ق

Kaf

Qāf

Bölüm: 50
Ayetler: 45

Çevirmen: Diyanet İşleri

Dil: Türkçe

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1
Bölüm 50 : Ayet 1

قٓ ۚ وَٱلْقُرْءَانِ ٱلْمَجِيدِ

Kaf. Şanlı Kuran'a and olsun.

Çeviri Yazı

ḳâf. velḳur'âni-lmecîd.

2
Bölüm 50 : Ayet 2

بَلْ عَجِبُوٓا۟ أَن جَآءَهُم مُّنذِرٌ مِّنْهُمْ فَقَالَ ٱلْكَـٰفِرُونَ هَـٰذَا شَىْءٌ عَجِيبٌ

Kafirler, Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da: "Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir dönüştür" dediler.

Çeviri Yazı

bel `acibû en câehüm münẕirum minhüm feḳâle-lkâfirûne hâẕâ şey'ün `acîb.

3
Bölüm 50 : Ayet 3

أَءِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا ۖ ذَٰلِكَ رَجْعٌۢ بَعِيدٌ

Kafirler, Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da: "Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir dönüştür" dediler.

Çeviri Yazı

eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbâ. ẕâlike rac`um be`îd.

4
Bölüm 50 : Ayet 4

قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنقُصُ ٱلْأَرْضُ مِنْهُمْ ۖ وَعِندَنَا كِتَـٰبٌ حَفِيظٌۢ

Onlardan kimlerin ölüp toprağa karıştığını biliyoruz. Katımızda her şeyi unutulmaktan koruyan bir kitap vardır.

Çeviri Yazı

ḳad `alimnâ mâ tenḳuṣu-l'arḍu minhüm. ve`indenâ kitâbün ḥafîż.

5
Bölüm 50 : Ayet 5

بَلْ كَذَّبُوا۟ بِٱلْحَقِّ لَمَّا جَآءَهُمْ فَهُمْ فِىٓ أَمْرٍ مَّرِيجٍ

Hayır; onlar, gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar; kararsızlık içindedirler.

Çeviri Yazı

bel keẕẕebû bilḥaḳḳi lemmâ câehüm fehüm fî emrim merîc.

6
Bölüm 50 : Ayet 6

أَفَلَمْ يَنظُرُوٓا۟ إِلَى ٱلسَّمَآءِ فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَـٰهَا وَزَيَّنَّـٰهَا وَمَا لَهَا مِن فُرُوجٍ

Onlar, üstlerindeki göğü nasıl yapmışız, süslemişizdir bir bakmazlar mı? Onda hiçbir çatlak da yoktur.

Çeviri Yazı

efelem yenżurû ile-ssemâi fevḳahüm keyfe beneynâhâ vezeyyennâhâ vemâ lehâ min fürûc.

7
Bölüm 50 : Ayet 7

وَٱلْأَرْضَ مَدَدْنَـٰهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ وَأَنۢبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍۭ بَهِيجٍ

Allah'a yönelen her kula öğüt ve bir belge olarak yeryüzünü yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her güzel türden yetiştirdik.

Çeviri Yazı

vel'arḍa medednâhâ veelḳaynâ fîhâ ravâsiye veembetnâ fîhâ min külli zevcim behîc.

8
Bölüm 50 : Ayet 8

تَبْصِرَةً وَذِكْرَىٰ لِكُلِّ عَبْدٍ مُّنِيبٍ

Allah'a yönelen her kula öğüt ve bir belge olarak yeryüzünü yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her güzel türden yetiştirdik.

Çeviri Yazı

tebṣiratev veẕikrâ likülli `abdim münîb.

9
Bölüm 50 : Ayet 9

وَنَزَّلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً مُّبَـٰرَكًا فَأَنۢبَتْنَا بِهِۦ جَنَّـٰتٍ وَحَبَّ ٱلْحَصِيدِ

Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların diriltilmesi de böyledir.

Çeviri Yazı

venezzelnâ mine-ssemâi mâem mübâraken feembetnâ bihî cennâtiv veḥabbe-lḥaṣîd.

10
Bölüm 50 : Ayet 10

وَٱلنَّخْلَ بَاسِقَـٰتٍ لَّهَا طَلْعٌ نَّضِيدٌ

Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların diriltilmesi de böyledir.

Çeviri Yazı

vennaḫle bâsiḳâtil lehâ ṭal`un neḍîd.

