الذاريات

Zariyat

Adh-Dhāriyāt

Bölüm: 51
Ayetler: 60

Çevirmen: Diyanet İşleri

Dil: Türkçe

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1
Bölüm 51 : Ayet 1

وَٱلذَّٰرِيَـٰتِ ذَرْوًا

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

Çeviri Yazı

veẕẕâriyâti ẕervâ.

2
Bölüm 51 : Ayet 2

فَٱلْحَـٰمِلَـٰتِ وِقْرًا

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

Çeviri Yazı

felḥâmilâti viḳrâ.

3
Bölüm 51 : Ayet 3

فَٱلْجَـٰرِيَـٰتِ يُسْرًا

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

Çeviri Yazı

felcâriyâti yüsrâ.

4
Bölüm 51 : Ayet 4

فَٱلْمُقَسِّمَـٰتِ أَمْرًا

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

Çeviri Yazı

felmüḳassimâti emrâ.

5
Bölüm 51 : Ayet 5

إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

Çeviri Yazı

innemâ tû`adûne leṣâdiḳ.

6
Bölüm 51 : Ayet 6

وَإِنَّ ٱلدِّينَ لَوَٰقِعٌ

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

Çeviri Yazı

veinne-ddîne levâḳi`.

7
Bölüm 51 : Ayet 7

وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلْحُبُكِ

İçinde yörüngeler bulunan göğe and olsun ki, ey inkarcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz.

Çeviri Yazı

vessemâi ẕâti-lḥubük.

8
Bölüm 51 : Ayet 8

إِنَّكُمْ لَفِى قَوْلٍ مُّخْتَلِفٍ

İçinde yörüngeler bulunan göğe and olsun ki, ey inkarcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz.

Çeviri Yazı

inneküm lefî ḳavlim muḫtelif.

9
Bölüm 51 : Ayet 9

يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ

Bundan, dönebilecek kimseler döndürülür.

Çeviri Yazı

yü'fekü `anhü men üfik.

10
Bölüm 51 : Ayet 10

قُتِلَ ٱلْخَرَّٰصُونَ

Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!

Çeviri Yazı

ḳutile-lḫarrâṣûn.

11
Bölüm 51 : Ayet 11

ٱلَّذِينَ هُمْ فِى غَمْرَةٍ سَاهُونَ

Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!

Çeviri Yazı

elleẕîne hüm fî gamratin sâhûn.

12
Bölüm 51 : Ayet 12

يَسْـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ ٱلدِّينِ

İşlerin karşılık göreceği günün zamanını sorarlar.

Çeviri Yazı

yes'elûne eyyâne yevmü-ddîn.

13
Bölüm 51 : Ayet 13

يَوْمَ هُمْ عَلَى ٱلنَّارِ يُفْتَنُونَ

O, kendilerinin ateşte azap görecekleri gündür.

Çeviri Yazı

yevme hüm `ale-nnâri yüftenûn.

14
Bölüm 51 : Ayet 14

ذُوقُوا۟ فِتْنَتَكُمْ هَـٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تَسْتَعْجِلُونَ

Onlara: "Azabınızı tadın; işte acele beklediğiniz bu idi" denir.

Çeviri Yazı

ẕûḳû fitneteküm. hâẕe-lleẕî küntüm bihî testa`cilûn.

15
Bölüm 51 : Ayet 15

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَعُيُونٍ

Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.

Çeviri Yazı

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv ve`uyûn.

16
Bölüm 51 : Ayet 16

ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ

Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.

Çeviri Yazı

âḫiẕîne mâ âtâhüm rabbühüm. innehüm kânû ḳable ẕâlike muḥsinîn.

17
Bölüm 51 : Ayet 17

كَانُوا۟ قَلِيلًا مِّنَ ٱلَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ

Onlar, geceleri az uyuyanlardı.

Çeviri Yazı

kânû ḳalîlem mine-lleyli mâ yehce`ûn.

18
Bölüm 51 : Ayet 18

وَبِٱلْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ

Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.

Çeviri Yazı

vebil'esḥâri hüm yestagfirûn.

19
Bölüm 51 : Ayet 19

وَفِىٓ أَمْوَٰلِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّآئِلِ وَٱلْمَحْرُومِ

Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi.

