الصافات

Saffat

Aṣ-Ṣāffāt

Bölüm: 37
Ayetler: 182

Çevirmen: Diyanet İşleri

Dil: Türkçe

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1
Bölüm 37 : Ayet 1

وَٱلصَّـٰٓفَّـٰتِ صَفًّا

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

Çeviri Yazı

veṣṣâffâti ṣaffâ.

2
Bölüm 37 : Ayet 2

فَٱلزَّٰجِرَٰتِ زَجْرًا

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

Çeviri Yazı

fezzâcirâti zecrâ.

3
Bölüm 37 : Ayet 3

فَٱلتَّـٰلِيَـٰتِ ذِكْرًا

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

Çeviri Yazı

fettâliyâti ẕikrâ.

4
Bölüm 37 : Ayet 4

إِنَّ إِلَـٰهَكُمْ لَوَٰحِدٌ

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

Çeviri Yazı

inne ilâheküm levâḥid.

5
Bölüm 37 : Ayet 5

رَّبُّ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ ٱلْمَشَـٰرِقِ

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

Çeviri Yazı

rabbü-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ verabbü-lmeşâriḳ.

6
Bölüm 37 : Ayet 6

إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنْيَا بِزِينَةٍ ٱلْكَوَاكِبِ

Şüphesiz Biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik.

Çeviri Yazı

innâ zeyyenne-ssemâe-ddünyâ bizînetini-lkevâkib.

7
Bölüm 37 : Ayet 7

وَحِفْظًا مِّن كُلِّ شَيْطَـٰنٍ مَّارِدٍ

Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk.

Çeviri Yazı

veḥifżam min külli şeyṭânim mârid.

8
Bölüm 37 : Ayet 8

لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى ٱلْمَلَإِ ٱلْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ

Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır.

Çeviri Yazı

lâ yessemme`ûne ile-lmelei-l'a`lâ veyuḳẕefûne min külli cânib.

9
Bölüm 37 : Ayet 9

دُحُورًا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ

Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır.

Çeviri Yazı

düḥûrav velehüm `aẕâbüv vâṣib.

10
Bölüm 37 : Ayet 10

إِلَّا مَنْ خَطِفَ ٱلْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُۥ شِهَابٌ ثَاقِبٌ

Hele bir tek söz kapan olsun; delici bir alev onun peşine düşüverir.

Çeviri Yazı

illâ men ḫaṭife-lḫaṭfete feetbe`ahû şihâbün ŝâḳib.

11
Bölüm 37 : Ayet 11

فَٱسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَم مَّنْ خَلَقْنَآ ۚ إِنَّا خَلَقْنَـٰهُم مِّن طِينٍ لَّازِبٍۭ

Allah'a eş koşanlara sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? Aslında Biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yaratmışızdır.

Çeviri Yazı

festeftihim ehüm eşeddü ḫalḳan em men ḫalaḳnâ. innâ ḫalaḳnâhüm min ṭînil lâzib.

12
Bölüm 37 : Ayet 12

بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ

Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seni alaya alıyorlar.

Çeviri Yazı

bel `acibte veyesḫarûn.

13
Bölüm 37 : Ayet 13

وَإِذَا ذُكِّرُوا۟ لَا يَذْكُرُونَ

Onlara öğüt verildiğinde öğüt dinlemezler.

Çeviri Yazı

veiẕâ ẕükkirû lâ yeẕkürûn.

14
Bölüm 37 : Ayet 14

وَإِذَا رَأَوْا۟ ءَايَةً يَسْتَسْخِرُونَ

Bir mucize gördüklerinde onu eğlenceye alırlar.

Çeviri Yazı

veiẕâ raev âyetey yestesḫirûn.

15
Bölüm 37 : Ayet 15

وَقَالُوٓا۟ إِنْ هَـٰذَآ إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ

"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.

Çeviri Yazı

veḳâlû in hâẕâ illâ siḥrum mübîn.

16
Bölüm 37 : Ayet 16

أَءِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَـٰمًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ

"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.

Çeviri Yazı

eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn.

17
Bölüm 37 : Ayet 17

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلْأَوَّلُونَ

"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.

Çeviri Yazı

eveâbâüne-l'evvelûn.

18
Bölüm 37 : Ayet 18

قُلْ نَعَمْ وَأَنتُمْ دَٰخِرُونَ

De ki: "Evet hem de zelil ve hakir olarak."

Çeviri Yazı

ḳul ne`am veentüm dâḫirûn.

19
Bölüm 37 : Ayet 19

فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌ وَٰحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنظُرُونَ

Tek bir çığlık. Hemen bakıp kalırlar.

Çeviri Yazı

feinnemâ hiye zecratüv vâḥidetün feiẕâ hüm yenżurûn.

20
Bölüm 37 : Ayet 20

وَقَالُوا۟ يَـٰوَيْلَنَا هَـٰذَا يَوْمُ ٱلدِّينِ

Şöyle derler: "Vay bize! İşte bu ceza günüdür."

Çeviri Yazı

veḳâlû yâ veylenâ hâẕâ yevmü-ddîn.

21
Bölüm 37 : Ayet 21

هَـٰذَا يَوْمُ ٱلْفَصْلِ ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ

Onlara: "İşte bu, yalanladığınız hüküm günüdür" denir.

Çeviri Yazı

hâẕâ yevmü-lfaṣli-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.

22
Bölüm 37 : Ayet 22

ٱحْشُرُوا۟ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ وَأَزْوَٰجَهُمْ وَمَا كَانُوا۟ يَعْبُدُونَ

İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun."

Çeviri Yazı

uḥşürü-lleẕîne żalemû veezvâcehüm vemâ kânû ya`büdûn.

23
Bölüm 37 : Ayet 23

مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهْدُوهُمْ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلْجَحِيمِ

İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun."

Çeviri Yazı

min dûni-llâhi fehdûhüm ilâ ṣirâṭi-lceḥîm.

24
Bölüm 37 : Ayet 24

وَقِفُوهُمْ ۖ إِنَّهُم مَّسْـُٔولُونَ

"Onları durdurun; çünkü kendilerinden daha da sorulacaktır."

Çeviri Yazı

veḳifûhüm innehüm mes'ûlûn.

25
Bölüm 37 : Ayet 25

مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ

Şöyle sorulur: "Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?"

Çeviri Yazı

mâ leküm lâ tenâṣarûn.

26
Bölüm 37 : Ayet 26

بَلْ هُمُ ٱلْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ

Hayır; bugün onların hepsi teslim olmuşlardır.

Çeviri Yazı

bel hümü-lyevme müsteslimûn.

27
Bölüm 37 : Ayet 27

وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ

Birbirlerine dönüp soruşurlar.