11
Bölüm 50 : Ayet 11

رِّزْقًا لِّلْعِبَادِ ۖ وَأَحْيَيْنَا بِهِۦ بَلْدَةً مَّيْتًا ۚ كَذَٰلِكَ ٱلْخُرُوجُ

Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların diriltilmesi de böyledir.

Çeviri Yazı

rizḳal lil`ibâdi veaḥyeynâ bihî beldetem meytâ. keẕâlike-lḫurûc.

12
Bölüm 50 : Ayet 12

كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَأَصْحَـٰبُ ٱلرَّسِّ وَثَمُودُ

Onlardan önce Nuh milleti, Ressliler, Semud, Ad, Firavun milletleri, Lut'un kardeşleri, Eykeliler, Tubba milleti de yalanlamışlardı; evet bunların hepsi peygamberleri yalanlamışlardı da tehdidim gerçekleşmişti.

Çeviri Yazı

keẕẕebet ḳablehüm ḳavmü nûḥiv veaṣḥâbü-rrassi veŝemûd.

13
Bölüm 50 : Ayet 13

وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَإِخْوَٰنُ لُوطٍ

Onlardan önce Nuh milleti, Ressliler, Semud, Ad, Firavun milletleri, Lut'un kardeşleri, Eykeliler, Tubba milleti de yalanlamışlardı; evet bunların hepsi peygamberleri yalanlamışlardı da tehdidim gerçekleşmişti.

Çeviri Yazı

ve`âdüv vefir`avnü veiḫvânü lûṭ.

14
Bölüm 50 : Ayet 14

وَأَصْحَـٰبُ ٱلْأَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍ ۚ كُلٌّ كَذَّبَ ٱلرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ

Onlardan önce Nuh milleti, Ressliler, Semud, Ad, Firavun milletleri, Lut'un kardeşleri, Eykeliler, Tubba milleti de yalanlamışlardı; evet bunların hepsi peygamberleri yalanlamışlardı da tehdidim gerçekleşmişti.

Çeviri Yazı

veaṣḥâbü-l'eyketi veḳavmü tübba`. küllün keẕẕebe-rrusüle feḥaḳḳa ve`îd.

15
Bölüm 50 : Ayet 15

أَفَعَيِينَا بِٱلْخَلْقِ ٱلْأَوَّلِ ۚ بَلْ هُمْ فِى لَبْسٍ مِّنْ خَلْقٍ جَدِيدٍ

Biz ilk yaratışta yorulduk mu? Hayır; onlar yeniden yaratılmaktan şüphe etmektedirler.

Çeviri Yazı

efe`ayînâ bilḫalḳi-l'evvel. bel hüm fî lebsim min ḫalḳin cedîd.

16
Bölüm 50 : Ayet 16

وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَـٰنَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِۦ نَفْسُهُۥ ۖ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ ٱلْوَرِيدِ

And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız.

Çeviri Yazı

veleḳad ḫalaḳne-l'insâne vena`lemü mâ tüvesvisü bihî nefsüh. venaḥnü aḳrabü ileyhi min ḥabli-lverîd.

17
Bölüm 50 : Ayet 17

إِذْ يَتَلَقَّى ٱلْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ ٱلْيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ قَعِيدٌ

Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler.

Çeviri Yazı

iẕ yeteleḳḳe-lmüteleḳḳiyâni `ani-lyemîni ve`ani-şşimâli ḳa`îd.

18
Bölüm 50 : Ayet 18

مَّا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ

Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler.

Çeviri Yazı

mâ yelfiżu min ḳavlin illâ ledeyhi raḳîbün `atîd.

19
Bölüm 50 : Ayet 19

وَجَآءَتْ سَكْرَةُ ٱلْمَوْتِ بِٱلْحَقِّ ۖ ذَٰلِكَ مَا كُنتَ مِنْهُ تَحِيدُ

Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir, ey insan, işte bu senin öteden beri korkup kaçtığın şeydir.

Çeviri Yazı

vecâet sekratü-lmevt bilḥaḳḳ. ẕâlike mâ künte minhü teḥîd.

20
Bölüm 50 : Ayet 20

وَنُفِخَ فِى ٱلصُّورِ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ ٱلْوَعِيدِ

Sura üfürülür. İşte bu geleceği söz verilen gündür.

Çeviri Yazı

venüfiḫa fi-ṣṣûr. ẕâlike yevmü-lve`îd.