Çeviri Yazı

vefî emvâlihim ḥaḳḳul lissâili velmaḥrûm.

20
Bölüm 51 : Ayet 20

وَفِى ٱلْأَرْضِ ءَايَـٰتٌ لِّلْمُوقِنِينَ

Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz?

Çeviri Yazı

vefi-l'arḍi âyâtül lilmûḳinîn.

21
Bölüm 51 : Ayet 21

وَفِىٓ أَنفُسِكُمْ ۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ

Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz?

Çeviri Yazı

vefî enfüsiküm. efelâ tübṣirûn.

22
Bölüm 51 : Ayet 22

وَفِى ٱلسَّمَآءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ

Rızkınız da, size söz verilen azap da yukarıdan gelir.

Çeviri Yazı

vefi-ssemâi rizḳuküm vemâ tû`adûn.

23
Bölüm 51 : Ayet 23

فَوَرَبِّ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ إِنَّهُۥ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَآ أَنَّكُمْ تَنطِقُونَ

Göğün ve yerin Rabbine and olsun ki bu, sizin konuşmanız kadar kesin ve gerçektir.

Çeviri Yazı

feverabbi-ssemâi vel'arḍi innehû leḥaḳḳum miŝle mâ enneküm tenṭiḳûn.

24
Bölüm 51 : Ayet 24

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ ٱلْمُكْرَمِينَ

İbrahim'in ikram edilmiş konuklarının haberi sana geldi mi?

Çeviri Yazı

hel etâke ḥadîŝü ḍayfi ibrâhîme-lmükramîn.

25
Bölüm 51 : Ayet 25

إِذْ دَخَلُوا۟ عَلَيْهِ فَقَالُوا۟ سَلَـٰمًا ۖ قَالَ سَلَـٰمٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ

Onlar, İbrahim'in yanına girip: "Selam sana" demişlerdi, İbrahim de: "Selam size" demişti; içinden de, onların "tanınmamış bir topluluk" olduğunu geçirmişti.

Çeviri Yazı

iẕ deḫalû `aleyhi feḳâlû selâmâ. ḳâle selâm. ḳavmüm münkerûn.

26
Bölüm 51 : Ayet 26

فَرَاغَ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ فَجَآءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ

Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı getirmiş, onların önüne sürüp: "Yemez misiniz?" demişti.

Çeviri Yazı

ferâga ilâ ehlihî fecâe bi`iclin semîn.

27
Bölüm 51 : Ayet 27

فَقَرَّبَهُۥٓ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ

Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı getirmiş, onların önüne sürüp: "Yemez misiniz?" demişti.

Çeviri Yazı

feḳarrabehû ileyhim ḳâle elâ te'külûn.

28
Bölüm 51 : Ayet 28

فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً ۖ قَالُوا۟ لَا تَخَفْ ۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَـٰمٍ عَلِيمٍ

(Yemediklerini görünce) onlardan endişeye düştü; "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğul sahibi olacağını müjdelediler.

Çeviri Yazı

feevcese minhüm ḫîfeh. ḳâlû lâ teḫaf. vebeşşerûhü bigulâmin `alîm.

29
Bölüm 51 : Ayet 29

فَأَقْبَلَتِ ٱمْرَأَتُهُۥ فِى صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ

Bunun üzerine karısı hayretle seslenerek geldi, elleriyle yüzünü kapayarak: "kısır bir kocakarı!" dedi.

Çeviri Yazı

feaḳbeleti-mraetühû fî ṣarratin feṣakket vechehâ veḳâlet `acûzün `aḳîm.

30
Bölüm 51 : Ayet 30

قَالُوا۟ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْحَكِيمُ ٱلْعَلِيمُ

Melekler: "Bu böyledir, Rabbin söylemiştir; doğrusu O, Hakim olandır, bilendir" dediler.

Çeviri Yazı

ḳâlû keẕâliki ḳâle rabbük. innehû hüve-lḥakîmü-l`alîm.

31
Bölüm 51 : Ayet 31

قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا ٱلْمُرْسَلُونَ

İbrahim: "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dedi.

Çeviri Yazı

ḳâle femâ ḫaṭbüküm eyyühe-lmürselûn.

