölüm 23 : Ayet 7

فَمَنِ ٱبْتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلْعَادُونَ

Bu sınırları aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir.

Çeviri Yazı

femeni-btegâ verâe ẕâlike feülâike hümü-l`âdûn.

8
Bölüm 23 : Ayet 8

وَٱلَّذِينَ هُمْ لِأَمَـٰنَـٰتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَٰعُونَ

Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler.

Çeviri Yazı

velleẕîne hüm liemânâtihim ve`ahdihim râ`ûn.

9
Bölüm 23 : Ayet 9

وَٱلَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَوَٰتِهِمْ يُحَافِظُونَ

Namazlarına riayet ederler.

Çeviri Yazı

velleẕîne hüm `alâ ṣalevâtihim yüḥâfiżûn.

10
Bölüm 23 : Ayet 10

أُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلْوَٰرِثُونَ

İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olanlardır.

Çeviri Yazı

ülâike hümü-lvâriŝûn.

11
Bölüm 23 : Ayet 11

ٱلَّذِينَ يَرِثُونَ ٱلْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيهَا خَـٰلِدُونَ

İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olanlardır.

Çeviri Yazı

elleẕîne yeriŝûne-lfirdevs. hüm fîhâ ḫâlidûn.

12
Bölüm 23 : Ayet 12

وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَـٰنَ مِن سُلَـٰلَةٍ مِّن طِينٍ

And olsun ki, insanı süzme çamurdan yarattık.

Çeviri Yazı

veleḳad ḫalaḳne-l'insâne min sülâletim min ṭîn.

13
Bölüm 23 : Ayet 13

ثُمَّ جَعَلْنَـٰهُ نُطْفَةً فِى قَرَارٍ مَّكِينٍ

Sonra onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik.

Çeviri Yazı

ŝümme ce`alnâhü nuṭfeten fî ḳarârim mekîn.

14
Bölüm 23 : Ayet 14

ثُمَّ خَلَقْنَا ٱلنُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا ٱلْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا ٱلْمُضْغَةَ عِظَـٰمًا فَكَسَوْنَا ٱلْعِظَـٰمَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَـٰهُ خَلْقًا ءَاخَرَ ۚ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ أَحْسَنُ ٱلْخَـٰلِقِينَ

Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratık yaptık: Biçim verenlerin en güzeli olan Allah ne uludur!

Çeviri Yazı

ŝümme ḫalaḳne-nnuṭfete `aleḳaten feḫalaḳne-l`aleḳate muḍgaten feḫalaḳne-lmuḍgate `iżâmen fekesevne-l`iżâme laḥmâ. ŝümme enşe'nâhü ḫalḳan âḫar. fetebârake-llâhü aḥsenü-lḫâliḳîn.

15
Bölüm 23 : Ayet 15

ثُمَّ إِنَّكُم بَعْدَ ذَٰلِكَ لَمَيِّتُونَ

Sizler, bütün bunlardan sonra ölürsünüz.

Çeviri Yazı

ŝümme inneküm ba`de ẕâlike lemeyyitûn.

16
Bölüm 23 : Ayet 16

ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَـٰمَةِ تُبْعَثُونَ

Şüphesiz kıyamet günü tekrar diriltilirsiniz.

Çeviri Yazı

ŝümme inneküm yevme-lḳiyâmeti tüb`aŝûn.

17
Bölüm 23 : Ayet 17

وَلَقَدْ خَلَقْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعَ طَرَآئِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ ٱلْخَلْقِ غَـٰفِلِينَ

And olsun ki, üstünüzde yedi tabaka yarattık. Biz, yarattığımızdan habersiz değiliz.

Çeviri Yazı

veleḳad ḫalaḳnâ fevḳaküm seb`a ṭarâiḳ. vemâ künnâ `ani-lḫalḳi gâfilîn.

18
Bölüm 23 : Ayet 18

وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءًۢ بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّـٰهُ فِى ٱلْأَرْضِ ۖ وَإِنَّا عَلَىٰ ذَهَابٍۭ بِهِۦ لَقَـٰدِرُونَ

Gökten suyu ölçülü indirdik de, onu yerde durdurduk. Şüphesiz onu gidermeye de kadiriz.

Çeviri Yazı

veenzelnâ mine-ssemâi mâem biḳaderin feeskennâhü fi-l'arḍ. veinnâ `alâ ẕehâbim bihî leḳâdirûn.

19
Bölüm 23 : Ayet 19

فَأَنشَأْنَا لَكُم بِهِۦ جَنَّـٰتٍ مِّن نَّخِيلٍ وَأَعْنَـٰبٍ لَّكُمْ فِيهَا فَوَٰكِهُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ

Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyvalar bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Tur-i Sina'da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik.

Çeviri Yazı

feenşe'nâ leküm bihî cennâtim min neḫîliv vea`nâb. leküm fîhâ fevâkihü keŝîratüv veminhâ te'külûn.

20
Bölüm 23 : Ayet 20

وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِن طُورِ سَيْنَآءَ تَنۢبُتُ بِٱلدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِّلْـَٔاكِلِينَ

Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyvalar bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Tur-i Sina'da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik.

Çeviri Yazı

veşeceraten taḫrucü min ṭûri seynâe tembütü biddühni veṣibgil lil'âkilîn.

21
Bölüm 23 : Ayet 21

وَإِنَّ لَكُمْ فِى ٱلْأَنْعَـٰمِ لَعِبْرَةً ۖ نُّسْقِيكُم مِّمَّا فِى بُطُونِهَا وَلَكُمْ فِيهَا مَنَـٰفِعُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ

Ehli hayvanlarda size ders vardır; onlardan çıkan sütten size içiririz; onlarda daha birçok menfaatiniz vardır. Onlardan yersiniz.

Çeviri Yazı

veinne leküm fi-l'en`âmi le`ibrah. nüsḳîküm mimmâ fî büṭûnihâ veleküm fîhâ menâfi`u keŝîratüv veminhâ te'külûn.

22
Bölüm 23 : Ayet 22

وَعَلَيْهَا وَعَلَى ٱلْفُلْكِ تُحْمَلُونَ

Hem onların ve hem de gemilerin üzerinde taşınırsınız.

Çeviri Yazı

ve`aleyhâ ve`ale-lfülki tuḥmelûn.

23
Bölüm 23 : Ayet 23

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِۦ فَقَالَ يَـٰقَوْمِ ٱعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَـٰهٍ غَيْرُهُۥٓ ۖ أَفَلَا تَتَّقُونَ

And olsun ki Nuh'u milletine gönderdik; onlara: "Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız yoktur; sakınmaz mısınız?" dedi.

Çeviri Yazı

veleḳad erselnâ nûḥan ilâ ḳavmihî feḳâle yâ ḳavmi-`büdü-llâhe mâ leküm min ilâhin gayruh. efelâ tetteḳûn.

24
Bölüm 23 : Ayet 24

فَقَالَ ٱلْمَلَؤُا۟ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِن قَوْمِهِۦ مَا هَـٰذَآ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُرِيدُ أَن يَتَفَضَّلَ عَلَيْكُمْ وَلَوْ شَآءَ ٱللَّهُ لَأَنزَلَ مَلَـٰٓئِكَةً مَّا سَمِعْنَا بِهَـٰذَا فِىٓ ءَابَآئِنَا ٱلْأَوَّلِينَ

Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Allah dilemiş olsaydı melekler indirirdi. İlk atalarımızdan beri böyle birşey işitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir süreye kadar onu gözetleyin" dediler.

Çeviri Yazı

feḳâle-lmeleü-lleẕîne keferû min ḳavmihî mâ hâẕâ illâ beşerum miŝlüküm yürîdü ey yetefeḍḍale `aleyküm. velev şâe-llâhü leenzele melâikeh. mâ semi`nâ bihâẕâ fî âbâine-l'evvelîn.

25
Bölüm 23 : Ayet 25

إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌۢ بِهِۦ جِنَّةٌ فَتَرَبَّصُوا۟ بِهِۦ حَتَّىٰ حِينٍ

Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Allah dilemiş olsaydı melekler indirirdi. İlk atalarımızdan beri böyle birşey işitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir süreye kadar onu gözetleyin" dediler.

Çeviri Yazı

in hüve illâ racülüm bihî cinnetün feterabbeṣû bihî ḥattâ ḥîn.

26
Bölüm 23 : Ayet 26

قَالَ رَبِّ ٱنصُرْنِى بِمَا كَذَّبُونِ

Nuh: "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle rabbi-nṣurnî bimâ keẕẕebûn.

27
Bölüm 23 : Ayet 27

فَأَوْحَيْنَآ إِلَيْهِ أَنِ ٱصْنَعِ ٱلْفُلْكَ بِأَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا فَإِذَا جَآءَ أَمْرُنَا وَفَارَ ٱلتَّنُّورُ ۙ فَٱسْلُكْ فِيهَا مِن كُلٍّ زَوْجَيْنِ ٱثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلَّا مَن سَبَقَ عَلَيْهِ ٱلْقَوْلُ مِنْهُمْ ۖ وَلَا تُخَـٰطِبْنِى فِى ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓا۟ ۖ إِنَّهُم مُّغْرَقُونَ

Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: "Nezaretimiz altında, sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap; buyruğumuz gelip tandırdan sular kaynayınca her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu alıp gemiye bindir. Haksızlık yapanlar için Bana baş vurma, çünkü onlar suda boğulacaklardır."

Çeviri Yazı

feevḥaynâ ileyhi eni-ṣne`i-lfülke bia`yüninâ vevaḥyinâ feiẕâ câe emrunâ vefâra-ttennûru feslük fîhâ min küllin zevceyni-ŝneyni veehleke illâ men sebeḳa `aleyhi-lḳavlü minhüm. velâ tüḫâṭibnî fi-lleẕîne żalemû. innehüm mugraḳûn.

28
Bölüm 23 : Ayet 28

فَإِذَا ٱسْتَوَيْتَ أَنتَ وَمَن مَّعَكَ عَلَى ٱلْفُلْكِ فَقُلِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ ٱلَّذِى نَجَّىٰنَا مِنَ ٱلْقَوْمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Ey Nuh! Sen ve beraberindekiler gemiye yerleşince: "Bizi zalim milletten kurtaran Allah'a hamdolsun" de.

Çeviri Yazı

feiẕe-steveyte ente vemem me`ake `ale-lfülki feḳuli-lḥamdü lillâhi-lleẕî neccânâ mine-lḳavmi-żżâlimîn.

29
Bölüm 23 : Ayet 29

وَقُل رَّبِّ أَنزِلْنِى مُنزَلًا مُّبَارَكًا وَأَنتَ خَيْرُ ٱلْمُنزِلِينَ

"Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen indirenlerin en iyisisin" de.

Çeviri Yazı

veḳur rabbi enzilnî münzelem mübârakev veente ḫayru-lmünzilîn.

30
Bölüm 23 : Ayet 30

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَـَٔايَـٰتٍ وَإِن كُنَّا لَمُبْتَلِينَ

Doğrusu bunlarda dersler vardır. Biz şüphesiz insanları denemekteyiz.

Çeviri Yazı

inne fî ẕâlike leâyâtiv vein künnâ lemübtelîn.

31
Bölüm 23 : Ayet 31

ثُمَّ أَنشَأْنَا مِنۢ بَعْدِهِمْ قَرْنًا ءَاخَرِينَ

Bunların ardından başka nesiller varettik.

Çeviri Yazı

ŝümme enşe'nâ mim ba`dihim ḳarnen âḫarîn.

32
Bölüm 23 : Ayet 32

فَأَرْسَلْنَا فِيهِمْ رَسُولًا مِّنْهُمْ أَنِ ٱعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَـٰهٍ غَيْرُهُۥٓ ۖ أَفَلَا تَتَّقُونَ

Onlara aralarından: "Allah"a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur, sakınmaz mısınız?" diyen bir elçi gönderdik.

Çeviri Yazı

feerselnâ fîhim rasûlem minhüm eni-`büdü-llâhe mâ leküm min ilâhin gayruh. efelâ tetteḳûn.

33
Bölüm 23 : Ayet 33

وَقَالَ ٱلْمَلَأُ مِن قَوْمِهِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَكَذَّبُوا۟ بِلِقَآءِ ٱلْـَٔاخِرَةِ وَأَتْرَفْنَـٰهُمْ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا مَا هَـٰذَآ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يَأْكُلُ مِمَّا تَأْكُلُونَ مِنْهُ وَيَشْرَبُ مِمَّا تَشْرَبُونَ

Onun, inkarcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dünya hayatında nimet vermiştik şöyle dediler: "Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen sizin gibi bir insandan başka birşey değildir."

Çeviri Yazı

veḳâle-lmeleü min ḳavmihi-lleẕîne keferû vekeẕẕebû biliḳâi-l'âḫirati veetrafnâhüm fi-lḥayâti-ddünyâ mâ hâẕâ illâ beşerum miŝlüküm ye'külü mimmâ te'külûne minhü veyeşrabü mimmâ teşrabûn.

34
Bölüm 23 : Ayet 34

وَلَئِنْ أَطَعْتُم بَشَرًا مِّثْلَكُمْ إِنَّكُمْ إِذًا لَّخَـٰسِرُونَ

"Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur."

Çeviri Yazı

velein eṭa`tüm beşeram miŝleküm inneküm iẕel leḫâsirûn.

35
Bölüm 23 : Ayet 35

أَيَعِدُكُمْ أَنَّكُمْ إِذَا مِتُّمْ وَكُنتُمْ تُرَابًا وَعِظَـٰمًا أَنَّكُم مُّخْرَجُونَ

"Öldüğünüz, toprak ve kemik yığını olduğunuz zaman tekrar dirilmenizle sizi tehdit mi ediyor?"

Çeviri Yazı

eye`idüküm enneküm iẕâ mittüm veküntüm türâbev ve`iżâmen enneküm muḫracûn.

36
Bölüm 23 : Ayet 36

هَيْهَاتَ هَيْهَاتَ لِمَا تُوعَدُونَ

"Oysa tehdit edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!"

Çeviri Yazı

heyhâte heyhâte limâ tû`adûn.