21
Bölüm 50 : Ayet 21

وَجَآءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَآئِقٌ وَشَهِيدٌ

Her can, kendisiyle beraber bir sürücü ve şahit bulunduğu halde gelir.

Çeviri Yazı

vecâet küllü nefsim me`ahâ sâiḳuv veşehîd.

22
Bölüm 50 : Ayet 22

لَّقَدْ كُنتَ فِى غَفْلَةٍ مِّنْ هَـٰذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَآءَكَ فَبَصَرُكَ ٱلْيَوْمَ حَدِيدٌ

Ona: "And olsun ki, sen, bundan gafildin; işte senden gaflet perdesini kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir" denir.

Çeviri Yazı

leḳad künte fî gafletim min hâẕâ fekeşefnâ `anke giṭâeke febeṣaruke-lyevme ḥadîd.

23
Bölüm 50 : Ayet 23

وَقَالَ قَرِينُهُۥ هَـٰذَا مَا لَدَىَّ عَتِيدٌ

Yanındaki melek: "İşte bu yanımdaki hazırdır" der.

Çeviri Yazı

veḳâle ḳarînühû hâẕâ mâ ledeyye `atîd.

24
Bölüm 50 : Ayet 24

أَلْقِيَا فِى جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ

Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur.

Çeviri Yazı

elḳiyâ fî cehenneme külle keffârin `anîd.

25
Bölüm 50 : Ayet 25

مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُّرِيبٍ

Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur.

Çeviri Yazı

mennâ`il lilḫayri mü`tedim mürîbün.

26
Bölüm 50 : Ayet 26

ٱلَّذِى جَعَلَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَـٰهًا ءَاخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِى ٱلْعَذَابِ ٱلشَّدِيدِ

Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur.

Çeviri Yazı

elleẕî ce`ale me`a-llâhi ilâhen âḫara feelḳiyâhü fi-l`aẕâbi-şşedîd.

27
Bölüm 50 : Ayet 27

قَالَ قَرِينُهُۥ رَبَّنَا مَآ أَطْغَيْتُهُۥ وَلَـٰكِن كَانَ فِى ضَلَـٰلٍۭ بَعِيدٍ

Yanındaki şeytan: "Rabbimiz! Ben onu azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklıktaydı" der.

Çeviri Yazı

ḳâle ḳarînühû rabbenâ mâ aṭgaytühû velâkin kâne fî ḍalâlim be`îd.

28
Bölüm 50 : Ayet 28

قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا۟ لَدَىَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُم بِٱلْوَعِيدِ

Allah: "Benim katımda çekişmeyin; size bunu önceden bildirmiştim. Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem" der.

Çeviri Yazı

ḳâle lâ taḫteṣimû ledeyye veḳad ḳaddemtü ileyküm bilve`îd.

29
Bölüm 50 : Ayet 29

مَا يُبَدَّلُ ٱلْقَوْلُ لَدَىَّ وَمَآ أَنَا۠ بِظَلَّـٰمٍ لِّلْعَبِيدِ

Allah: "Benim katımda çekişmeyin; size bunu önceden bildirmiştim. Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem" der.

Çeviri Yazı

mâ yübeddelü-lḳavlü ledeyye vemâ ene biżallâmil lil`abîd.

30
Bölüm 50 : Ayet 30

يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ ٱمْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِن مَّزِيدٍ

O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz, o: "Daha var mı?" der.

Çeviri Yazı

yevme neḳûlü licehenneme heli-mtele'ti veteḳûlü hel mim mezîd.

31
Bölüm 50 : Ayet 31

وَأُزْلِفَتِ ٱلْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ

Cennet, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır, zaten uzakta değildir.

Çeviri Yazı

veüzlifeti-lcennetü lilmütteḳîne gayra be`îd.

32
Bölüm 50 : Ayet 32

هَـٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ

Onlara: "İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur" denir.

Çeviri Yazı

hâẕâ mâ tû`adûne likülli evvâbin ḥafîż.

33
Bölüm 50 : Ayet 33

مَّنْ خَشِىَ ٱلرَّحْمَـٰنَ بِٱلْغَيْبِ وَجَآءَ بِقَلْبٍ مُّنِيبٍ

Onlara: "İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur" denir.

Çeviri Yazı

men ḫaşiye-rraḥmâne bilgaybi vecâe biḳalbim münîb.