32
Bölüm 51 : Ayet 32

قَالُوٓا۟ إِنَّآ أُرْسِلْنَآ إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ

Elçiler: "Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik" dediler.

Çeviri Yazı

ḳâlû innâ ürsilnâ ilâ ḳavmim mücrimîn.

33
Bölüm 51 : Ayet 33

لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن طِينٍ

Elçiler: "Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik" dediler.

Çeviri Yazı

linürsile `aleyhim ḥicâratem min ṭîn.

34
Bölüm 51 : Ayet 34

مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِفِينَ

Elçiler: "Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik" dediler.

Çeviri Yazı

müsevvemeten `inde rabbike lilmüsrifîn.

35
Bölüm 51 : Ayet 35

فَأَخْرَجْنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ

Bunun üzerine, suçlu milletin arasında bulunan müminleri çıkardık.

Çeviri Yazı

feaḫracnâ men kâne fîhâ mine-lmü'minîn.

36
Bölüm 51 : Ayet 36

فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِّنَ ٱلْمُسْلِمِينَ

Zaten orada, kendini Allah'a vermiş sadece bir tek ev halkı bulduk.

Çeviri Yazı

femâ vecednâ fîhâ gayra beytim mine-lmüslimîn.

37
Bölüm 51 : Ayet 37

وَتَرَكْنَا فِيهَآ ءَايَةً لِّلَّذِينَ يَخَافُونَ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَلِيمَ

Can yakıcı azabdan korkanlar için, o beldede bir işaret, bir kalıntı bıraktık.

Çeviri Yazı

veteraknâ fîhâ âyetel lilleẕîne yeḫâfûne-l`aẕâbe-l'elîm.

38
Bölüm 51 : Ayet 38

وَفِى مُوسَىٰٓ إِذْ أَرْسَلْنَـٰهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَـٰنٍ مُّبِينٍ

Musa'nın başından geçenlerde de ibret vardır: Onu apaçık delille Firavun'a gönderdik.

Çeviri Yazı

vefî mûsâ iẕ erselnâhü ilâ fir`avne bisülṭânim mübîn.

39
Bölüm 51 : Ayet 39

فَتَوَلَّىٰ بِرُكْنِهِۦ وَقَالَ سَـٰحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ

Firavun, erkaniyle birlikte hakdan yüz çevirdi; "sihirbazdır veya delidir" dedi.

Çeviri Yazı

fetevellâ biruknihî veḳâle sâḥirun ev mecnûn.

40
Bölüm 51 : Ayet 40

فَأَخَذْنَـٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذْنَـٰهُمْ فِى ٱلْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ

Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.

Çeviri Yazı

feeḫaẕnâhü vecünûdehû fenebeẕnâhüm fi-lyemmi vehüve mülîm.

41
Bölüm 51 : Ayet 41

وَفِى عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ ٱلرِّيحَ ٱلْعَقِيمَ

Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.

Çeviri Yazı

vefî `âdin iẕ erselnâ `aleyhimü-rrîḥa-l`aḳîm.

42
Bölüm 51 : Ayet 42

مَا تَذَرُ مِن شَىْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَٱلرَّمِيمِ

Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.

Çeviri Yazı

mâ teẕeru min şey'in etet `aleyhi illâ ce`alethü kelramîm.

43
Bölüm 51 : Ayet 43

وَفِى ثَمُودَ إِذْ قِيلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا۟ حَتَّىٰ حِينٍ

Semud milletinin başına gelende de ibret vardır: Onlara, "Bir süreye kadar zevklenin" denmişti.

Çeviri Yazı

vefî ŝemûde iẕ ḳîle lehüm temette`û ḥattâ ḥîn.

44
Bölüm 51 : Ayet 44

فَعَتَوْا۟ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ وَهُمْ يَنظُرُونَ

Onlar Rablerinin buyruğundan çıkmışlardı; bunun üzerine kendilerini gözleri göre göre yıldırım çarptı.

Çeviri Yazı

fe`atev `an emri rabbihim feeḫaẕethümu-ṣṣâ`iḳatü vehüm yenżurûn.