Çeviri Yazı

veaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetesâelûn.

28
Bölüm 37 : Ayet 28

قَالُوٓا۟ إِنَّكُمْ كُنتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ ٱلْيَمِينِ

İleri gelenlerine: "Doğrusu siz bize sureti hakdan görünürdünüz" derler.

Çeviri Yazı

ḳâlû inneküm küntüm te'tûnenâ `ani-lyemîn.

29
Bölüm 37 : Ayet 29

قَالُوا۟ بَل لَّمْ تَكُونُوا۟ مُؤْمِنِينَ

Onlar da şöyle derler: "Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz."

Çeviri Yazı

ḳâlû bel lem tekûnû mü'minîn.

30
Bölüm 37 : Ayet 30

وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن سُلْطَـٰنٍۭ ۖ بَلْ كُنتُمْ قَوْمًا طَـٰغِينَ

"Bizim sizin üstünüzde bir nüfuzumuz yoktu. Bilakis, azmış bir millettiniz."

Çeviri Yazı

vemâ kâne lenâ `aleyküm min sülṭân. bel küntüm ḳavmen ṭâgîn.

31
Bölüm 37 : Ayet 31

فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَآ ۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ

"Bu sebeple, Rabbimizin sözü aleyhimizde gerçekleşti. şüphesiz azabı tadacağız."

Çeviri Yazı

feḥaḳḳa `aleynâ ḳavlü rabbinâ. innâ leẕâiḳûn.

32
Bölüm 37 : Ayet 32

فَأَغْوَيْنَـٰكُمْ إِنَّا كُنَّا غَـٰوِينَ

"Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz azgındık".

Çeviri Yazı

feagveynâküm innâ künnâ gâvîn.

33
Bölüm 37 : Ayet 33

فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِى ٱلْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ

O gün hepsi azabda birleşirler.

Çeviri Yazı

feinnehüm yevmeiẕin fi-l`aẕâbi müşterikûn.

34
Bölüm 37 : Ayet 34

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِٱلْمُجْرِمِينَ

Doğrusu suçlulara böyle yaparız.

Çeviri Yazı

innâ keẕâlike nef`alü bilmücrimîn.

35
Bölüm 37 : Ayet 35

إِنَّهُمْ كَانُوٓا۟ إِذَا قِيلَ لَهُمْ لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسْتَكْبِرُونَ

Onlara: "Allah'tan başka tanrı yoktur" denildiği zaman şüphesiz büyüklenirler.

Çeviri Yazı

innehüm kânû iẕâ ḳîle lehüm lâ ilâhe ille-llâhü yestekbirûn.

36
Bölüm 37 : Ayet 36

وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓا۟ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَّجْنُونٍۭ

"Deli bir şair yüzünden tanrılarımızı mı bırakalım?" derlerdi.

Çeviri Yazı

veyeḳûlûne einnâ letârikû âlihetinâ lişâ`irim mecnûn.

37
Bölüm 37 : Ayet 37

بَلْ جَآءَ بِٱلْحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلْمُرْسَلِينَ

Hayır; o, gerçeği getirmiş ve peygamberleri doğrulamıştı.

Çeviri Yazı

bel câe bilḥaḳḳi veṣaddeḳa-lmürselîn.

38
Bölüm 37 : Ayet 38

إِنَّكُمْ لَذَآئِقُوا۟ ٱلْعَذَابِ ٱلْأَلِيمِ

Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız.

Çeviri Yazı

inneküm leẕâiḳu-l`aẕâbi-l'elîm.

39
Bölüm 37 : Ayet 39

وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

Yaptığınızdan başka birşeyle cezalanmayacaksınız.

Çeviri Yazı

vemâ tüczevne illâ mâ küntüm ta`melûn.

40
Bölüm 37 : Ayet 40

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ

Ancak Allah'a içten bağlı kullar bunun dışındadır.

Çeviri Yazı

illâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.

41
Bölüm 37 : Ayet 41

أُو۟لَـٰٓئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَّعْلُومٌ

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.

Çeviri Yazı

ülâike lehüm rizḳum ma`lûm.

42
Bölüm 37 : Ayet 42

فَوَٰكِهُ ۖ وَهُم مُّكْرَمُونَ

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.

Çeviri Yazı

fevâkih. vehüm mükramûn.

43
Bölüm 37 : Ayet 43

فِى جَنَّـٰتِ ٱلنَّعِيمِ

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.

Çeviri Yazı

fî cennâti-nne`îm.

44
Bölüm 37 : Ayet 44

عَلَىٰ سُرُرٍ مُّتَقَـٰبِلِينَ

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.

Çeviri Yazı

`alâ sürurim müteḳâbilîn.

45
Bölüm 37 : Ayet 45

يُطَافُ عَلَيْهِم بِكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍۭ

Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.

Çeviri Yazı

yüṭâfü `aleyhim bike'sim mim me`în.

46
Bölüm 37 : Ayet 46

بَيْضَآءَ لَذَّةٍ لِّلشَّـٰرِبِينَ

Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.

Çeviri Yazı

beyḍâe leẕẕetil lişşâribîn.

47
Bölüm 37 : Ayet 47

لَا فِيهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنزَفُونَ

Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.

Çeviri Yazı

lâ fîhâ gavlüv velâ hüm `anhâ yünzefûn.

48
Bölüm 37 : Ayet 48

وَعِندَهُمْ قَـٰصِرَٰتُ ٱلطَّرْفِ عِينٌ

Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.

Çeviri Yazı

ve`indehüm ḳâṣirâtu-ṭṭarfi `în.

49
Bölüm 37 : Ayet 49

كَأَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَّكْنُونٌ

Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.

Çeviri Yazı

keennehünne beyḍum meknûn.

50
Bölüm 37 : Ayet 50

فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ

Birbirlerine dönüp sorarlar:

Çeviri Yazı

feaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetesâelûn.

51
Bölüm 37 : Ayet 51

قَالَ قَآئِلٌ مِّنْهُمْ إِنِّى كَانَ لِى قَرِينٌ

İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."

Çeviri Yazı

ḳâle ḳâilüm minhüm innî kâne lî ḳarîn.

52
Bölüm 37 : Ayet 52

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلْمُصَدِّقِينَ

İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."

Çeviri Yazı

yeḳûlü einneke lemine-lmüṣaddiḳîn.

53
Bölüm 37 : Ayet 53

أَءِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَـٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ

İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."

Çeviri Yazı

eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemedînûn.

54
Bölüm 37 : Ayet 54

قَالَ هَلْ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ

Yanındakilere: "Siz onu bilir misiniz?" der.

Çeviri Yazı

ḳâle hel entüm müṭṭali`ûn.