34
Bölüm 50 : Ayet 34

ٱدْخُلُوهَا بِسَلَـٰمٍ ۖ ذَٰلِكَ يَوْمُ ٱلْخُلُودِ

Onlara: "İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur" denir.

Çeviri Yazı

üdḫulûhâ biselâm. ẕâlike yevmü-lḫulûd.

35
Bölüm 50 : Ayet 35

لَهُم مَّا يَشَآءُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ

Orada dilediklerini bulurlar. Katımızda fazlası da vardır.

Çeviri Yazı

lehüm mâ yeşâûne fîhâ veledeynâ mezîd.

36
Bölüm 50 : Ayet 36

وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُم بَطْشًا فَنَقَّبُوا۟ فِى ٱلْبِلَـٰدِ هَلْ مِن مَّحِيصٍ

Bu inkarcılardan önce, kendilerinden daha kuvvetli olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir. Kurtuluşu var mı?

Çeviri Yazı

vekem ehleknâ ḳablehüm min ḳarnin hüm eşeddü minhüm baṭşen feneḳḳabû fi-lbilâd. hel mim meḥîṣ.

37
Bölüm 50 : Ayet 37

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَذِكْرَىٰ لِمَن كَانَ لَهُۥ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى ٱلسَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ

Doğrusu bunda, kalbi olana veya hazır bulunup kulak verene ders vardır.

Çeviri Yazı

inne fî ẕâlike leẕikrâ limen kâne lehû ḳalbün ev elḳa-ssem`a vehüve şehîd.

38
Bölüm 50 : Ayet 38

وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِى سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٍ

And olsun ki, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattık ve Biz bir yorgunluk da duymadık.

Çeviri Yazı

veleḳad ḫalaḳne-ssemâvâti vel'arḍa vemâ beynehümâ fî sitteti eyyâm. vemâ messenâ mil lügûb.

39
Bölüm 50 : Ayet 39

فَٱصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ ٱلشَّمْسِ وَقَبْلَ ٱلْغُرُوبِ

Söylediklerine sabret; Rabbini, güneşin doğmasından önce ve batışından önce överek tesbih et.

Çeviri Yazı

faṣbir `alâ mâ yeḳûlûne vesebbiḥ biḥamdi rabbike ḳable ṭulû`i-şşemsi veḳable-lgurûb.

40
Bölüm 50 : Ayet 40

وَمِنَ ٱلَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَـٰرَ ٱلسُّجُودِ

Geceleyin ve secdelerin ardından O'nu tesbih et.

Çeviri Yazı

vemine-lleyli fesebbiḥhü veedbâra-ssücûd.

41
Bölüm 50 : Ayet 41

وَٱسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ ٱلْمُنَادِ مِن مَّكَانٍ قَرِيبٍ

Bir çağırıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver.

Çeviri Yazı

vestemi` yevme yünâdi-lmünâdi mim mekânin ḳarîb.

42
Bölüm 50 : Ayet 42

يَوْمَ يَسْمَعُونَ ٱلصَّيْحَةَ بِٱلْحَقِّ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ ٱلْخُرُوجِ

O gün çığlığı gerçekten duyarlar; işte o, kabirden çıkış günüdür.

Çeviri Yazı

yevme yesme`ûne-ṣṣayḥate bilḥaḳḳ. ẕâlike yevmü-lḫurûc.

43
Bölüm 50 : Ayet 43

إِنَّا نَحْنُ نُحْىِۦ وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا ٱلْمَصِيرُ

Doğrusu Biz diriltiriz, Biz öldürürüz, dönüş Bize'dir.

Çeviri Yazı

innâ naḥnü nuḥyî venümîtü veileyne-lmeṣîr.

44
Bölüm 50 : Ayet 44

يَوْمَ تَشَقَّقُ ٱلْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ۚ ذَٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ

O gün, yer yarılır, onlar çabucak ayrılır; bu, Bize göre kolay bir toplamadır.

Çeviri Yazı

yevme teşeḳḳaḳu-l'arḍu `anhüm sirâ`â. ẕâlike ḥaşrun `aleynâ yesîr.

45
Bölüm 50 : Ayet 45

نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ ۖ وَمَآ أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ ۖ فَذَكِّرْ بِٱلْقُرْءَانِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ

Onların dediklerini Biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kuran'la öğüt ver.