45
Bölüm 51 : Ayet 45

فَمَا ٱسْتَطَـٰعُوا۟ مِن قِيَامٍ وَمَا كَانُوا۟ مُنتَصِرِينَ

Ayağa kalkacak güçleri kalmadı, yardım da görmediler.

Çeviri Yazı

feme-steṭâ`û min ḳiyâmiv vemâ kânû münteṣirîn.

46
Bölüm 51 : Ayet 46

وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَوْمًا فَـٰسِقِينَ

Daha önce de Nuh milletini cezalandırmıştık. Çünkü onlar da yoldan çıkmış bir milletti.

Çeviri Yazı

veḳavme nûḥim min ḳabl. innehüm kânû ḳavmen fâsiḳîn.

47
Bölüm 51 : Ayet 47

وَٱلسَّمَآءَ بَنَيْنَـٰهَا بِأَيْي۟دٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ

Göğü, gücümüzle Biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz.

Çeviri Yazı

vessemâe beneynâhâ bieydiv veinnâ lemûsi`ûn.

48
Bölüm 51 : Ayet 48

وَٱلْأَرْضَ فَرَشْنَـٰهَا فَنِعْمَ ٱلْمَـٰهِدُونَ

Yeryüzünü biz yayıp döşedik: Ne güzel döşeyiciyiz!

Çeviri Yazı

vel'arḍa feraşnâhâ feni`me-lmâhidûn.

49
Bölüm 51 : Ayet 49

وَمِن كُلِّ شَىْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

İbret alasınız diye her şeyi çift çift yaratmışızdır.

Çeviri Yazı

vemin külli şey'in ḫalaḳnâ zevceyni le`alleküm teẕekkerûn.

50
Bölüm 51 : Ayet 50

فَفِرُّوٓا۟ إِلَى ٱللَّهِ ۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

De ki: "Öyleyse Allah'a koşusun; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım."

Çeviri Yazı

fefirrû ile-llâh. innî leküm minhü neẕîrum mübîn.

51
Bölüm 51 : Ayet 51

وَلَا تَجْعَلُوا۟ مَعَ ٱللَّهِ إِلَـٰهًا ءَاخَرَ ۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

"Allah'ın yanında başkasını tanrı kılmayın; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım."

Çeviri Yazı

velâ tec`alû me`a-llâhi ilâhen âḫar. innî leküm minhü neẕîrum mübîn.

52
Bölüm 51 : Ayet 52

كَذَٰلِكَ مَآ أَتَى ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا۟ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ

Onlardan öncekilere, herhangi bir peygamber gelince: "sihirbazdır" veya "Delidir" derlerdi.

Çeviri Yazı

keẕâlike mâ ete-lleẕîne min ḳablihim mir rasûlin illâ ḳâlû sâḥirun ev mecnûn.

53
Bölüm 51 : Ayet 53

أَتَوَاصَوْا۟ بِهِۦ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ

Öncekiler sonrakilere böyle mi vasiyet ettiler? Hayır; bunlar azgın bir millettir.

Çeviri Yazı

etevâṣav bih. bel hüm ḳavmün ṭâgûn.

54
Bölüm 51 : Ayet 54

فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَآ أَنتَ بِمَلُومٍ

Onlardan yüz çevir; sen kınanacak değilsin.

Çeviri Yazı

fetevelle `anhüm femâ ente bimelûm.

55
Bölüm 51 : Ayet 55

وَذَكِّرْ فَإِنَّ ٱلذِّكْرَىٰ تَنفَعُ ٱلْمُؤْمِنِينَ

Öğüt ver; doğrusu öğüt inananlara fayda verir.

Çeviri Yazı

veẕekkir feinne-ẕẕikrâ tenfe`u-lmü'minîn.

56
Bölüm 51 : Ayet 56

وَمَا خَلَقْتُ ٱلْجِنَّ وَٱلْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır.

Çeviri Yazı

vemâ ḫalaḳtü-lcinne vel'inse illâ liya`büdûn.

57
Bölüm 51 : Ayet 57

مَآ أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَآ أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ

Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem.

Çeviri Yazı

mâ ürîdü minhüm mir rizḳiv vemâ ürîdü ey yuṭ`imûn.

58
Bölüm 51 : