الحجر

Hicr

Al-Ḥijr

Bölüm: 15
Ayetler: 99

Çevirmen: Diyanet İşleri

Dil: Türkçe

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1
Bölüm 15 : Ayet 1

الٓر ۚ تِلْكَ ءَايَـٰتُ ٱلْكِتَـٰبِ وَقُرْءَانٍ مُّبِينٍ

Elif, Lam, Ra. Bunlar Kitap'ın ve apaçık olan Kuran'ın ayetleridir.

Çeviri Yazı

elif-lâm-râ. tilke âyâtü-lkitâbi veḳur'ânim mübîn.

2
Bölüm 15 : Ayet 2

رُّبَمَا يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَوْ كَانُوا۟ مُسْلِمِينَ

İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır.

Çeviri Yazı

rubemâ yeveddü-lleẕîne keferû lev kânû müslimîn.

3
Bölüm 15 : Ayet 3

ذَرْهُمْ يَأْكُلُوا۟ وَيَتَمَتَّعُوا۟ وَيُلْهِهِمُ ٱلْأَمَلُ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ

Bırak onları yesinler, zevk alsınlar; ümit onları avundursun; ilerde öğrenecekler.

Çeviri Yazı

ẕerhüm ye'külû veyetemette`û veyülhihimü-l'emelü fesevfe ya`lemûn.

4
Bölüm 15 : Ayet 4

وَمَآ أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَّعْلُومٌ

Yok ettiğimiz herhangi bir kasabanın elbette belli bir yazısı vardır.

Çeviri Yazı

vemâ ehleknâ min ḳaryetin illâ velehâ kitâbüm ma`lûm.

5
Bölüm 15 : Ayet 5

مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَـْٔخِرُونَ

Hiçbir ümmet kendi süresini öne alamaz, geciktiremez de.

Çeviri Yazı

mâ tesbiḳu min ümmetin ecelehâ vemâ yeste'ḫirûn.

6
Bölüm 15 : Ayet 6

وَقَالُوا۟ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِى نُزِّلَ عَلَيْهِ ٱلذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ

Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler.

Çeviri Yazı

veḳâlû yâ eyyühe-lleẕî nüzzile `aleyhi-ẕẕikru inneke lemecnûn.

7
Bölüm 15 : Ayet 7

لَّوْ مَا تَأْتِينَا بِٱلْمَلَـٰٓئِكَةِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ

Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler.

Çeviri Yazı

lev mâ te'tînâ bilmelâiketi in künte mine-ṣṣâdiḳîn.

8
Bölüm 15 : Ayet 8

مَا نُنَزِّلُ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةَ إِلَّا بِٱلْحَقِّ وَمَا كَانُوٓا۟ إِذًا مُّنظَرِينَ

Biz melekleri ancak gerekince indiririz. O takdirde de ceza görecekler asla geri bırakılmazlar.

Çeviri Yazı

mâ nünezzilü-lmelâikete illâ bilḥaḳḳi vemâ kânû iẕem münżarîn.

9
Bölüm 15 : Ayet 9

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا ٱلذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَـٰفِظُونَ

Doğrusu Kitap'ı Biz indirdik, onun koruyucusu elbette Biziz.

Çeviri Yazı

innâ naḥnü nezzelne-ẕẕikra veinnâ lehû leḥâfiżûn.

10
Bölüm 15 : Ayet 10

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِى شِيَعِ ٱلْأَوَّلِينَ

And olsun ki, senden önce çeşitli ümmetlere peygamber göndermiştik.

Çeviri Yazı

veleḳad erselnâ min ḳablike fî şiye`i-l'evvelîn.

11
Bölüm 15 : Ayet 11

وَمَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُوا۟ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ

Onlara gelen her peygamberi alaya alıyorlardı.

Çeviri Yazı

vemâ ye'tîhim mir rasûlin illâ kânû bihî yestehziûn.

12
Bölüm 15 : Ayet 12

كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُۥ فِى قُلُوبِ ٱلْمُجْرِمِينَ

Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.

Çeviri Yazı

keẕâlike neslükühû fî ḳulûbi-lmücrimîn.

13
Bölüm 15 : Ayet 13

لَا يُؤْمِنُونَ بِهِۦ ۖ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ ٱلْأَوَّلِينَ

Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.

Çeviri Yazı

lâ yü'minûne bihî veḳad ḫalet sünnetü-l'evvelîn.

14
Bölüm 15 : Ayet 14

وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فَظَلُّوا۟ فِيهِ يَعْرُجُونَ

Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: "Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik" derler.

Çeviri Yazı

velev fetaḥnâ `aleyhim bâbem mine-ssemâi feżallû fîhi ya`rucûn.

15
Bölüm 15 : Ayet 15

لَقَالُوٓا۟ إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَـٰرُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَّسْحُورُونَ

Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: "Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik" derler.

Çeviri Yazı

leḳâlû innemâ sükkirat ebṣârunâ bel naḥnü ḳavmüm mesḥûrûn.

16
Bölüm 15 : Ayet 16

وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِى ٱلسَّمَآءِ بُرُوجًا وَزَيَّنَّـٰهَا لِلنَّـٰظِرِينَ

And olsun ki, gökte burçlar meydana getirdik, onları bakanlar için donattık.

Çeviri Yazı

veleḳad ce`alnâ fi-ssemâi bürûcev vezeyyennâhâ linnâżirîn.

17
Bölüm 15 : Ayet 17

وَحَفِظْنَـٰهَا مِن كُلِّ شَيْطَـٰنٍ رَّجِيمٍ

Onları, kovulmuş her şeytandan koruduk.

Çeviri Yazı

veḥafiżnâhâ min külli şeyṭânir racîm.

18
Bölüm 15 : Ayet 18

إِلَّا مَنِ ٱسْتَرَقَ ٱلسَّمْعَ فَأَتْبَعَهُۥ شِهَابٌ مُّبِينٌ

Fakat kulak hırsızlığı yapan olursa, parlak bir ateş onu kovalar.

Çeviri Yazı

illâ meni-steraḳa-ssem`a feetbe`ahû şihâbüm mübîn.

19
Bölüm 15 : Ayet 19

وَٱلْأَرْضَ مَدَدْنَـٰهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ وَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَىْءٍ مَّوْزُونٍ

Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her şeyi bir ölçüye göre bitirdik.

Çeviri Yazı

vel'arḍa medednâhâ veelḳaynâ fîhâ ravâsiye veembetnâ fîhâ min külli şey'im mevzûn.

20
Bölüm 15 : Ayet 20

وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَـٰيِشَ وَمَن لَّسْتُمْ لَهُۥ بِرَٰزِقِينَ

Orada sizin ve rızık veremeyeceğiniz kimseler için geçimlikler meydana getirdik.

Çeviri Yazı

vece`alnâ leküm fîhâ me`âyişe vemel lestüm lehû birâziḳîn.

21
Bölüm 15 : Ayet 21

وَإِن مِّن شَىْءٍ إِلَّا عِندَنَا خَزَآئِنُهُۥ وَمَا نُنَزِّلُهُۥٓ إِلَّا بِقَدَرٍ مَّعْلُومٍ

Hazinesi Bizim katımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Biz onu ancak belli bir ölçüye göre indiririz.

Çeviri Yazı

veim min şey'in illâ `indenâ ḫazâinüh. vemâ nünezzilühû illâ biḳaderim ma`lûm.

22
Bölüm 15 : Ayet 22

وَأَرْسَلْنَا ٱلرِّيَـٰحَ لَوَٰقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَسْقَيْنَـٰكُمُوهُ وَمَآ أَنتُمْ لَهُۥ بِخَـٰزِنِينَ

Rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik; yukarıdan su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa siz onu toplayamazdınız.

Çeviri Yazı

veerselne-rriyâḥa levâḳiḥa feenzelnâ mine-ssemâi mâen feesḳaynâkümûh. vemâ entüm lehû biḫâzinîn.

23
Bölüm 15 : Ayet 23

وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْىِۦ وَنُمِيتُ وَنَحْنُ ٱلْوَٰرِثُونَ

Doğrusu dirilten ve öldüren Biziz; hepsinin gerisinde de Biz kalırız.

Çeviri Yazı

veinnâ lenaḥnü nuḥyî venümîtü venaḥnü-lvâriŝûn.

24
Bölüm 15 : Ayet 24

وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَقْدِمِينَ مِنكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَـْٔخِرِينَ

And olsun ki, sizden önce geçenleri biliriz; and olsun ki, geri kalanları da biliriz.

Çeviri Yazı

veleḳad `alimne-lmüstaḳdimîne minküm veleḳad `alimne-lmüste'ḫirîn.

25
Bölüm 15 : Ayet 25

وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ ۚ إِنَّهُۥ حَكِيمٌ عَلِيمٌ

Doğrusu Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir. Şüphesiz O Hakim'dir, Herşeyi Bilen'dir.

Çeviri Yazı

veinne rabbeke hüve yaḥşüruhüm. innehû ḥakîmün `alîm.

26
Bölüm 15 : Ayet 26

وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَـٰنَ مِن صَلْصَـٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ

And olsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık.

Çeviri Yazı

veleḳad ḫalaḳne-l'insâne min ṣalṣâlim min ḥameim mesnûn.

27
Bölüm 15 : Ayet 27

وَٱلْجَآنَّ خَلَقْنَـٰهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ ٱلسَّمُومِ

Cinleri de, daha önce, dumansız ateşten yarattık.

Çeviri Yazı

velcânne ḫalaḳnâhü min ḳablü min nâri-ssemûm.

28
Bölüm 15 : Ayet 28

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَـٰٓئِكَةِ إِنِّى خَـٰلِقٌۢ بَشَرًا مِّن صَلْصَـٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ

'Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti.

Çeviri Yazı

veiẕ ḳâle rabbüke lilmelâiketi innî ḫâliḳum beşeram min ṣalṣâlim min ḥameim mesnûn.

29
Bölüm 15 : Ayet 29

فَإِذَا سَوَّيْتُهُۥ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِى فَقَعُوا۟ لَهُۥ سَـٰجِدِينَ

'Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti.

Çeviri Yazı

feiẕâ sevveytühû venefaḫtü fîhi mir rûḥî feḳa`û lehû sâcidîn.

30
Bölüm 15 : Ayet 30

فَسَجَدَ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ

Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi.

Çeviri Yazı

fesecede-lmelâiketü küllühüm ecme`ûn.

31
Bölüm 15 : Ayet 31

إِلَّآ إِبْلِيسَ أَبَىٰٓ أَن يَكُونَ مَعَ ٱلسَّـٰجِدِينَ

Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi.

Çeviri Yazı

illâ iblîs. ebâ ey yekûne me`a-ssâcidîn.

32
Bölüm 15 : Ayet 32

قَالَ يَـٰٓإِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ ٱلسَّـٰجِدِينَ

Allah: "Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir?" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle yâ iblîsü mâ leke ellâ tekûne me`a-ssâcidîn.

33
Bölüm 15 : Ayet 33

قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُۥ مِن صَلْصَـٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ

O: "Balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle lem ekül liescüde libeşerin ḫalaḳtehû min ṣalṣâlim min ḥameim mesnûn.

34
Bölüm 15 : Ayet 34

قَالَ فَٱخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ

"Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle faḫruc minhâ feinneke racîm.

35
Bölüm 15 : Ayet 35

وَإِنَّ عَلَيْكَ ٱللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلدِّينِ

"Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi.

Çeviri Yazı

veinne `aleyke-lla`nete ilâ yevmi-ddîn.

36
Bölüm 15 : Ayet 36

قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِىٓ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ

"Rabbim! Beni hiç olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar ertele" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle rabbi feenżirnî ilâ yevmi yüb`aŝûn.

37
Bölüm 15 : Ayet 37

قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ ٱلْمُنظَرِينَ

Allah: "Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle feinneke mine-lmünżarîn.

38
Bölüm 15 : Ayet 38

إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْوَقْتِ ٱلْمَعْلُومِ

Allah: "Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi.

Çeviri Yazı

ilâ yevmi-lvaḳti-lma`lûm.

39
Bölüm 15 : Ayet 39

قَالَ رَبِّ بِمَآ أَغْوَيْتَنِى لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ

"Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle rabbi bimâ agveytenî leüzeyyinenne lehüm fi-l'arḍi veleugviyennehüm ecme`în.

40
Bölüm 15 : Ayet 40

إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ ٱلْمُخْلَصِينَ

"Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım" dedi.

Çeviri Yazı

illâ `ibâdeke minhümü-lmuḫleṣîn.

41
Bölüm 15 : Ayet 41

قَالَ هَـٰذَا صِرَٰطٌ عَلَىَّ مُسْتَقِيمٌ

'Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır."

Çeviri Yazı

ḳâle hâẕâ ṣirâṭun `aleyye müsteḳîm.

42
Bölüm 15 : Ayet 42

إِنَّ عِبَادِى لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَـٰنٌ إِلَّا مَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلْغَاوِينَ

'Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır."

Çeviri Yazı

inne `ibâdî leyse leke `aleyhim sülṭânün illâ meni-ttebe`ake mine-lgâvîn.

43
Bölüm 15 : Ayet 43

وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ

"Ve Cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir."

Çeviri Yazı

veinne cehenneme lemev`idühüm ecme`în.

44
Bölüm 15 : Ayet 44

لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَٰبٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ

O cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır.

Çeviri Yazı

lehâ seb`atü ebvâb. likülli bâbim minhüm cüz'üm maḳsûm.

45
Bölüm 15 : Ayet 45

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَعُيُونٍ

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise, cennetlerde, pınar başlarındadırlar.

Çeviri Yazı

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv ve`uyûn.

46
Bölüm 15 : Ayet 46

ٱدْخُلُوهَا بِسَلَـٰمٍ ءَامِنِينَ

"Oraya güven içinde, esenlikle girin" denilir.

Çeviri Yazı

üdḫulûhâ biselâmin âminîn.

47
Bölüm 15 : Ayet 47

وَنَزَعْنَا مَا فِى صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَٰنًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُّتَقَـٰبِلِينَ

Biz onların gönüllerinde olan kini çıkardık, artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir.

Çeviri Yazı

veneza`nâ mâ fî ṣudûrihim min gillin iḫvânen `alâ sürurim müteḳâbilîn.

48
Bölüm 15 : Ayet 48

لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ

Onlar orada bir yorgunluk hissetmezler. Oradan çıkarılacak da değillerdir.

Çeviri Yazı

lâ yemessühüm fîhâ neṣabüv vemâ hüm minhâ bimuḫracîn.

49
Bölüm 15 : Ayet 49

نَبِّئْ عِبَادِىٓ أَنِّىٓ أَنَا ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ

Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver.

Çeviri Yazı

nebbi' `ibâdî ennî ene-lgafûru-rraḥîm.

50
Bölüm 15 : Ayet 50

وَأَنَّ عَذَابِى هُوَ ٱلْعَذَابُ ٱلْأَلِيمُ

Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver.

Çeviri Yazı

veenne `aẕâbî hüve-l`aẕâbü-l'elîm.

51
Bölüm 15 : Ayet 51

وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ

Onlara İbrahim'in konuklarını da anlat:

Çeviri Yazı

venebbi'hüm `an ḍayfi ibrâhîm.

52
Bölüm 15 : Ayet 52

إِذْ دَخَلُوا۟ عَلَيْهِ فَقَالُوا۟ سَلَـٰمًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ

İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi.

Çeviri Yazı

iẕ deḫalû `aleyhi feḳâlû selâmâ. ḳâle innâ minküm vecilûn.

53
Bölüm 15 : Ayet 53

قَالُوا۟ لَا تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَـٰمٍ عَلِيمٍ

İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi.

Çeviri Yazı

ḳâlû lâ tevcel innâ nübeşşiruke bigulâmin `alîm.

54
Bölüm 15 : Ayet 54

قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِى عَلَىٰٓ أَن مَّسَّنِىَ ٱلْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ

"Ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?" deyince:

Çeviri Yazı

ḳâle ebeşşertümûnî `alâ em messeniye-lkiberu febime tübeşşirûn.

55
Bölüm 15 : Ayet 55

قَالُوا۟ بَشَّرْنَـٰكَ بِٱلْحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلْقَـٰنِطِينَ

"Seni gerçekten müjdeliyoruz, umutsuzlardan olma" demişlerdi.

Çeviri Yazı

ḳâlû beşşernâke bilḥaḳḳi felâ teküm mine-lḳâniṭîn.

56
Bölüm 15 : Ayet 56

قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِۦٓ إِلَّا ٱلضَّآلُّونَ

"Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser!" diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?"

Çeviri Yazı

ḳâle vemey yaḳneṭu mir raḥmeti rabbihî ille-ḍḍâllûn.

57
Bölüm 15 : Ayet 57

قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا ٱلْمُرْسَلُونَ

"Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser!" diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?"

Çeviri Yazı

ḳâle femâ ḫaṭbüküm eyyühe-lmürselûn.

58
Bölüm 15 : Ayet 58

قَالُوٓا۟ إِنَّآ أُرْسِلْنَآ إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ

Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."

Çeviri Yazı

ḳâlû innâ ürsilnâ ilâ ḳavmim mücrimîn.

59
Bölüm 15 : Ayet 59

إِلَّآ ءَالَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ

Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."

Çeviri Yazı

illâ âle lûṭ. innâ lemüneccûhüm ecme`în.

60
Bölüm 15 : Ayet 60

إِلَّا ٱمْرَأَتَهُۥ قَدَّرْنَآ ۙ إِنَّهَا لَمِنَ ٱلْغَـٰبِرِينَ

Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."

Çeviri Yazı

ille-mraetehû ḳaddernâ innehâ lemine-lgâbirîn.

61
Bölüm 15 : Ayet 61

فَلَمَّا جَآءَ ءَالَ لُوطٍ ٱلْمُرْسَلُونَ

Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.

Çeviri Yazı

felemmâ câe âle lûṭini-lmürselûn.

62
Bölüm 15 : Ayet 62

قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ

Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle inneküm ḳavmüm münkerûn.

63
Bölüm 15 : Ayet 63

قَالُوا۟ بَلْ جِئْنَـٰكَ بِمَا كَانُوا۟ فِيهِ يَمْتَرُونَ

"Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler.

Çeviri Yazı

ḳâlû bel ci'nâke bimâ kânû fîhi yemterûn.

64
Bölüm 15 : Ayet 64

وَأَتَيْنَـٰكَ بِٱلْحَقِّ وَإِنَّا لَصَـٰدِقُونَ

"Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler.

Çeviri Yazı

veeteynâke bilḥaḳḳi veinnâ leṣâdiḳûn.

65
Bölüm 15 : Ayet 65

فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ ٱلَّيْلِ وَٱتَّبِعْ أَدْبَـٰرَهُمْ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَٱمْضُوا۟ حَيْثُ تُؤْمَرُونَ

"Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler.

Çeviri Yazı

feesri biehlike biḳiṭ`im mine-lleyli vettebi` edbârahüm velâ yeltefit minküm eḥadüv vemḍû ḥayŝü tü'merûn.

66
Bölüm 15 : Ayet 66

وَقَضَيْنَآ إِلَيْهِ ذَٰلِكَ ٱلْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَـٰٓؤُلَآءِ مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ

Böylece Lut'a bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlıyacaklarını bildirdik.

Çeviri Yazı

veḳaḍaynâ ileyhi ẕâlike-l'emra enne dâbira hâülâi maḳṭû`um muṣbiḥîn.

67
Bölüm 15 : Ayet 67

وَجَآءَ أَهْلُ ٱلْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ

Şehir halkı, sevinerek geldiler.

Çeviri Yazı

vecâe ehlü-lmedîneti yestebşirûn.

68
Bölüm 15 : Ayet 68

قَالَ إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ ضَيْفِى فَلَا تَفْضَحُونِ

Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle inne hâülâi ḍayfî felâ tefḍaḥûn.

69
Bölüm 15 : Ayet 69

وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ

Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi.

Çeviri Yazı

vetteḳu-llâhe velâ tuḫzûn.

70
Bölüm 15 : Ayet 70

قَالُوٓا۟ أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ ٱلْعَـٰلَمِينَ

"Biz sana kimseyi misafir kabul etmeyi yasak etmemiş miydik?" dediler.

Çeviri Yazı

ḳâlû evelem nenheke `ani-l`âlemîn.

71
Bölüm 15 : Ayet 71

قَالَ هَـٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِىٓ إِن كُنتُمْ فَـٰعِلِينَ

Lut: "Alacaksanız, işte benim kızlarım" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle hâülâi benâtî in küntüm fâ`ilîn.

72
Bölüm 15 : Ayet 72

لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِى سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ

Senin hayatına and olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.

Çeviri Yazı

le`amruke innehüm lefî sekratihim ya`mehûn.

73
Bölüm 15 : Ayet 73

فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ

Tanyeri ağarırken, çığlık onları yakalayıverdi.

Çeviri Yazı

feeḫaẕethümu-ṣṣayḥatü müşriḳîn.

74
Bölüm 15 : Ayet 74

فَجَعَلْنَا عَـٰلِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ

Memleketlerini alt üst ettik, üzerlerine sert taş yağdırdık.

Çeviri Yazı

fece`alnâ `âliyehâ sâfilehâ veemṭarnâ `aleyhim ḥicâratem min siccîl.

75
Bölüm 15 : Ayet 75

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَـَٔايَـٰتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ

Bunda, görebilen insanlar için ibretler vardır.

Çeviri Yazı

inne fî ẕâlike leâyâtil lilmütevessimîn.

76
Bölüm 15 : Ayet 76

وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقِيمٍ

O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.

Çeviri Yazı

veinnehâ lebisebîlim müḳîm.

77
Bölüm 15 : Ayet 77

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَـَٔايَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ

Bunda inananlar için ibret vardır.

Çeviri Yazı

inne fî ẕâlike leâyetel lilmü'minîn.

78
Bölüm 15 : Ayet 78

وَإِن كَانَ أَصْحَـٰبُ ٱلْأَيْكَةِ لَظَـٰلِمِينَ

Eykeliler de, şüphesiz zalim kimselerdi.

Çeviri Yazı

vein kâne aṣḥâbü-l'eyketi leżâlimîn.

79
Bölüm 15 : Ayet 79

فَٱنتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ

Bunun için onlardan da öç aldık. Hala her iki memleket de işlek bir yol üzerindedirler.

Çeviri Yazı

fenteḳamnâ minhüm. veinnehümâ lebiimâmim mübîn.

80
Bölüm 15 : Ayet 80

وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَـٰبُ ٱلْحِجْرِ ٱلْمُرْسَلِينَ

And olsun ki, Hicr halkı peygamberi yalanlamışlardı.

Çeviri Yazı

veleḳad keẕẕebe aṣḥâbü-lḥicri-lmürselîn.

81
Bölüm 15 : Ayet 81

وَءَاتَيْنَـٰهُمْ ءَايَـٰتِنَا فَكَانُوا۟ عَنْهَا مُعْرِضِينَ

Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde, yüz çevirmişlerdi.

Çeviri Yazı

veâteynâhüm âyâtinâ fekânû `anhâ mü`riḍîn.

82
Bölüm 15 : Ayet 82

وَكَانُوا۟ يَنْحِتُونَ مِنَ ٱلْجِبَالِ بُيُوتًا ءَامِنِينَ

Dağlarda, güven içinde olarak evler yontuyorlardı.

Çeviri Yazı

vekânû yenḥitûne mine-lcibâli büyûten âminîn.

83
Bölüm 15 : Ayet 83

فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ

Sabaha karşı çığlık onları yakalayıverdi.

Çeviri Yazı

feeḫaẕethümu-ṣṣayḥatü muṣbiḥîn.

84
Bölüm 15 : Ayet 84

فَمَآ أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا۟ يَكْسِبُونَ

Yaptıkları kendilerine bir fayda sağlamadı.

Çeviri Yazı

femâ agnâ `anhüm mâ kânû yeksibûn.

85
Bölüm 15 : Ayet 85

وَمَا خَلَقْنَا ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَآ إِلَّا بِٱلْحَقِّ ۗ وَإِنَّ ٱلسَّاعَةَ لَـَٔاتِيَةٌ ۖ فَٱصْفَحِ ٱلصَّفْحَ ٱلْجَمِيلَ

Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları gereğince yarattık. Kıyamet günü şüphesiz gelecektir. O halde yumuşak ve iyi davran.

Çeviri Yazı

vemâ ḫalaḳne-ssemâvâti vel'arḍa vemâ beynehümâ illâ bilḥaḳḳi. veinne-ssâ`ate leâtiyetün faṣfeḥi-ṣṣafḥa-lcemîl.

86
Bölüm 15 : Ayet 86

إِنَّ رَبَّكَ هُوَ ٱلْخَلَّـٰقُ ٱلْعَلِيمُ

Doğrusu yaratan ve bilen ancak Rabbindir.

Çeviri Yazı

inne rabbeke hüve-lḫallâḳu-l`alîm.

87
Bölüm 15 : Ayet 87

وَلَقَدْ ءَاتَيْنَـٰكَ سَبْعًا مِّنَ ٱلْمَثَانِى وَٱلْقُرْءَانَ ٱلْعَظِيمَ

And olsun ki, sana daima tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yı ve Kuran-ı Azim'i verdik.

Çeviri Yazı

veleḳad âteynâke seb`am mine-lmeŝânî velḳur'âne-l`ażîm.

88
Bölüm 15 : Ayet 88

لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِۦٓ أَزْوَٰجًا مِّنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَٱخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ

Kafirler içinde bazı kimselere verdiğimiz kat kat servete gözünü dikme, onlara üzülme; inananları kanatların altına al.

Çeviri Yazı

lâ temüddenne `ayneyke ilâ mâ metta`nâ bihî ezvâcem minhüm velâ taḥzen `aleyhim vaḫfiḍ cenâḥake lilmü'minîn.

89
Bölüm 15 : Ayet 89

وَقُلْ إِنِّىٓ أَنَا ٱلنَّذِيرُ ٱلْمُبِينُ

De ki: "Doğrusu ben apaçık bir uyarıcıyım."

Çeviri Yazı

veḳul innî ene-nneẕîru-lmübîn.

90
Bölüm 15 : Ayet 90

كَمَآ أَنزَلْنَا عَلَى ٱلْمُقْتَسِمِينَ

Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.

Çeviri Yazı

kemâ enzelnâ `ale-lmuḳtesimîn.

91
Bölüm 15 : Ayet 91

ٱلَّذِينَ جَعَلُوا۟ ٱلْقُرْءَانَ عِضِينَ

Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.

Çeviri Yazı

elleẕîne ce`alü-lḳur'âne `iḍîn.

92
Bölüm 15 : Ayet 92

فَوَرَبِّكَ لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ

Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.

Çeviri Yazı

feverabbike lenes'elennehüm ecme`în.

93
Bölüm 15 : Ayet 93

عَمَّا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ

Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.

Çeviri Yazı

`ammâ kânû ya`melûn.

94
Bölüm 15 : Ayet 94

فَٱصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ ٱلْمُشْرِكِينَ

Artık buyrulanı açıkça ortaya koy, puta tapanlara aldırış etme.

Çeviri Yazı

faṣda` bimâ tü'meru vea`riḍ `ani-lmüşrikîn.

95
Bölüm 15 : Ayet 95

إِنَّا كَفَيْنَـٰكَ ٱلْمُسْتَهْزِءِينَ

Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir.

Çeviri Yazı

innâ kefeynâke-lmüstehziîn.

96
Bölüm 15 : Ayet 96

ٱلَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَـٰهًا ءَاخَرَ ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ

Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir.

Çeviri Yazı

elleẕîne yec`alûne me`a-llâhi ilâhen âḫar. fesevfe ya`lemûn.

97
Bölüm 15 : Ayet 97

وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ

And olsun ki, söyledikleri şeylerden senin gönlünün daraldığını biliyoruz.

Çeviri Yazı

veleḳad na`lemü enneke yeḍîḳu ṣadruke bimâ yeḳûlûn.

98
Bölüm 15 : Ayet 98

فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُن مِّنَ ٱلسَّـٰجِدِينَ

Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et.

Çeviri Yazı

fesebbiḥ biḥamdi rabbike veküm mine-ssâcidîn.

99
Bölüm 15 : Ayet 99

وَٱعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّىٰ يَأْتِيَكَ ٱلْيَقِينُ

Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et.

Çeviri Yazı

va`büd rabbeke ḥattâ ye'tiyeke-lyeḳîn.

Bölüm 15

Elif, Lam, Ra. Bunlar Kitap'ın ve apaçık olan Kuran'ın ayetleridir. [1]

İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır. [2]

Bırak onları yesinler, zevk alsınlar; ümit onları avundursun; ilerde öğrenecekler. [3]

Yok ettiğimiz herhangi bir kasabanın elbette belli bir yazısı vardır. [4]

Hiçbir ümmet kendi süresini öne alamaz, geciktiremez de. [5]

Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler. [6]

Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler. [7]

Biz melekleri ancak gerekince indiririz. O takdirde de ceza görecekler asla geri bırakılmazlar. [8]

Doğrusu Kitap'ı Biz indirdik, onun koruyucusu elbette Biziz. [9]

And olsun ki, senden önce çeşitli ümmetlere peygamber göndermiştik. [10]

Onlara gelen her peygamberi alaya alıyorlardı. [11]

Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır. [12]

Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır. [13]

Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: "Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik" derler. [14]

Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: "Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik" derler. [15]

And olsun ki, gökte burçlar meydana getirdik, onları bakanlar için donattık. [16]

Onları, kovulmuş her şeytandan koruduk. [17]

Fakat kulak hırsızlığı yapan olursa, parlak bir ateş onu kovalar. [18]

Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her şeyi bir ölçüye göre bitirdik. [19]

Orada sizin ve rızık veremeyeceğiniz kimseler için geçimlikler meydana getirdik. [20]

Hazinesi Bizim katımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Biz onu ancak belli bir ölçüye göre indiririz. [21]

Rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik; yukarıdan su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa siz onu toplayamazdınız. [22]

Doğrusu dirilten ve öldüren Biziz; hepsinin gerisinde de Biz kalırız. [23]

And olsun ki, sizden önce geçenleri biliriz; and olsun ki, geri kalanları da biliriz. [24]

Doğrusu Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir. Şüphesiz O Hakim'dir, Herşeyi Bilen'dir. [25]

And olsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık. [26]

Cinleri de, daha önce, dumansız ateşten yarattık. [27]

'Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti. [28]

'Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti. [29]

Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi. [30]

Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi. [31]

Allah: "Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir?" dedi. [32]

O: "Balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem" dedi. [33]

"Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi. [34]

"Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi. [35]

"Rabbim! Beni hiç olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar ertele" dedi. [36]

Allah: "Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi. [37]

Allah: "Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi. [38]

"Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım" dedi. [39]

"Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım" dedi. [40]

'Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır." [41]

'Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır." [42]

"Ve Cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir." [43]

O cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır. [44]

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise, cennetlerde, pınar başlarındadırlar. [45]

"Oraya güven içinde, esenlikle girin" denilir. [46]

Biz onların gönüllerinde olan kini çıkardık, artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir. [47]

Onlar orada bir yorgunluk hissetmezler. Oradan çıkarılacak da değillerdir. [48]

Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver. [49]

Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver. [50]

Onlara İbrahim'in konuklarını da anlat: [51]

İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi. [52]

İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi. [53]

"Ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?" deyince: [54]

"Seni gerçekten müjdeliyoruz, umutsuzlardan olma" demişlerdi. [55]

"Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser!" diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?" [56]

"Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser!" diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?" [57]

Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk." [58]

Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk." [59]

Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk." [60]

Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi. [61]

Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi. [62]

"Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler. [63]

"Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler. [64]

"Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler. [65]

Böylece Lut'a bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlıyacaklarını bildirdik. [66]

Şehir halkı, sevinerek geldiler. [67]

Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi. [68]

Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi. [69]

"Biz sana kimseyi misafir kabul etmeyi yasak etmemiş miydik?" dediler. [70]

Lut: "Alacaksanız, işte benim kızlarım" dedi. [71]

Senin hayatına and olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı. [72]

Tanyeri ağarırken, çığlık onları yakalayıverdi. [73]

Memleketlerini alt üst ettik, üzerlerine sert taş yağdırdık. [74]

Bunda, görebilen insanlar için ibretler vardır. [75]

O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır. [76]

Bunda inananlar için ibret vardır. [77]

Eykeliler de, şüphesiz zalim kimselerdi. [78]

Bunun için onlardan da öç aldık. Hala her iki memleket de işlek bir yol üzerindedirler. [79]

And olsun ki, Hicr halkı peygamberi yalanlamışlardı. [80]

Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde, yüz çevirmişlerdi. [81]

Dağlarda, güven içinde olarak evler yontuyorlardı. [82]

Sabaha karşı çığlık onları yakalayıverdi. [83]

Yaptıkları kendilerine bir fayda sağlamadı. [84]

Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları gereğince yarattık. Kıyamet günü şüphesiz gelecektir. O halde yumuşak ve iyi davran. [85]

Doğrusu yaratan ve bilen ancak Rabbindir. [86]

And olsun ki, sana daima tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yı ve Kuran-ı Azim'i verdik. [87]

Kafirler içinde bazı kimselere verdiğimiz kat kat servete gözünü dikme, onlara üzülme; inananları kanatların altına al. [88]

De ki: "Doğrusu ben apaçık bir uyarıcıyım." [89]

Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. [90]

Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. [91]

Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. [92]

Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. [93]

Artık buyrulanı açıkça ortaya koy, puta tapanlara aldırış etme. [94]

Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir. [95]

Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir. [96]

And olsun ki, söyledikleri şeylerden senin gönlünün daraldığını biliyoruz. [97]

Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et. [98]

Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et. [99]