37
Bölüm 23 : Ayet 37

إِنْ هِىَ إِلَّا حَيَاتُنَا ٱلدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا نَحْنُ بِمَبْعُوثِينَ

"Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız (kimimiz ölür kimimiz doğar); tekrar diriltilmeyiz."

Çeviri Yazı

in hiye illâ ḥayâtüne-ddünyâ nemûtü venaḥyâ vemâ naḥnü bimeb`ûŝîn.

38
Bölüm 23 : Ayet 38

إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا وَمَا نَحْنُ لَهُۥ بِمُؤْمِنِينَ

"Bu, sadece Allah'a karşı yalan uyduranın biridir. Biz ona inanmayız."

Çeviri Yazı

in hüve illâ racülün-fterâ `ale-llâhi keẕibev vemâ naḥnü lehû bimü'minîn.

39
Bölüm 23 : Ayet 39

قَالَ رَبِّ ٱنصُرْنِى بِمَا كَذَّبُونِ

O peygamber: "Rabbim! Beni yalancı saymalarına karşılık bana yardım et" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle rabbi-nṣurnî bimâ keẕẕebûn.

40
Bölüm 23 : Ayet 40

قَالَ عَمَّا قَلِيلٍ لَّيُصْبِحُنَّ نَـٰدِمِينَ

Allah da: "Az sonra pişman olacaklar" buyurdu.

Çeviri Yazı

ḳâle `ammâ ḳalîlil leyuṣbiḥunne nâdimîn.

41
Bölüm 23 : Ayet 41

فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ بِٱلْحَقِّ فَجَعَلْنَـٰهُمْ غُثَآءً ۚ فَبُعْدًا لِّلْقَوْمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun!

Çeviri Yazı

feeḫaẕethümu-ṣṣayḥatü bilḥaḳḳi fece`alnâhüm guŝââ. febü`del lilḳavmi-żżâlimîn.

42
Bölüm 23 : Ayet 42

ثُمَّ أَنشَأْنَا مِنۢ بَعْدِهِمْ قُرُونًا ءَاخَرِينَ

Ardlarından başka nesiller varettik.

Çeviri Yazı

ŝümme enşe'nâ mim ba`dihim ḳurûnen âḫarîn.

43
Bölüm 23 : Ayet 43

مَا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَـْٔخِرُونَ

Hiçbir ümmet, kendi süresini ne çabuklaştırabilir ve ne de geciktirebilir.

Çeviri Yazı

mâ tesbiḳu min ümmetin ecelehâ vemâ yeste'ḫirûn.

44
Bölüm 23 : Ayet 44

ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَا ۖ كُلَّ مَا جَآءَ أُمَّةً رَّسُولُهَا كَذَّبُوهُ ۚ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُم بَعْضًا وَجَعَلْنَـٰهُمْ أَحَادِيثَ ۚ فَبُعْدًا لِّقَوْمٍ لَّا يُؤْمِنُونَ

Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalancı saydılar. Onları birbiri peşinden yok edip hepsini birer efsane yaptık. İnanmayan millet, rahmetden ırak olsun!

Çeviri Yazı

ŝümme erselnâ rusülenâ tetrâ. küllemâ câe ümmeter rasûlühâ keẕẕebûhü feetba`nâ ba`ḍahüm ba`ḍav vece`alnâhüm eḥâdîŝ. febü`del liḳavmil lâ yü'minûn.

45
Bölüm 23 : Ayet 45

ثُمَّ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ وَأَخَاهُ هَـٰرُونَ بِـَٔايَـٰتِنَا وَسُلْطَـٰنٍ مُّبِينٍ

Sonra Musa ve kardeşi Harun'u, Firavun ve erkanına mucizelerimiz ve apaçık delille gönderdik. Büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular.

Çeviri Yazı

ŝümme erselnâ mûsâ veeḫâhü hârûne biâyâtinâ vesülṭânim mübîn.

46
Bölüm 23 : Ayet 46

إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَإِي۟هِۦ فَٱسْتَكْبَرُوا۟ وَكَانُوا۟ قَوْمًا عَالِينَ

Sonra Musa ve kardeşi Harun'u, Firavun ve erkanına mucizelerimiz ve apaçık delille gönderdik. Büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular.

Çeviri Yazı

ilâ fir`avne vemeleihî festekberû vekânû ḳavmen `âlîn.

47
Bölüm 23 : Ayet 47

فَقَالُوٓا۟ أَنُؤْمِنُ لِبَشَرَيْنِ مِثْلِنَا وَقَوْمُهُمَا لَنَا عَـٰبِدُونَ

Bu yüzden: "Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız?" deyip onları yalancı saydılar. Bu yüzden yok edildiler.

Çeviri Yazı

feḳâlû enü'minü libeşerayni miŝlinâ veḳavmühümâ lenâ `âbidûn.

48
Bölüm 23 : Ayet 48

فَكَذَّبُوهُمَا فَكَانُوا۟ مِنَ ٱلْمُهْلَكِينَ

Bu yüzden: "Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız?" deyip onları yalancı saydılar. Bu yüzden yok edildiler.

Çeviri Yazı

fekeẕẕebûhümâ fekânû mine-lmühlekîn.

49
Bölüm 23 : Ayet 49

وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا مُوسَى ٱلْكِتَـٰبَ لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ

And olsun ki Musa'ya, doğru yola girsinler diye Kitap verdik.

Çeviri Yazı

veleḳad âteynâ mûse-lkitâbe le`allehüm yehtedûn.

50
Bölüm 23 : Ayet 50

وَجَعَلْنَا ٱبْنَ مَرْيَمَ وَأُمَّهُۥٓ ءَايَةً وَءَاوَيْنَـٰهُمَآ إِلَىٰ رَبْوَةٍ ذَاتِ قَرَارٍ وَمَعِينٍ

Meryem oğlunu da, annesini de mucize kıldık. Her ikisini de, pınarı bulunan, oturmaya elverişli yüksek bir yere yerleştirdik.

Çeviri Yazı

vece`alne-bne meryeme veümmehû âyetev veâveynâhümâ ilâ rabvetin ẕâti ḳarâriv veme`în.

51
Bölüm 23 : Ayet 51

يَـٰٓأَيُّهَا ٱلرُّسُلُ كُلُوا۟ مِنَ ٱلطَّيِّبَـٰتِ وَٱعْمَلُوا۟ صَـٰلِحًا ۖ إِنِّى بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ

Ey Peygamberler! Temiz şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin; doğrusu Ben, yaptığınızı bilirim.

Çeviri Yazı

yâ eyyühe-rrusülü külû mine-ṭṭayyibâti va`melû ṣâliḥâ. innî bimâ ta`melûne `alîm.

52
Bölüm 23 : Ayet 52

وَإِنَّ هَـٰذِهِۦٓ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَٰحِدَةً وَأَنَا۠ رَبُّكُمْ فَٱتَّقُونِ

Şüphesiz bu Müslümanlık, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de Rabbinizim; öyleyse Benden sakının.

Çeviri Yazı

veinne hâẕihî ümmetüküm ümmetev vâḥidetev veenâ rabbüküm fetteḳûn.