55
Bölüm 37 : Ayet 55

فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِى سَوَآءِ ٱلْجَحِيمِ

Bir bakar onu cehennemin ortasında görür.

Çeviri Yazı

feṭṭale`a feraâhü fî sevâi-lceḥîm.

56
Bölüm 37 : Ayet 56

قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرْدِينِ

Ona der ki: "Allah'a and olsun ki, az kalsın beni de mahvedecektin."

Çeviri Yazı

ḳâle tellâhi in kitte letürdîn.

57
Bölüm 37 : Ayet 57

وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّى لَكُنتُ مِنَ ٱلْمُحْضَرِينَ

"Eğer Rabbimin lütfu olmasaydı ben de oraya götürülenlerden olurdum."

Çeviri Yazı

velevlâ ni`metü rabbî leküntü mine-lmuḥḍarîn.

58
Bölüm 37 : Ayet 58

أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ

"Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"

Çeviri Yazı

efemâ naḥnü bimeyyitîn.

59
Bölüm 37 : Ayet 59

إِلَّا مَوْتَتَنَا ٱلْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ

"Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"

Çeviri Yazı

illâ mevtetene-l'ûlâ vemâ naḥnü bimü`aẕẕebîn.

60
Bölüm 37 : Ayet 60

إِنَّ هَـٰذَا لَهُوَ ٱلْفَوْزُ ٱلْعَظِيمُ

İşte büyük kurtuluş şüphesiz budur.

Çeviri Yazı

inne hâẕâ lehüve-lfevzü-l`ażîm.

61
Bölüm 37 : Ayet 61

لِمِثْلِ هَـٰذَا فَلْيَعْمَلِ ٱلْعَـٰمِلُونَ

Çalışanlar bunun için çalışsın.

Çeviri Yazı

limiŝli hâẕâ felya`meli-l`âmilûn.

62
Bölüm 37 : Ayet 62

أَذَٰلِكَ خَيْرٌ نُّزُلًا أَمْ شَجَرَةُ ٱلزَّقُّومِ

Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı?

Çeviri Yazı

eẕâlike ḫayrun nüzülen em şeceratü-zzeḳḳûm.

63
Bölüm 37 : Ayet 63

إِنَّا جَعَلْنَـٰهَا فِتْنَةً لِّلظَّـٰلِمِينَ

Biz o ağacı, zalimler için bir dert yaptık.

Çeviri Yazı

innâ ce`alnâhâ fitnetel liżżâlimîn.

64
Bölüm 37 : Ayet 64

إِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ فِىٓ أَصْلِ ٱلْجَحِيمِ

O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.

Çeviri Yazı

innehâ şeceratün taḫrucü fî aṣli-lceḥîm.

65
Bölüm 37 : Ayet 65

طَلْعُهَا كَأَنَّهُۥ رُءُوسُ ٱلشَّيَـٰطِينِ

Tomurcukları şeytan başı gibidir.

Çeviri Yazı

ṭal`uhâ keennehû ruûsü-şşeyâṭîn.

66
Bölüm 37 : Ayet 66

فَإِنَّهُمْ لَـَٔاكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِـُٔونَ مِنْهَا ٱلْبُطُونَ

İşte cehennemlikler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar.

Çeviri Yazı

feinnehüm leâkilûne minhâ femâliûne minhe-lbüṭûn.

67
Bölüm 37 : Ayet 67

ثُمَّ إِنَّ لَهُمْ عَلَيْهَا لَشَوْبًا مِّنْ حَمِيمٍ

Sonra, üzerine kaynar su katılmış içki şüphesiz onlar içindir.

Çeviri Yazı

ŝümme inne lehüm `aleyhâ leşevbem min ḥamîm.

68
Bölüm 37 : Ayet 68

ثُمَّ إِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَإِلَى ٱلْجَحِيمِ

Doğrusu sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.

Çeviri Yazı

ŝümme inne merci`ahüm leile-lceḥîm.

69
Bölüm 37 : Ayet 69

إِنَّهُمْ أَلْفَوْا۟ ءَابَآءَهُمْ ضَآلِّينَ

Onlar babalarını şüphesiz sapık kimseler olarak bulmuşlardı.

Çeviri Yazı

innehüm elfev âbâehüm ḍâllîn.

70
Bölüm 37 : Ayet 70

فَهُمْ عَلَىٰٓ ءَاثَـٰرِهِمْ يُهْرَعُونَ

Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuyorlardı.

Çeviri Yazı

fehüm `alâ âŝârihim yühra`ûn.

71
Bölüm 37 : Ayet 71

وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ أَكْثَرُ ٱلْأَوَّلِينَ

Onlardan önce, evvelki ümmetlerin çoğu, and olsun ki sapıtmıştı.

Çeviri Yazı

veleḳad ḍalle ḳablehüm ekŝeru-l'evvelîn.

72
Bölüm 37 : Ayet 72

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ

And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik.

Çeviri Yazı

veleḳad erselnâ fîhim münẕirîn.

73
Bölüm 37 : Ayet 73

فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَـٰقِبَةُ ٱلْمُنذَرِينَ

Uyarıldığı halde yola gelmeyenlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

Çeviri Yazı

fenżur keyfe kâne `âḳibetü-lmünẕerîn.

74
Bölüm 37 : Ayet 74

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ

Allah'ın, O'na içten bağlanan kulları bunun dışındadır.

Çeviri Yazı

illâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.

75
Bölüm 37 : Ayet 75

وَلَقَدْ نَادَىٰنَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ ٱلْمُجِيبُونَ

And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik.

Çeviri Yazı

veleḳad nâdânâ nûḥun feleni`me-lmücîbûn.

76
Bölüm 37 : Ayet 76

وَنَجَّيْنَـٰهُ وَأَهْلَهُۥ مِنَ ٱلْكَرْبِ ٱلْعَظِيمِ

Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.

Çeviri Yazı

venecceynâhü veehlehû mine-lkerbi-l`ażîm.

77
Bölüm 37 : Ayet 77

وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُۥ هُمُ ٱلْبَاقِينَ

Ancak onun soyunu sürekli kıldık.

Çeviri Yazı

vece`alnâ ẕürriyyetehû hümü-lbâḳîn.

78
Bölüm 37 : Ayet 78

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِى ٱلْـَٔاخِرِينَ

Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

Çeviri Yazı

veteraknâ `aleyhi fi-l'âḫirîn.

79
Bölüm 37 : Ayet 79

سَلَـٰمٌ عَلَىٰ نُوحٍ فِى ٱلْعَـٰلَمِينَ

Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

Çeviri Yazı

selâmün `alâ nûḥin fi-l`âlemîn.

80
Bölüm 37 : Ayet 80

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْمُحْسِنِينَ

İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız.