Çeviri Yazı

naḥnü a`lemü bimâ yeḳûlûne vemâ ente `aleyhim bicebbârin feẕekkir bilḳur'âni mey yeḫâfü ve`îd.

Bölüm 50

Kaf. Şanlı Kuran'a and olsun. [1]

Kafirler, Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da: "Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir dönüştür" dediler. [2]

Kafirler, Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da: "Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir dönüştür" dediler. [3]

Onlardan kimlerin ölüp toprağa karıştığını biliyoruz. Katımızda her şeyi unutulmaktan koruyan bir kitap vardır. [4]

Hayır; onlar, gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar; kararsızlık içindedirler. [5]

Onlar, üstlerindeki göğü nasıl yapmışız, süslemişizdir bir bakmazlar mı? Onda hiçbir çatlak da yoktur. [6]

Allah'a yönelen her kula öğüt ve bir belge olarak yeryüzünü yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her güzel türden yetiştirdik. [7]

Allah'a yönelen her kula öğüt ve bir belge olarak yeryüzünü yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her güzel türden yetiştirdik. [8]

Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların diriltilmesi de böyledir. [9]

Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların diriltilmesi de böyledir. [10]

Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların diriltilmesi de böyledir. [11]

Onlardan önce Nuh milleti, Ressliler, Semud, Ad, Firavun milletleri, Lut'un kardeşleri, Eykeliler, Tubba milleti de yalanlamışlardı; evet bunların hepsi peygamberleri yalanlamışlardı da tehdidim gerçekleşmişti. [12]

Onlardan önce Nuh milleti, Ressliler, Semud, Ad, Firavun milletleri, Lut'un kardeşleri, Eykeliler, Tubba milleti de yalanlamışlardı; evet bunların hepsi peygamberleri yalanlamışlardı da tehdidim gerçekleşmişti. [13]

Onlardan önce Nuh milleti, Ressliler, Semud, Ad, Firavun milletleri, Lut'un kardeşleri, Eykeliler, Tubba milleti de yalanlamışlardı; evet bunların hepsi peygamberleri yalanlamışlardı da tehdidim gerçekleşmişti. [14]

Biz ilk yaratışta yorulduk mu? Hayır; onlar yeniden yaratılmaktan şüphe etmektedirler. [15]

And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız. [16]

Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler. [17]

Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler. [18]

Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir, ey insan, işte bu senin öteden beri korkup kaçtığın şeydir. [19]

Sura üfürülür. İşte bu geleceği söz verilen gündür. [20]

Her can, kendisiyle beraber bir sürücü ve şahit bulunduğu halde gelir. [21]

Ona: "And olsun ki, sen, bundan gafildin; işte senden gaflet perdesini kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir" denir. [22]

Yanındaki melek: "İşte bu yanımdaki hazırdır" der. [23]

Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur. [24]

Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur. [25]

Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur. [26]

Yanındaki şeytan: "Rabbimiz! Ben onu azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklıktaydı" der. [27]

Allah: "Benim katımda çekişmeyin; size bunu önceden bildirmiştim. Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem" der. [28]

Allah: "Benim katımda çekişmeyin; size bunu önceden bildirmiştim. Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem" der. [29]

O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz, o: "Daha var mı?" der. [30]

Cennet, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır, zaten uzakta değildir. [31]

Onlara: "İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur" denir. [32]

Onlara: "İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur" denir. [33]

Onlara: "İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur" denir. [34]

Orada dilediklerini bulurlar. Katımızda fazlası da vardır. [35]

Bu inkarcılardan önce, kendilerinden daha kuvvetli olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir. Kurtuluşu var mı? [36]

Doğrusu bunda, kalbi olana veya hazır bulunup kulak verene ders vardır. [37]

And olsun ki, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattık ve Biz bir yorgunluk da duymadık. [38]

Söylediklerine sabret; Rabbini, güneşin doğmasından önce ve batışından önce överek tesbih et. [39]

Geceleyin ve secdelerin ardından O'nu tesbih et. [40]

Bir çağırıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver. [41]

O gün çığlığı gerçekten duyarlar; işte o, kabirden çıkış günüdür. [42]

Doğrusu Biz diriltiriz, Biz öldürürüz, dönüş Bize'dir. [43]

O gün, yer yarılır, onlar çabucak ayrılır; bu, Bize göre kolay bir toplamadır. [44]

Onların dediklerini Biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kuran'la öğüt ver. [45]