53
Bölüm 23 : Ayet 53

فَتَقَطَّعُوٓا۟ أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ زُبُرًا ۖ كُلُّ حِزْبٍۭ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ

Ama insanlar din konusunda aralarında bölük bölük oldular. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur.

Çeviri Yazı

feteḳaṭṭa`û emrahüm beynehüm zübürâ. küllü ḥizbim bimâ ledeyhim feriḥûn.

54
Bölüm 23 : Ayet 54

فَذَرْهُمْ فِى غَمْرَتِهِمْ حَتَّىٰ حِينٍ

Onları bir süreye kadar sapıklıklarıyla başbaşa bırak.

Çeviri Yazı

feẕerhüm fî gamratihim ḥattâ ḥîn.

55
Bölüm 23 : Ayet 55

أَيَحْسَبُونَ أَنَّمَا نُمِدُّهُم بِهِۦ مِن مَّالٍ وَبَنِينَ

Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller.

Çeviri Yazı

eyaḥsebûne ennemâ nümiddühüm bihî mim mâliv vebenîn.

56
Bölüm 23 : Ayet 56

نُسَارِعُ لَهُمْ فِى ٱلْخَيْرَٰتِ ۚ بَل لَّا يَشْعُرُونَ

Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller.

Çeviri Yazı

nüsâri`u lehüm fi-lḫayrât. bel lâ yeş`urûn.

57
Bölüm 23 : Ayet 57

إِنَّ ٱلَّذِينَ هُم مِّنْ خَشْيَةِ رَبِّهِم مُّشْفِقُونَ

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.

Çeviri Yazı

inne-lleẕîne hüm min ḫaşyeti rabbihim müşfiḳûn.

58
Bölüm 23 : Ayet 58

وَٱلَّذِينَ هُم بِـَٔايَـٰتِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.

Çeviri Yazı

velleẕîne hüm biâyâti rabbihim yü'minûn.

59
Bölüm 23 : Ayet 59

وَٱلَّذِينَ هُم بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَ

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.

Çeviri Yazı

velleẕîne hüm birabbihim lâ yüşrikûn.

60
Bölüm 23 : Ayet 60

وَٱلَّذِينَ يُؤْتُونَ مَآ ءَاتَوا۟ وَّقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ أَنَّهُمْ إِلَىٰ رَبِّهِمْ رَٰجِعُونَ

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.

Çeviri Yazı

velleẕîne yü'tûne mâ âtev veḳulûbühüm veciletün ennehüm ilâ rabbihim râci`ûn.

61
Bölüm 23 : Ayet 61

أُو۟لَـٰٓئِكَ يُسَـٰرِعُونَ فِى ٱلْخَيْرَٰتِ وَهُمْ لَهَا سَـٰبِقُونَ

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.

Çeviri Yazı

ülâike yüsâri`ûne fi-lḫayrâti vehüm lehâ sâbiḳûn.

62
Bölüm 23 : Ayet 62

وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا ۖ وَلَدَيْنَا كِتَـٰبٌ يَنطِقُ بِٱلْحَقِّ ۚ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

Biz herkese ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır; onlar haksızlığa uğratılmazlar.

Çeviri Yazı

velâ nükellifü nefsen illâ vus`ahâ veledeynâ kitâbüy yenṭiḳu bilḥaḳḳi vehüm lâ yużlemûn.

63
Bölüm 23 : Ayet 63

بَلْ قُلُوبُهُمْ فِى غَمْرَةٍ مِّنْ هَـٰذَا وَلَهُمْ أَعْمَـٰلٌ مِّن دُونِ ذَٰلِكَ هُمْ لَهَا عَـٰمِلُونَ

Ama, kafirlerin kalbleri bundan habersizdir. Bundan başka da onların yapageldikleri işler de vardır.

Çeviri Yazı

bel ḳulûbühüm fî gamratim min hâẕâ velehüm a`mâlüm min dûni ẕâlike hüm lehâ `âmilûn.

64
Bölüm 23 : Ayet 64

حَتَّىٰٓ إِذَآ أَخَذْنَا مُتْرَفِيهِم بِٱلْعَذَابِ إِذَا هُمْ يَجْـَٔرُونَ

Sonunda şımarık varlıklılarını azabla yakaladığımız zaman feryat ederler.

Çeviri Yazı

ḥattâ iẕâ eḫaẕnâ mütrafîhim bil`aẕâbi iẕâ hüm yec'erûn.

65
Bölüm 23 : Ayet 65

لَا تَجْـَٔرُوا۟ ٱلْيَوْمَ ۖ إِنَّكُم مِّنَّا لَا تُنصَرُونَ

Onlara şöyle deriz: "Bugün feryat etmeyin, doğrusu katımızdan bir yardım görmezsiniz."

Çeviri Yazı

lâ tec'erü-lyevme inneküm minnâ lâ tünṣarûn.

66
Bölüm 23 : Ayet 66

قَدْ كَانَتْ ءَايَـٰتِى تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَكُنتُمْ عَلَىٰٓ أَعْقَـٰبِكُمْ تَنكِصُونَ

"Ayetlerim size okunduğunda büyüklük taslayıp, gece ağzınıza geleni söyleyerek ardınıza dönüyordunuz."

Çeviri Yazı

ḳad kânet âyâtî tütlâ `aleyküm feküntüm `alâ a`ḳâbiküm tenkisûn.

67
Bölüm 23 : Ayet 67

مُسْتَكْبِرِينَ بِهِۦ سَـٰمِرًا تَهْجُرُونَ

"Ayetlerim size okunduğunda büyüklük taslayıp, gece ağzınıza geleni söyleyerek ardınıza dönüyordunuz."

Çeviri Yazı

müstekbirîne bih. sâmiran tehcürûn.

68
Bölüm 23 : Ayet 68

أَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا۟ ٱلْقَوْلَ أَمْ جَآءَهُم مَّا لَمْ يَأْتِ ءَابَآءَهُمُ ٱلْأَوَّلِينَ

Söyleneni hiç düşünmezler mi? Yoksa onlara, ilk atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?

Çeviri Yazı

efelem yeddebberü-lḳavle em câehüm mâ lem ye'ti âbâehümü-l'evvelîn.

69
Bölüm 23 : Ayet 69

أَمْ لَمْ يَعْرِفُوا۟ رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُۥ مُنكِرُونَ

Veya peygamberlerini tanımadılar da; bu yüzden mi onu inkar ediyorlar?

Çeviri Yazı

em lem ya`rifû rasûlehüm fehüm lehû münkirûn.

70
Bölüm 23 : Ayet 70

أَمْ يَقُولُونَ بِهِۦ جِنَّةٌۢ ۚ بَلْ جَآءَهُم بِٱلْحَقِّ وَأَكْثَرُهُمْ لِلْحَقِّ كَـٰرِهُونَ

Ya da: "Onda delilik var" diyorlar öyle mi? Hayır; onlara gerçeği getirmiştir, ama çoğu ondan hoşlanmamaktadır.

Çeviri Yazı

em yeḳûlûne bihî cinneh. bel câehüm bilḥaḳḳi veekŝeruhüm lilḥaḳḳi kârihûn.