Çeviri Yazı

innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

81
Bölüm 37 : Ayet 81

إِنَّهُۥ مِنْ عِبَادِنَا ٱلْمُؤْمِنِينَ

Doğrusu o, bizim inanmış kullarımızdandı.

Çeviri Yazı

innehû min `ibâdine-lmü'minîn.

82
Bölüm 37 : Ayet 82

ثُمَّ أَغْرَقْنَا ٱلْـَٔاخَرِينَ

Sonra, diğerlerini suda boğduk.

Çeviri Yazı

ŝümme agraḳne-l'âḫarîn.

83
Bölüm 37 : Ayet 83

وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِۦ لَإِبْرَٰهِيمَ

İbrahim de şüphesiz O'nun yolunda olanlardandı.

Çeviri Yazı

veinne min şî`atihî leibrâhîm.

84
Bölüm 37 : Ayet 84

إِذْ جَآءَ رَبَّهُۥ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ

Nitekim Rabbine temiz bir kalple geldi.

Çeviri Yazı

iẕ câe rabbehû biḳalbin selîm.

85
Bölüm 37 : Ayet 85

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِۦ مَاذَا تَعْبُدُونَ

İbrahim babasına ve milletine şöyle demişti: "Nelere kulluk ediyorsunuz?"

Çeviri Yazı

iẕ ḳâle liebîhi veḳavmihî mâẕâ ta`büdûn.

86
Bölüm 37 : Ayet 86

أَئِفْكًا ءَالِهَةً دُونَ ٱللَّهِ تُرِيدُونَ

"Allah'ı bırakıp uydurma tanrılar mı istiyorsunuz?"

Çeviri Yazı

eifken âliheten dûne-llâhi türîdûn.

87
Bölüm 37 : Ayet 87

فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ ٱلْعَـٰلَمِينَ

"Alemlerin Rabbi hakkındaki sanınız nedir?"

Çeviri Yazı

femâ żannüküm birabbi-l`âlemîn.

88
Bölüm 37 : Ayet 88

فَنَظَرَ نَظْرَةً فِى ٱلنُّجُومِ

İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi.

Çeviri Yazı

feneżara nażraten fi-nnücûm.

89
Bölüm 37 : Ayet 89

فَقَالَ إِنِّى سَقِيمٌ

İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi.

Çeviri Yazı

feḳâle innî seḳîm.

90
Bölüm 37 : Ayet 90

فَتَوَلَّوْا۟ عَنْهُ مُدْبِرِينَ

Onu bırakıp gittiler.

Çeviri Yazı

fetevellev `anhü müdbirîn.

91
Bölüm 37 : Ayet 91

فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ

O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi.

Çeviri Yazı

ferâga ilâ âlihetihim feḳâle elâ te'külûn.

92
Bölüm 37 : Ayet 92

مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُونَ

O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi.

Çeviri Yazı

mâ leküm lâ tenṭiḳûn.

93
Bölüm 37 : Ayet 93

فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًۢا بِٱلْيَمِينِ

Sonunda, üzerlerine yürüyüp kuvvetle vurdu.

Çeviri Yazı

ferâga `aleyhim ḍarbem bilyemîn.

94
Bölüm 37 : Ayet 94

فَأَقْبَلُوٓا۟ إِلَيْهِ يَزِفُّونَ

Bunun üzerine putperestler koşarak ona geldiler.

Çeviri Yazı

feaḳbelû ileyhi yeziffûn.

95
Bölüm 37 : Ayet 95

قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ

İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır."

Çeviri Yazı

ḳâle eta`büdûne mâ tenḥitûn.

96
Bölüm 37 : Ayet 96

وَٱللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ

İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır."

Çeviri Yazı

vellâhü ḫaleḳaküm vemâ ta`melûn.

97
Bölüm 37 : Ayet 97

قَالُوا۟ ٱبْنُوا۟ لَهُۥ بُنْيَـٰنًا فَأَلْقُوهُ فِى ٱلْجَحِيمِ

Putperestler: "Onun için bir yapı yapın da onu oradan ateşin içine atın" dediler.

Çeviri Yazı

ḳâlü-bnû lehû bünyânen feelḳûhü fi-lceḥîm.

98
Bölüm 37 : Ayet 98

فَأَرَادُوا۟ بِهِۦ كَيْدًا فَجَعَلْنَـٰهُمُ ٱلْأَسْفَلِينَ

Ona düzen kurmak istediler, ama Biz onları altettik.

Çeviri Yazı

feerâdû bihî keyden fece`alnâhümü-l'esfelîn.

99
Bölüm 37 : Ayet 99

وَقَالَ إِنِّى ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّى سَيَهْدِينِ

İbrahim: "Doğrusu ben Rabbim uğrunda sizi bırakıp gidiyorum; O beni doğru yola eriştirir" dedi.

Çeviri Yazı

veḳâle innî ẕâhibün ilâ rabbî seyehdîn.

100
Bölüm 37 : Ayet 100

رَبِّ هَبْ لِى مِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

"Rabbim! Bana iyilerden olacak bir çocuk ver" diye yalvardı.

Çeviri Yazı

rabbi heb lî mine-ṣṣâliḥîn.

101
Bölüm 37 : Ayet 101

فَبَشَّرْنَـٰهُ بِغُلَـٰمٍ حَلِيمٍ

Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.

Çeviri Yazı

febeşşernâhü bigulâmin ḥalîm.

102
Bölüm 37 : Ayet 102

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ ٱلسَّعْىَ قَالَ يَـٰبُنَىَّ إِنِّىٓ أَرَىٰ فِى ٱلْمَنَامِ أَنِّىٓ أَذْبَحُكَ فَٱنظُرْ مَاذَا تَرَىٰ ۚ قَالَ يَـٰٓأَبَتِ ٱفْعَلْ مَا تُؤْمَرُ ۖ سَتَجِدُنِىٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّـٰبِرِينَ

Çocuk kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca: "Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?" dedi. "Ey babacığım! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin" dedi.

Çeviri Yazı

felemmâ belega me`ahü-ssa`ye ḳâle yâ büneyye innî erâ fi-lmenâmi ennî eẕbeḥuke fenżur mâẕâ terâ. ḳâle yâ ebeti-f`al mâ tü'mer. setecidünî in şâe-llâhü mine-ṣṣâbirîn.

103
Bölüm 37 : Ayet 103

فَلَمَّآ أَسْلَمَا وَتَلَّهُۥ لِلْجَبِينِ

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

Çeviri Yazı

felemmâ eslemâ vetellehû lilcebîn.

104
Bölüm 37 : Ayet 104

وَنَـٰدَيْنَـٰهُ أَن يَـٰٓإِبْرَٰهِيمُ

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

Çeviri Yazı

venâdeynâhü ey yâ ibrâhîm.

105
Bölüm 37 : Ayet 105

قَدْ صَدَّقْتَ ٱلرُّءْيَآ ۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْمُحْسِنِينَ

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

Çeviri Yazı

ḳad ṣaddaḳte-rru'yâ. innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

106
Bölüm 37 : Ayet 106

إِنَّ هَـٰذَا لَهُوَ ٱلْبَلَـٰٓؤُا۟ ٱلْمُبِينُ

Doğrusu bu apaçık bir deneme idi.

Çeviri Yazı

inne hâẕâ lehüve-lbelâü-lmübîn.

107
Bölüm 37 : Ayet 107

وَفَدَيْنَـٰهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ

Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.

Çeviri Yazı

vefedeynâhü biẕibḥin `ażîm.

108
Bölüm 37 : Ayet 108

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِى ٱلْـَٔاخِرِينَ

Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

Çeviri Yazı

veteraknâ `aleyhi fi-l'âḫirîn.

109
Bölüm 37 : Ayet 109

سَلَـٰمٌ عَلَىٰٓ إِبْرَٰهِيمَ

Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

Çeviri Yazı

selâmün `alâ ibrâhîm.

110
Bölüm 37 : Ayet 110

كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْمُحْسِنِينَ

İşte iyileri böylece mükafatlandırırız.

Çeviri Yazı

keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

111
Bölüm 37 : Ayet 111

إِنَّهُۥ مِنْ عِبَادِنَا ٱلْمُؤْمِنِينَ

Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı.

Çeviri Yazı

innehû min `ibâdine-lmü'minîn.

112
Bölüm 37 : Ayet 112

وَبَشَّرْنَـٰهُ بِإِسْحَـٰقَ نَبِيًّا مِّنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

Ona, iyilerden olan İshak'ı peygamber olarak müjdeledik.

Çeviri Yazı

vebeşşernâhü biisḥâḳa nebiyyem mine-ṣṣâliḥîn.

113
Bölüm 37 : Ayet 113

وَبَـٰرَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَىٰٓ إِسْحَـٰقَ ۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِّنَفْسِهِۦ مُبِينٌ

Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi olan da vardır, açıktan açığa kendisine yazık eden de vardır.

Çeviri Yazı

vebâraknâ `aleyhi ve`alâ isḥâḳ. vemin ẕürriyyetihimâ muḥsinüv veżâlimül linefsihî mübîn.

114
Bölüm 37 : Ayet 114

وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَـٰرُونَ

And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmuştuk.

Çeviri Yazı

veleḳad menennâ `alâ mûsâ vehârûn.

115
Bölüm 37 : Ayet 115

وَنَجَّيْنَـٰهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ ٱلْكَرْبِ ٱلْعَظِيمِ

İkisini ve milletlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.

Çeviri Yazı

venecceynâhümâ veḳavmehümâ mine-lkerbi-l`ażîm.

116
Bölüm 37 : Ayet 116

وَنَصَرْنَـٰهُمْ فَكَانُوا۟ هُمُ ٱلْغَـٰلِبِينَ

Onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi.

Çeviri Yazı

veneṣarnâhüm fekânû hümü-lgâlibîn.

117
Bölüm 37 : Ayet 117

وَءَاتَيْنَـٰهُمَا ٱلْكِتَـٰبَ ٱلْمُسْتَبِينَ

Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik.

Çeviri Yazı

veâteynâhüme-lkitâbe-lmüstebîn.

118
Bölüm 37 : Ayet 118

وَهَدَيْنَـٰهُمَا ٱلصِّرَٰطَ ٱلْمُسْتَقِيمَ

Her ikisini de doğru yola eriştirmiştik.

Çeviri Yazı

vehedeynâhüme-ṣṣirâṭa-lmüsteḳîm.

119
Bölüm 37 : Ayet 119

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِى ٱلْـَٔاخِرِينَ

Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.

Çeviri Yazı

veteraknâ `aleyhimâ fi-l'âḫirîn.

120
Bölüm 37 : Ayet 120

سَلَـٰمٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَـٰرُونَ

Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.

Çeviri Yazı

selâmün `alâ mûsâ vehârûn.

121
Bölüm 37 : Ayet 121

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْمُحْسِنِينَ

Doğrusu Biz, iyileri böylece mükafatlandırırız.

Çeviri Yazı

innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

122
Bölüm 37 : Ayet 122

إِنَّهُمَا مِنْ عِبَادِنَا ٱلْمُؤْمِنِينَ

İkisi de şüphesiz inanmış kullarımızdandı.

Çeviri Yazı

innehümâ min `ibâdine-lmü'minîn.

123
Bölüm 37 : Ayet 123

وَإِنَّ إِلْيَاسَ لَمِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ

Doğrusu İlyas da peygamberlerdendir.

Çeviri Yazı

veinne ilyâse lemine-lmürselîn.

124
Bölüm 37 : Ayet 124

إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِۦٓ أَلَا تَتَّقُونَ

Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.

Çeviri Yazı

iẕ ḳâle liḳavmihî elâ tetteḳûn.

125
Bölüm 37 : Ayet 125

أَتَدْعُونَ بَعْلًا وَتَذَرُونَ أَحْسَنَ ٱلْخَـٰلِقِينَ

Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.

Çeviri Yazı

eted`ûne ba`lev veteẕerûne aḥsene-lḫâliḳîn.

126
Bölüm 37 : Ayet 126

ٱللَّهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ

Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.

Çeviri Yazı

allâhe rabbeküm verabbe âbâikümü-l'evvelîn.

127
Bölüm 37 : Ayet 127

فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ

Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.

Çeviri Yazı

fekeẕẕebûhü feinnehüm lemuḥḍarûn.

128
Bölüm 37 : Ayet 128

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ

Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.

Çeviri Yazı

illâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.

129
Bölüm 37 : Ayet 129

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِى ٱلْـَٔاخِرِينَ

Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık.

Çeviri Yazı

veteraknâ `aleyhi fi-l'âḫirîn.

130
Bölüm 37 : Ayet 130

سَلَـٰمٌ عَلَىٰٓ إِلْ يَاسِينَ

Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık.

Çeviri Yazı

selâmün `alâ ilyâsîn.

131
Bölüm 37 : Ayet 131

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْمُحْسِنِينَ

Doğrusu Biz iyileri böylece mükafatlandırırız.

Çeviri Yazı

innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

132
Bölüm 37 : Ayet 132

إِنَّهُۥ مِنْ عِبَادِنَا ٱلْمُؤْمِنِينَ

O, inanmış kullarımızdandı.

Çeviri Yazı

innehû min `ibâdine-lmü'minîn.

133
Bölüm 37 : Ayet 133

وَإِنَّ لُوطًا لَّمِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ

Şüphesiz Lut da peygamberlerdendir.

Çeviri Yazı

veinne lûṭal lemine-lmürselîn.

134
Bölüm 37 : Ayet 134

إِذْ نَجَّيْنَـٰهُ وَأَهْلَهُۥٓ أَجْمَعِينَ

Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.

Çeviri Yazı

iẕ necceynâhü veehlehû ecme`în.

135
Bölüm 37 : Ayet 135

إِلَّا عَجُوزًا فِى ٱلْغَـٰبِرِينَ

Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.

Çeviri Yazı

illâ `acûzen fi-lgâbirîn.

136
Bölüm 37 : Ayet 136

ثُمَّ دَمَّرْنَا ٱلْـَٔاخَرِينَ

Sonra diğerlerini yok etmiştik.

Çeviri Yazı

ŝümme demmerne-l'âḫarîn.

137
Bölüm 37 : Ayet 137

وَإِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ عَلَيْهِم مُّصْبِحِينَ

Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?

Çeviri Yazı

veinneküm letemürrûne `aleyhim muṣbiḥîn.

138
Bölüm 37 : Ayet 138

وَبِٱلَّيْلِ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?

Çeviri Yazı

vebilleyl. efelâ ta`ḳilûn.

139
Bölüm 37 : Ayet 139

وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ

Doğrusu Yunus da peygamberlerdendir.

Çeviri Yazı

veinne yûnüse lemine-lmürselîn.

140
Bölüm 37 : Ayet 140

إِذْ أَبَقَ إِلَى ٱلْفُلْكِ ٱلْمَشْحُونِ

Dolu bir gemiye kaçmıştı.

Çeviri Yazı

iẕ ebeḳa ile-lfülki-lmeşḥûn.

141
Bölüm 37 : Ayet 141

فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ ٱلْمُدْحَضِينَ

Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebeple denize atılmıştı.

Çeviri Yazı

fesâheme fekâne mine-lmüdḥaḍîn.

142
Bölüm 37 : Ayet 142

فَٱلْتَقَمَهُ ٱلْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ

Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu.

Çeviri Yazı

felteḳamehü-lḥûtü vehüve mülîm.

143
Bölüm 37 : Ayet 143

فَلَوْلَآ أَنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلْمُسَبِّحِينَ

Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.

Çeviri Yazı

felevlâ ennehû kâne mine-lmüsebbiḥîn.

144
Bölüm 37 : Ayet 144

لَلَبِثَ فِى بَطْنِهِۦٓ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ

Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.

Çeviri Yazı

lelebiŝe fî baṭnih ilâ yevmi yüb`aŝûn.

145
Bölüm 37 : Ayet 145

فَنَبَذْنَـٰهُ بِٱلْعَرَآءِ وَهُوَ سَقِيمٌ

Halsiz bir halde iken kendisini sahile çıkardık.

Çeviri Yazı

fenebeẕnâhü bil`arâi vehüve seḳîm.

146
Bölüm 37 : Ayet 146

وَأَنۢبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِّن يَقْطِينٍ

Onun için, geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.

Çeviri Yazı

veembetnâ `aleyhi şeceratem miy yaḳṭîn.

147
Bölüm 37 : Ayet 147

وَأَرْسَلْنَـٰهُ إِلَىٰ مِا۟ئَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ

Onu, yüzbin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.

Çeviri Yazı

veerselnâhü ilâ mieti elfin ev yezîdûn.

148
Bölüm 37 : Ayet 148

فَـَٔامَنُوا۟ فَمَتَّعْنَـٰهُمْ إِلَىٰ حِينٍ

Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.

Çeviri Yazı

feâmenû femetta`nâhüm ilâ ḥîn.

149
Bölüm 37 : Ayet 149

فَٱسْتَفْتِهِمْ أَلِرَبِّكَ ٱلْبَنَاتُ وَلَهُمُ ٱلْبَنُونَ

Putperestlere sor, kızlar senin Rabbinin de erkekler onların mı?

Çeviri Yazı

festeftihim elirabbike-lbenâtü velehümü-lbenûn.

150
Bölüm 37 : Ayet 150

أَمْ خَلَقْنَا ٱلْمَلَـٰٓئِكَةَ إِنَـٰثًا وَهُمْ شَـٰهِدُونَ

Yoksa melekleri kız olarak yarattığımızda onlar hazır mı idiler?

Çeviri Yazı

em ḫalaḳne-lmelâikete inâŝev vehüm şâhidûn.

151
Bölüm 37 : Ayet 151

أَلَآ إِنَّهُم مِّنْ إِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَ

Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.

Çeviri Yazı

elâ innehüm min ifkihim leyeḳûlûn.

152
Bölüm 37 : Ayet 152

وَلَدَ ٱللَّهُ وَإِنَّهُمْ لَكَـٰذِبُونَ

Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.

Çeviri Yazı

velede-llâhü veinnehüm lekâẕibûn.

153
Bölüm 37 : Ayet 153

أَصْطَفَى ٱلْبَنَاتِ عَلَى ٱلْبَنِينَ

Allah kızları, oğullara tercih mi etmiş?

Çeviri Yazı

aṣṭafe-lbenâti `ale-lbenîn.

154
Bölüm 37 : Ayet 154

مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ

Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?

Çeviri Yazı

mâ leküm. keyfe taḥkümûn.

155
Bölüm 37 : Ayet 155

أَفَلَا تَذَكَّرُونَ

Hiç düşünmez misiniz?

Çeviri Yazı

efelâ teẕekkerûn.

156
Bölüm 37 : Ayet 156

أَمْ لَكُمْ سُلْطَـٰنٌ مُّبِينٌ

Yoksa apaçık bir deliliniz mi var?

Çeviri Yazı

em leküm sülṭânüm mübîn.

157
Bölüm 37 : Ayet 157

فَأْتُوا۟ بِكِتَـٰبِكُمْ إِن كُنتُمْ صَـٰدِقِينَ

Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin bakalım.

Çeviri Yazı

fe'tû bikitâbiküm in küntüm ṣâdiḳîn.

158
Bölüm 37 : Ayet 158

وَجَعَلُوا۟ بَيْنَهُۥ وَبَيْنَ ٱلْجِنَّةِ نَسَبًا ۚ وَلَقَدْ عَلِمَتِ ٱلْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ

Allah'la cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icadettiler. And olsun ki, cinler de, kendilerinin (bunu söyleyenlerin) hesap yerine götürüleceklerini bilirler.

Çeviri Yazı

vece`alû beynehû vebeyne-lcinneti nesebâ. veleḳad `alimeti-lcinnetü innehüm lemuḥḍarûn.

159
Bölüm 37 : Ayet 159

سُبْحَـٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ

Allah onların vasıflandırmalarından münezzehtir.

Çeviri Yazı

sübḥâne-llâhi `ammâ yeṣifûn.

160
Bölüm 37 : Ayet 160

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ

Allah'ın içten bağlı kulları bunların dışındadır.

Çeviri Yazı

illâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.

161
Bölüm 37 : Ayet 161

فَإِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ

Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.

Çeviri Yazı

feinneküm vemâ ta`büdûn.

162
Bölüm 37 : Ayet 162

مَآ أَنتُمْ عَلَيْهِ بِفَـٰتِنِينَ

Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.

Çeviri Yazı

mâ entüm `aleyhi bifâtinîn.

163
Bölüm 37 : Ayet 163

إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ ٱلْجَحِيمِ

Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.

Çeviri Yazı

illâ men hüve ṣâli-lceḥîm.

164
Bölüm 37 : Ayet 164

وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٌ مَّعْلُومٌ

Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."

Çeviri Yazı

vemâ minnâ illâ lehû meḳâmüm ma`lûm.

165
Bölüm 37 : Ayet 165

وَإِنَّا لَنَحْنُ ٱلصَّآفُّونَ

Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."

Çeviri Yazı

veinnâ lenaḥnu-ṣṣâffûn.

166
Bölüm 37 : Ayet 166

وَإِنَّا لَنَحْنُ ٱلْمُسَبِّحُونَ

Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."

Çeviri Yazı

veinnâ lenaḥnü-lmüsebbiḥûn.

167
Bölüm 37 : Ayet 167

وَإِن كَانُوا۟ لَيَقُولُونَ

Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.

Çeviri Yazı

vein kânû leyeḳûlûn.

168
Bölüm 37 : Ayet 168

لَوْ أَنَّ عِندَنَا ذِكْرًا مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ

Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.

Çeviri Yazı

lev enne `indenâ ẕikram mine-l'evvelîn.

169
Bölüm 37 : Ayet 169

لَكُنَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ

Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.

Çeviri Yazı

lekünnâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.

170
Bölüm 37 : Ayet 170

فَكَفَرُوا۟ بِهِۦ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ

Böyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir.

Çeviri Yazı

fekeferû bih. fesevfe ya`lemûn.

171
Bölüm 37 : Ayet 171

وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا ٱلْمُرْسَلِينَ

And olsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir.

Çeviri Yazı

veleḳad sebeḳat kelimetünâ li`ibâdine-lmürselîn.

172
Bölüm 37 : Ayet 172

إِنَّهُمْ لَهُمُ ٱلْمَنصُورُونَ

Onlar şüphesiz yardım göreceklerdir.

Çeviri Yazı

innehüm lehümü-lmenṣûrûn.

173
Bölüm 37 : Ayet 173

وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ ٱلْغَـٰلِبُونَ

Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.

Çeviri Yazı

veinne cündenâ lehümü-lgâlibûn.

174
Bölüm 37 : Ayet 174

فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ

Bir süreye kadar onlara aldırış etme.

Çeviri Yazı

fetevelle `anhüm ḥattâ ḥîn.

175
Bölüm 37 : Ayet 175

وَأَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ

Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.

Çeviri Yazı

veebṣirhüm fesevfe yübṣirûn.

176
Bölüm 37 : Ayet 176

أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ

Azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?

Çeviri Yazı

efebi`aẕâbinâ yesta`cilûn.

177
Bölüm 37 : Ayet 177

فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَآءَ صَبَاحُ ٱلْمُنذَرِينَ

O azap, yurtlarına indiğinde, uyarılan fakat yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur!

Çeviri Yazı

feiẕâ nezele bisâḥatihim fesâe ṣabâḥu-lmünẕerîn.

178
Bölüm 37 : Ayet 178

وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ

Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

Çeviri Yazı

vetevelle `anhüm ḥattâ ḥîn.

179
Bölüm 37 : Ayet 179

وَأَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ

İnecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.

Çeviri Yazı

veebṣir fesevfe yübṣirûn.

180
Bölüm 37 : Ayet 180

سُبْحَـٰنَ رَبِّكَ رَبِّ ٱلْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ

Senin güçlü olan Rabbin, onların vasıflandırmalarından münezzehtir.

Çeviri Yazı

sübḥâne rabbike rabbi-l`izzeti `ammâ yeṣifûn.

181
Bölüm 37 : Ayet 181

وَسَلَـٰمٌ عَلَى ٱلْمُرْسَلِينَ

Ve selam, peygamberleredir.

Çeviri Yazı

veselâmün `ale-lmürselîn.

182
Bölüm 37 : Ayet 182

وَٱلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَـٰلَمِينَ

Hamd de Alemlerin Rabbi Allah'adır.

Çeviri Yazı

velḥamdü lillâhi rabbi-l`âlemîn.

Bölüm 37

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. [1]

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. [2]

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. [3]

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. [4]

Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir. [5]

Şüphesiz Biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik. [6]

Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk. [7]

Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. [8]

Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. [9]

Hele bir tek söz kapan olsun; delici bir alev onun peşine düşüverir. [10]

Allah'a eş koşanlara sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? Aslında Biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yaratmışızdır. [11]

Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seni alaya alıyorlar. [12]

Onlara öğüt verildiğinde öğüt dinlemezler. [13]

Bir mucize gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. [14]

"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler. [15]

"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler. [16]

"Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler. [17]

De ki: "Evet hem de zelil ve hakir olarak." [18]

Tek bir çığlık. Hemen bakıp kalırlar. [19]

Şöyle derler: "Vay bize! İşte bu ceza günüdür." [20]

Onlara: "İşte bu, yalanladığınız hüküm günüdür" denir. [21]

İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun." [22]

İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun." [23]

"Onları durdurun; çünkü kendilerinden daha da sorulacaktır." [24]

Şöyle sorulur: "Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?" [25]

Hayır; bugün onların hepsi teslim olmuşlardır. [26]

Birbirlerine dönüp soruşurlar. [27]

İleri gelenlerine: "Doğrusu siz bize sureti hakdan görünürdünüz" derler. [28]

Onlar da şöyle derler: "Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz." [29]

"Bizim sizin üstünüzde bir nüfuzumuz yoktu. Bilakis, azmış bir millettiniz." [30]

"Bu sebeple, Rabbimizin sözü aleyhimizde gerçekleşti. şüphesiz azabı tadacağız." [31]

"Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz azgındık". [32]

O gün hepsi azabda birleşirler. [33]

Doğrusu suçlulara böyle yaparız. [34]

Onlara: "Allah'tan başka tanrı yoktur" denildiği zaman şüphesiz büyüklenirler. [35]

"Deli bir şair yüzünden tanrılarımızı mı bırakalım?" derlerdi. [36]

Hayır; o, gerçeği getirmiş ve peygamberleri doğrulamıştı. [37]

Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız. [38]

Yaptığınızdan başka birşeyle cezalanmayacaksınız. [39]

Ancak Allah'a içten bağlı kullar bunun dışındadır. [40]

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur. [41]

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur. [42]

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur. [43]

İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur. [44]

Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur. [45]

Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur. [46]

Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur. [47]

Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır. [48]

Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır. [49]

Birbirlerine dönüp sorarlar: [50]

İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi." [51]

İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi." [52]

İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi." [53]

Yanındakilere: "Siz onu bilir misiniz?" der. [54]

Bir bakar onu cehennemin ortasında görür. [55]

Ona der ki: "Allah'a and olsun ki, az kalsın beni de mahvedecektin." [56]

"Eğer Rabbimin lütfu olmasaydı ben de oraya götürülenlerden olurdum." [57]

"Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?" [58]

"Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?" [59]

İşte büyük kurtuluş şüphesiz budur. [60]

Çalışanlar bunun için çalışsın. [61]

Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? [62]

Biz o ağacı, zalimler için bir dert yaptık. [63]

O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır. [64]

Tomurcukları şeytan başı gibidir. [65]

İşte cehennemlikler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar. [66]

Sonra, üzerine kaynar su katılmış içki şüphesiz onlar içindir. [67]

Doğrusu sonra dönecekleri yer yine cehennemdir. [68]

Onlar babalarını şüphesiz sapık kimseler olarak bulmuşlardı. [69]

Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuyorlardı. [70]

Onlardan önce, evvelki ümmetlerin çoğu, and olsun ki sapıtmıştı. [71]

And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik. [72]

Uyarıldığı halde yola gelmeyenlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak! [73]

Allah'ın, O'na içten bağlanan kulları bunun dışındadır. [74]

And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik. [75]

Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık. [76]

Ancak onun soyunu sürekli kıldık. [77]

Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık. [78]

Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık. [79]

İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız. [80]

Doğrusu o, bizim inanmış kullarımızdandı. [81]

Sonra, diğerlerini suda boğduk. [82]

İbrahim de şüphesiz O'nun yolunda olanlardandı. [83]

Nitekim Rabbine temiz bir kalple geldi. [84]

İbrahim babasına ve milletine şöyle demişti: "Nelere kulluk ediyorsunuz?" [85]

"Allah'ı bırakıp uydurma tanrılar mı istiyorsunuz?" [86]

"Alemlerin Rabbi hakkındaki sanınız nedir?" [87]

İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi. [88]

İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi. [89]

Onu bırakıp gittiler. [90]

O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi. [91]

O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi. [92]

Sonunda, üzerlerine yürüyüp kuvvetle vurdu. [93]

Bunun üzerine putperestler koşarak ona geldiler. [94]

İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır." [95]

İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır." [96]

Putperestler: "Onun için bir yapı yapın da onu oradan ateşin içine atın" dediler. [97]

Ona düzen kurmak istediler, ama Biz onları altettik. [98]

İbrahim: "Doğrusu ben Rabbim uğrunda sizi bırakıp gidiyorum; O beni doğru yola eriştirir" dedi. [99]

"Rabbim! Bana iyilerden olacak bir çocuk ver" diye yalvardı. [100]

Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik. [101]

Çocuk kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca: "Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?" dedi. "Ey babacığım! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin" dedi. [102]

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik. [103]

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik. [104]

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik. [105]

Doğrusu bu apaçık bir deneme idi. [106]

Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik. [107]

Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık. [108]

Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık. [109]

İşte iyileri böylece mükafatlandırırız. [110]

Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı. [111]

Ona, iyilerden olan İshak'ı peygamber olarak müjdeledik. [112]

Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi olan da vardır, açıktan açığa kendisine yazık eden de vardır. [113]

And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmuştuk. [114]

İkisini ve milletlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık. [115]

Onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi. [116]

Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik. [117]

Her ikisini de doğru yola eriştirmiştik. [118]

Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık. [119]

Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık. [120]

Doğrusu Biz, iyileri böylece mükafatlandırırız. [121]

İkisi de şüphesiz inanmış kullarımızdandı. [122]

Doğrusu İlyas da peygamberlerdendir. [123]

Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti. [124]

Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti. [125]

Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti. [126]

Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi. [127]

Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi. [128]

Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık. [129]

Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık. [130]

Doğrusu Biz iyileri böylece mükafatlandırırız. [131]

O, inanmış kullarımızdandı. [132]

Şüphesiz Lut da peygamberlerdendir. [133]

Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık. [134]

Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık. [135]

Sonra diğerlerini yok etmiştik. [136]

Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz? [137]

Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz? [138]

Doğrusu Yunus da peygamberlerdendir. [139]

Dolu bir gemiye kaçmıştı. [140]

Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebeple denize atılmıştı. [141]

Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu. [142]

Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı. [143]

Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı. [144]

Halsiz bir halde iken kendisini sahile çıkardık. [145]

Onun için, geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik. [146]

Onu, yüzbin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik. [147]

Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. [148]

Putperestlere sor, kızlar senin Rabbinin de erkekler onların mı? [149]

Yoksa melekleri kız olarak yarattığımızda onlar hazır mı idiler? [150]

Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar. [151]

Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar. [152]

Allah kızları, oğullara tercih mi etmiş? [153]

Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz? [154]

Hiç düşünmez misiniz? [155]

Yoksa apaçık bir deliliniz mi var? [156]

Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin bakalım. [157]

Allah'la cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icadettiler. And olsun ki, cinler de, kendilerinin (bunu söyleyenlerin) hesap yerine götürüleceklerini bilirler. [158]

Allah onların vasıflandırmalarından münezzehtir. [159]

Allah'ın içten bağlı kulları bunların dışındadır. [160]

Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz. [161]

Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz. [162]

Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz. [163]

Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz." [164]

Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz." [165]

Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz." [166]

Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi. [167]

Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi. [168]

Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi. [169]

Böyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir. [170]

And olsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir. [171]

Onlar şüphesiz yardım göreceklerdir. [172]

Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir. [173]

Bir süreye kadar onlara aldırış etme. [174]

Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir. [175]

Azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar? [176]

O azap, yurtlarına indiğinde, uyarılan fakat yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur! [177]

Bir süreye kadar onlardan yüz çevir. [178]

İnecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir. [179]

Senin güçlü olan Rabbin, onların vasıflandırmalarından münezzehtir. [180]

Ve selam, peygamberleredir. [181]

Hamd de Alemlerin Rabbi Allah'adır. [182]