71
Bölüm 23 : Ayet 71

وَلَوِ ٱتَّبَعَ ٱلْحَقُّ أَهْوَآءَهُمْ لَفَسَدَتِ ٱلسَّمَـٰوَٰتُ وَٱلْأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ ۚ بَلْ أَتَيْنَـٰهُم بِذِكْرِهِمْ فَهُمْ عَن ذِكْرِهِم مُّعْرِضُونَ

Eğer gerçek onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulananlar bozulup giderdi. Onlara, kendilerine öğüt veren bir şey getirdik; onlar ise öğütlerinden yüz çevirirler.

Çeviri Yazı

velevi-ttebe`a-lḥaḳḳu ehvâehüm lefesedeti-ssemâvâtü vel'arḍu vemen fîhinn. bel eteynâhüm biẕikrihim fehüm `an ẕikrihim mü`riḍûn.

72
Bölüm 23 : Ayet 72

أَمْ تَسْـَٔلُهُمْ خَرْجًا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيْرٌ ۖ وَهُوَ خَيْرُ ٱلرَّٰزِقِينَ

Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbinin ecri daha iyidir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

Çeviri Yazı

em tes'elühüm ḫarcen feḫarâcü rabbike ḫayr. vehüve ḫayru-rrâziḳîn.

73
Bölüm 23 : Ayet 73

وَإِنَّكَ لَتَدْعُوهُمْ إِلَىٰ صِرَٰطٍ مُّسْتَقِيمٍ

Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar.

Çeviri Yazı

veinneke leted`ûhüm ilâ ṣirâṭim müsteḳîm.

74
Bölüm 23 : Ayet 74

وَإِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِٱلْـَٔاخِرَةِ عَنِ ٱلصِّرَٰطِ لَنَـٰكِبُونَ

Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar.

Çeviri Yazı

veinne-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati `ani-ṣṣirâṭi lenâkibûn.

75
Bölüm 23 : Ayet 75

وَلَوْ رَحِمْنَـٰهُمْ وَكَشَفْنَا مَا بِهِم مِّن ضُرٍّ لَّلَجُّوا۟ فِى طُغْيَـٰنِهِمْ يَعْمَهُونَ

Biz onlara acısak ve başlarındaki sıkıntıyı gidersek bile, azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlar.

Çeviri Yazı

velev raḥimnâhüm vekeşefnâ mâ bihim min ḍurril leleccû fî ṭugyânihim ya`mehûn.

76
Bölüm 23 : Ayet 76

وَلَقَدْ أَخَذْنَـٰهُم بِٱلْعَذَابِ فَمَا ٱسْتَكَانُوا۟ لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ

And olsun ki, Biz onları azabla yakalamıştık, yine de Rablerine boyun eğmemiş ve yakarmamışlardı.

Çeviri Yazı

veleḳad eḫaẕnâhüm bil`aẕâbi feme-stekânû lirabbihim vemâ yeteḍarra`ûn.

77
Bölüm 23 : Ayet 77

حَتَّىٰٓ إِذَا فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا ذَا عَذَابٍ شَدِيدٍ إِذَا هُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ

Sonunda onlara şiddetli bir azap kapısı açtığımız zaman ümitsiz kalıverdiler.

Çeviri Yazı

ḥattâ iẕâ fetaḥnâ `aleyhim bâben ẕâ `aẕâbin şedîdin iẕâ hüm fîhi müblisûn.

78
Bölüm 23 : Ayet 78

وَهُوَ ٱلَّذِىٓ أَنشَأَ لَكُمُ ٱلسَّمْعَ وَٱلْأَبْصَـٰرَ وَٱلْأَفْـِٔدَةَ ۚ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ

Oysa, sizin için kulaklar, gözler ve kalbler vareden O'dur. Pek az şükrediyorsunuz.

Çeviri Yazı

vehüve-lleẕî enşee lekümü-ssem`a vel'ebṣâra vel'ef'ideh. ḳalîlem mâ teşkürûn.

79
Bölüm 23 : Ayet 79

وَهُوَ ٱلَّذِى ذَرَأَكُمْ فِى ٱلْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız.

Çeviri Yazı

vehüve-lleẕî ẕera'eküm fi-l'arḍi veileyhi tuḥşerûn.

80
Bölüm 23 : Ayet 80

وَهُوَ ٱلَّذِى يُحْىِۦ وَيُمِيتُ وَلَهُ ٱخْتِلَـٰفُ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

Dirilten de, öldüren de O'dur. Gece ile gündüzün birbiri ardından gitmesi de O'nun emrine bağlıdır. Düşünmez misiniz?

Çeviri Yazı

vehüve-lleẕî yuḥyî veyümîtü velehu-ḫtilâfü-lleyli vennehâr. efelâ ta`ḳilûn.

81
Bölüm 23 : Ayet 81

بَلْ قَالُوا۟ مِثْلَ مَا قَالَ ٱلْأَوَّلُونَ

Hayır; yine de öncekilerin dediklerini derler.

Çeviri Yazı

bel ḳâlû miŝle mâ ḳâle-l'evvelûn.

82
Bölüm 23 : Ayet 82

قَالُوٓا۟ أَءِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَـٰمًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ

Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi.

Çeviri Yazı

ḳâlû eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn.

83
Bölüm 23 : Ayet 83

لَقَدْ وُعِدْنَا نَحْنُ وَءَابَآؤُنَا هَـٰذَا مِن قَبْلُ إِنْ هَـٰذَآ إِلَّآ أَسَـٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ

Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi.

Çeviri Yazı

leḳad vu`idnâ naḥnü veâbâünâ hâẕâ min ḳablü in hâẕâ illâ esâṭîru-l'evvelîn.

84
Bölüm 23 : Ayet 84

قُل لِّمَنِ ٱلْأَرْضُ وَمَن فِيهَآ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

De ki: "Biliyorsanız söyleyin, yer ve onda bulunanlar kimindir?"

Çeviri Yazı

ḳul limeni-l'arḍu vemen fîhâ in küntüm ta`lemûn.

85
Bölüm 23 : Ayet 85

سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ

"Allah'ındır" diyecekler, "Öyleyse ders almaz mısınız?" de.

Çeviri Yazı

seyeḳûlûne lillâh. ḳul efelâ teẕekkerûn.

86
Bölüm 23 : Ayet 86

قُلْ مَن رَّبُّ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ ٱلسَّبْعِ وَرَبُّ ٱلْعَرْشِ ٱلْعَظِيمِ

"Yedi göğün de Rabbi, yüce arşın da Rabbi kimdir?" de.

Çeviri Yazı

ḳul mer rabbü-ssemâvâti-sseb`i verabbü-l`arşi-l`ażîm.

87
Bölüm 23 : Ayet 87

سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ أَفَلَا تَتَّقُونَ

"Allah'tır" diyecekler! "Öyleyse O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" de.

Çeviri Yazı

seyeḳûlûne lillâh. ḳul efelâ tetteḳûn.

88
Bölüm 23 : Ayet 88

قُلْ مَنۢ بِيَدِهِۦ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيْهِ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

"Biliyorsanız söyleyin her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran fakat himayeye muhtaç olmayan kimdir?"

Çeviri Yazı

ḳul mem biyedihî melekûtü külli şey'iv vehüve yücîru velâ yücâru `aleyhi in küntüm ta`lemûn.

89
Bölüm 23 : Ayet 89

سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ فَأَنَّىٰ تُسْحَرُونَ

"Allah'tır" diyecekler; "Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz" de.

Çeviri Yazı

seyeḳûlûne lillâh. ḳul feennâ tüsḥarûn.

90
Bölüm 23 : Ayet 90

بَلْ أَتَيْنَـٰهُم بِٱلْحَقِّ وَإِنَّهُمْ لَكَـٰذِبُونَ

Hayır; Biz onlara gerçeği getirdik ama, onlar yalancıdırlar.

Çeviri Yazı

bel eteynâhüm bilḥaḳḳi veinnehüm lekâẕibûn.

91
Bölüm 23 : Ayet 91

مَا ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ مِن وَلَدٍ وَمَا كَانَ مَعَهُۥ مِنْ إِلَـٰهٍ ۚ إِذًا لَّذَهَبَ كُلُّ إِلَـٰهٍۭ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ سُبْحَـٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ

Allah çocuk edinmemiştir; O'nun yanında hiçbir tanrı yoktur, olsaydı, her tanrı kendi yarattığı ile beraber gider ve birbirinden üstün olmağa çalışırlardı. Allah onların vasıflandırdıklarından münezzehtir.

Çeviri Yazı

me-tteḫaẕe-llâhü miv velediv vemâ kâne me`ahû min ilâhin iẕel leẕehebe küllü ilâhim bimâ ḫaleḳa vele`alâ ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍ. sübḥâne-llâhi `ammâ yeṣifûn.

92
Bölüm 23 : Ayet 92

عَـٰلِمِ ٱلْغَيْبِ وَٱلشَّهَـٰدَةِ فَتَعَـٰلَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ

O, görülmeyeni de, görüleni de bilir. Koştukları ortaklardan yücedir.

Çeviri Yazı

`âlimi-lgaybi veşşehâdeti fete`âlâ `ammâ yüşrikûn.

93
Bölüm 23 : Ayet 93

قُل رَّبِّ إِمَّا تُرِيَنِّى مَا يُوعَدُونَ

De ki: "Rabbim! Onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen, o zaman beni zalim milletin içinde bulundurma Yarabbi."

Çeviri Yazı

ḳur rabbi immâ türiyennî mâ yû`adûn.

94
Bölüm 23 : Ayet 94

رَبِّ فَلَا تَجْعَلْنِى فِى ٱلْقَوْمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ

De ki: "Rabbim! Onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen, o zaman beni zalim milletin içinde bulundurma Yarabbi."

Çeviri Yazı

rabbi felâ tec`alnî fi-lḳavmi-żżâlimîn.

95
Bölüm 23 : Ayet 95

وَإِنَّا عَلَىٰٓ أَن نُّرِيَكَ مَا نَعِدُهُمْ لَقَـٰدِرُونَ

Biz onlara vadettiğimizi sana elbette gösterebiliriz.

Çeviri Yazı

veinnâ `alâ en nüriyeke mâ ne`idühüm leḳâdirûn.

96
Bölüm 23 : Ayet 96

ٱدْفَعْ بِٱلَّتِى هِىَ أَحْسَنُ ٱلسَّيِّئَةَ ۚ نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَصِفُونَ

Kötülüğü en iyi ile sav. Onların vasıflandırmalarını Biz daha iyi biliriz.

Çeviri Yazı

idfa` billetî hiye aḥsenü-sseyyieh. naḥnü a`lemü bimâ yeṣifûn.

97
Bölüm 23 : Ayet 97

وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَٰتِ ٱلشَّيَـٰطِينِ

De ki: "Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından Sana sığınırım."

Çeviri Yazı

veḳur rabbi e`ûẕü bike min hemezâti-şşeyâṭîn.

98
Bölüm 23 : Ayet 98

وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ

"Rabbim! Yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım."

Çeviri Yazı

vee`ûẕü bike rabbi ey yaḥḍurûn.

99
Bölüm 23 : Ayet 99

حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَ أَحَدَهُمُ ٱلْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ٱرْجِعُونِ

Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır.

Çeviri Yazı

ḥattâ iẕâ câe eḥadehümü-lmevtü ḳâle rabbi-rci`ûn.

100
Bölüm 23 : Ayet 100

لَعَلِّىٓ أَعْمَلُ صَـٰلِحًا فِيمَا تَرَكْتُ ۚ كَلَّآ ۚ إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَآئِلُهَا ۖ وَمِن وَرَآئِهِم بَرْزَخٌ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ

Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır.

Çeviri Yazı

le`allî a`melü ṣâliḥan fîmâ teraktü kellâ. innehâ kelimetün hüve ḳâilühâ. vemiv verâihim berzeḫun ilâ yevmi yüb`aŝûn.

101
Bölüm 23 : Ayet 101

فَإِذَا نُفِخَ فِى ٱلصُّورِ فَلَآ أَنسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَآءَلُونَ

Sura üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de birşey soramazlar.

Çeviri Yazı

feiẕâ nüfiḫa fi-ṣṣûri felâ ensâbe beynehüm yevmeiẕiv velâ yetesâelûn.

102
Bölüm 23 : Ayet 102

فَمَن ثَقُلَتْ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ

Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır.

Çeviri Yazı

femen ŝeḳulet mevâzînühû feülâike hümü-lmüfliḥûn.

103
Bölüm 23 : Ayet 103

وَمَنْ خَفَّتْ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُو۟لَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ فِى جَهَنَّمَ خَـٰلِدُونَ

Tartıları hafif gelenler, işte onlar, kendilerine yazık edendir, cehennemde temellidirler.

Çeviri Yazı

vemen ḫaffet mevâzînühû feülâike-lleẕîne ḫasirû enfüsehüm fî cehenneme ḫâlidûn.

104
Bölüm 23 : Ayet 104

تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ ٱلنَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَـٰلِحُونَ

Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.

Çeviri Yazı

telfeḥu vucûhehümü-nnâru vehüm fîhâ kâliḥûn.

105
Bölüm 23 : Ayet 105

أَلَمْ تَكُنْ ءَايَـٰتِى تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَكُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ

Allah: "Ayetlerim size okunurken onları yalanlıyordunuz değil mi?" der.

Çeviri Yazı

elem tekün âyâtî tütlâ `aleyküm feküntüm bihâ tükeẕẕibûn.

106
Bölüm 23 : Ayet 106

قَالُوا۟ رَبَّنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْمًا ضَآلِّينَ

Şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi bedbahtlığımız yenmişti; sapık bir millet olmuştuk."

Çeviri Yazı

ḳâlû rabbenâ galebet `aleynâ şiḳvetünâ vekünnâ ḳavmen ḍâllîn.

107
Bölüm 23 : Ayet 107

رَبَّنَآ أَخْرِجْنَا مِنْهَا فَإِنْ عُدْنَا فَإِنَّا ظَـٰلِمُونَ

"Rabbimiz! Bizi buradan çıkar, tekrar günaha dönersek, doğrusu zulmetmiş oluruz."

Çeviri Yazı

rabbenâ aḫricnâ minhâ fein `udnâ feinnâ żâlimûn.

108
Bölüm 23 : Ayet 108

قَالَ ٱخْسَـُٔوا۟ فِيهَا وَلَا تُكَلِّمُونِ

Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.

Çeviri Yazı

ḳâle-ḫseû fîhâ velâ tükellimûn.

109
Bölüm 23 : Ayet 109

إِنَّهُۥ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْ عِبَادِى يَقُولُونَ رَبَّنَآ ءَامَنَّا فَٱغْفِرْ لَنَا وَٱرْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ ٱلرَّٰحِمِينَ

Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.

Çeviri Yazı

innehû kâne ferîḳum min `ibâdî yeḳûlûne rabbenâ âmennâ fagfir lenâ verḥamnâ veente ḫayru-rrâḥimîn.

110
Bölüm 23 : Ayet 110

فَٱتَّخَذْتُمُوهُمْ سِخْرِيًّا حَتَّىٰٓ أَنسَوْكُمْ ذِكْرِى وَكُنتُم مِّنْهُمْ تَضْحَكُونَ

Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.

Çeviri Yazı

fetteḫaẕtümûhüm siḫriyyen ḥattâ ensevküm ẕikrî veküntüm minhüm taḍḥakûn.

111
Bölüm 23 : Ayet 111

إِنِّى جَزَيْتُهُمُ ٱلْيَوْمَ بِمَا صَبَرُوٓا۟ أَنَّهُمْ هُمُ ٱلْفَآئِزُونَ

Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.

Çeviri Yazı

innî cezeytühümü-lyevme bimâ ṣaberû ennehüm hümü-lfâizûn.

112
Bölüm 23 : Ayet 112

قَـٰلَ كَمْ لَبِثْتُمْ فِى ٱلْأَرْضِ عَدَدَ سِنِينَ

Allah onlara yine: "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız" der.

Çeviri Yazı

ḳâle kem lebiŝtüm fi-l'arḍi `adede sinîn.

113
Bölüm 23 : Ayet 113

قَالُوا۟ لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَسْـَٔلِ ٱلْعَآدِّينَ

"Bir gün veya daha az bir süre kaldık, sayanlara sor" derler.

Çeviri Yazı

ḳâlû lebiŝnâ yevmen ev ba`ḍa yevmin fes'eli-l`âddîn.

114
Bölüm 23 : Ayet 114

قَـٰلَ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا ۖ لَّوْ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

Allah' "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz! Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der.

Çeviri Yazı

ḳâle il lebiŝtüm illâ ḳalîlel lev enneküm küntüm ta`lemûn.

115
Bölüm 23 : Ayet 115

أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَـٰكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ

Allah' "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz! Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der.

Çeviri Yazı

efeḥasibtüm ennemâ ḫalaḳnâküm `abeŝev veenneküm ileynâ lâ türce`ûn.

116
Bölüm 23 : Ayet 116

فَتَعَـٰلَى ٱللَّهُ ٱلْمَلِكُ ٱلْحَقُّ ۖ لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلْعَرْشِ ٱلْكَرِيمِ

Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. O'ndan başka tanrı yoktur. O, yüce arşın Rabbidir.

Çeviri Yazı

fete`âle-llâhü-lmelikü-lḥaḳḳ. lâ ilâhe illâ hû. rabbü-l`arşi-lkerîm.

117
Bölüm 23 : Ayet 117

وَمَن يَدْعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَـٰهًا ءَاخَرَ لَا بُرْهَـٰنَ لَهُۥ بِهِۦ فَإِنَّمَا حِسَابُهُۥ عِندَ رَبِّهِۦٓ ۚ إِنَّهُۥ لَا يُفْلِحُ ٱلْكَـٰفِرُونَ

Allah'la beraber, varlığına hiçbir delili olmadığı halde başka tanrıya tapanın hesabını Rabbi görecektir. İnkarcılar elbette kurtulamazlar.

Çeviri Yazı

vemey yed`u me`a-llâhi ilâhen âḫara lâ bürhâne lehû bihî feinnemâ ḥisâbühû `inde rabbih. innehû lâ yüfliḥu-lkâfirûn.

118
Bölüm 23 : Ayet 118

وَقُل رَّبِّ ٱغْفِرْ وَٱرْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ ٱلرَّٰحِمِينَ

De ki: "Rabbim! Bağışla, merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın."

Çeviri Yazı

veḳur rabbi-gfir verḥam veente ḫayru-rrâḥimîn.

Bölüm 23

Müminler saadete ermişlerdir. [1]

Onlar namazda huşu içindedirler. [2]

Onlar boş şeylerden yüz çevirirler. [3]

Onlar zekatlarını verirler. [4]

Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler. [5]

Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler. [6]

Bu sınırları aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir. [7]

Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler. [8]

Namazlarına riayet ederler. [9]

İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olanlardır. [10]

İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olanlardır. [11]

And olsun ki, insanı süzme çamurdan yarattık. [12]

Sonra onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik. [13]

Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratık yaptık: Biçim verenlerin en güzeli olan Allah ne uludur! [14]

Sizler, bütün bunlardan sonra ölürsünüz. [15]

Şüphesiz kıyamet günü tekrar diriltilirsiniz. [16]

And olsun ki, üstünüzde yedi tabaka yarattık. Biz, yarattığımızdan habersiz değiliz. [17]

Gökten suyu ölçülü indirdik de, onu yerde durdurduk. Şüphesiz onu gidermeye de kadiriz. [18]

Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyvalar bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Tur-i Sina'da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik. [19]

Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyvalar bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Tur-i Sina'da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik. [20]

Ehli hayvanlarda size ders vardır; onlardan çıkan sütten size içiririz; onlarda daha birçok menfaatiniz vardır. Onlardan yersiniz. [21]

Hem onların ve hem de gemilerin üzerinde taşınırsınız. [22]

And olsun ki Nuh'u milletine gönderdik; onlara: "Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız yoktur; sakınmaz mısınız?" dedi. [23]

Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Allah dilemiş olsaydı melekler indirirdi. İlk atalarımızdan beri böyle birşey işitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir süreye kadar onu gözetleyin" dediler. [24]

Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Allah dilemiş olsaydı melekler indirirdi. İlk atalarımızdan beri böyle birşey işitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir süreye kadar onu gözetleyin" dediler. [25]

Nuh: "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et" dedi. [26]

Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: "Nezaretimiz altında, sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap; buyruğumuz gelip tandırdan sular kaynayınca her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu alıp gemiye bindir. Haksızlık yapanlar için Bana baş vurma, çünkü onlar suda boğulacaklardır." [27]

Ey Nuh! Sen ve beraberindekiler gemiye yerleşince: "Bizi zalim milletten kurtaran Allah'a hamdolsun" de. [28]

"Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen indirenlerin en iyisisin" de. [29]

Doğrusu bunlarda dersler vardır. Biz şüphesiz insanları denemekteyiz. [30]

Bunların ardından başka nesiller varettik. [31]

Onlara aralarından: "Allah"a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur, sakınmaz mısınız?" diyen bir elçi gönderdik. [32]

Onun, inkarcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dünya hayatında nimet vermiştik şöyle dediler: "Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen sizin gibi bir insandan başka birşey değildir." [33]

"Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur." [34]

"Öldüğünüz, toprak ve kemik yığını olduğunuz zaman tekrar dirilmenizle sizi tehdit mi ediyor?" [35]

"Oysa tehdit edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!" [36]

"Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız (kimimiz ölür kimimiz doğar); tekrar diriltilmeyiz." [37]

"Bu, sadece Allah'a karşı yalan uyduranın biridir. Biz ona inanmayız." [38]

O peygamber: "Rabbim! Beni yalancı saymalarına karşılık bana yardım et" dedi. [39]

Allah da: "Az sonra pişman olacaklar" buyurdu. [40]

Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun! [41]

Ardlarından başka nesiller varettik. [42]

Hiçbir ümmet, kendi süresini ne çabuklaştırabilir ve ne de geciktirebilir. [43]

Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalancı saydılar. Onları birbiri peşinden yok edip hepsini birer efsane yaptık. İnanmayan millet, rahmetden ırak olsun! [44]

Sonra Musa ve kardeşi Harun'u, Firavun ve erkanına mucizelerimiz ve apaçık delille gönderdik. Büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular. [45]

Sonra Musa ve kardeşi Harun'u, Firavun ve erkanına mucizelerimiz ve apaçık delille gönderdik. Büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular. [46]

Bu yüzden: "Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız?" deyip onları yalancı saydılar. Bu yüzden yok edildiler. [47]

Bu yüzden: "Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız?" deyip onları yalancı saydılar. Bu yüzden yok edildiler. [48]

And olsun ki Musa'ya, doğru yola girsinler diye Kitap verdik. [49]

Meryem oğlunu da, annesini de mucize kıldık. Her ikisini de, pınarı bulunan, oturmaya elverişli yüksek bir yere yerleştirdik. [50]

Ey Peygamberler! Temiz şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin; doğrusu Ben, yaptığınızı bilirim. [51]

Şüphesiz bu Müslümanlık, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de Rabbinizim; öyleyse Benden sakının. [52]

Ama insanlar din konusunda aralarında bölük bölük oldular. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur. [53]

Onları bir süreye kadar sapıklıklarıyla başbaşa bırak. [54]

Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller. [55]

Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller. [56]

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler. [57]

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler. [58]

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler. [59]

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler. [60]

Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler. [61]

Biz herkese ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır; onlar haksızlığa uğratılmazlar. [62]

Ama, kafirlerin kalbleri bundan habersizdir. Bundan başka da onların yapageldikleri işler de vardır. [63]

Sonunda şımarık varlıklılarını azabla yakaladığımız zaman feryat ederler. [64]

Onlara şöyle deriz: "Bugün feryat etmeyin, doğrusu katımızdan bir yardım görmezsiniz." [65]

"Ayetlerim size okunduğunda büyüklük taslayıp, gece ağzınıza geleni söyleyerek ardınıza dönüyordunuz." [66]

"Ayetlerim size okunduğunda büyüklük taslayıp, gece ağzınıza geleni söyleyerek ardınıza dönüyordunuz." [67]

Söyleneni hiç düşünmezler mi? Yoksa onlara, ilk atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? [68]

Veya peygamberlerini tanımadılar da; bu yüzden mi onu inkar ediyorlar? [69]

Ya da: "Onda delilik var" diyorlar öyle mi? Hayır; onlara gerçeği getirmiştir, ama çoğu ondan hoşlanmamaktadır. [70]

Eğer gerçek onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulananlar bozulup giderdi. Onlara, kendilerine öğüt veren bir şey getirdik; onlar ise öğütlerinden yüz çevirirler. [71]

Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbinin ecri daha iyidir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. [72]

Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar. [73]

Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar. [74]

Biz onlara acısak ve başlarındaki sıkıntıyı gidersek bile, azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlar. [75]

And olsun ki, Biz onları azabla yakalamıştık, yine de Rablerine boyun eğmemiş ve yakarmamışlardı. [76]

Sonunda onlara şiddetli bir azap kapısı açtığımız zaman ümitsiz kalıverdiler. [77]

Oysa, sizin için kulaklar, gözler ve kalbler vareden O'dur. Pek az şükrediyorsunuz. [78]

Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız. [79]

Dirilten de, öldüren de O'dur. Gece ile gündüzün birbiri ardından gitmesi de O'nun emrine bağlıdır. Düşünmez misiniz? [80]

Hayır; yine de öncekilerin dediklerini derler. [81]

Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi. [82]

Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi. [83]

De ki: "Biliyorsanız söyleyin, yer ve onda bulunanlar kimindir?" [84]

"Allah'ındır" diyecekler, "Öyleyse ders almaz mısınız?" de. [85]

"Yedi göğün de Rabbi, yüce arşın da Rabbi kimdir?" de. [86]

"Allah'tır" diyecekler! "Öyleyse O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" de. [87]

"Biliyorsanız söyleyin her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran fakat himayeye muhtaç olmayan kimdir?" [88]

"Allah'tır" diyecekler; "Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz" de. [89]

Hayır; Biz onlara gerçeği getirdik ama, onlar yalancıdırlar. [90]

Allah çocuk edinmemiştir; O'nun yanında hiçbir tanrı yoktur, olsaydı, her tanrı kendi yarattığı ile beraber gider ve birbirinden üstün olmağa çalışırlardı. Allah onların vasıflandırdıklarından münezzehtir. [91]

O, görülmeyeni de, görüleni de bilir. Koştukları ortaklardan yücedir. [92]

De ki: "Rabbim! Onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen, o zaman beni zalim milletin içinde bulundurma Yarabbi." [93]

De ki: "Rabbim! Onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen, o zaman beni zalim milletin içinde bulundurma Yarabbi." [94]

Biz onlara vadettiğimizi sana elbette gösterebiliriz. [95]

Kötülüğü en iyi ile sav. Onların vasıflandırmalarını Biz daha iyi biliriz. [96]

De ki: "Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından Sana sığınırım." [97]

"Rabbim! Yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım." [98]

Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır. [99]

Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır. [100]

Sura üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de birşey soramazlar. [101]

Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır. [102]

Tartıları hafif gelenler, işte onlar, kendilerine yazık edendir, cehennemde temellidirler. [103]

Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır. [104]

Allah: "Ayetlerim size okunurken onları yalanlıyordunuz değil mi?" der. [105]

Şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi bedbahtlığımız yenmişti; sapık bir millet olmuştuk." [106]

"Rabbimiz! Bizi buradan çıkar, tekrar günaha dönersek, doğrusu zulmetmiş oluruz." [107]

Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. [108]

Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. [109]

Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. [110]

Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. [111]

Allah onlara yine: "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız" der. [112]

"Bir gün veya daha az bir süre kaldık, sayanlara sor" derler. [113]

Allah' "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz! Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der. [114]

Allah' "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz! Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der. [115]

Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. O'ndan başka tanrı yoktur. O, yüce arşın Rabbidir. [116]

Allah'la beraber, varlığına hiçbir delili olmadığı halde başka tanrıya tapanın hesabını Rabbi görecektir. İnkarcılar elbette kurtulamazlar. [117]

De ki: "Rabbim! Bağışla, merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın." [118]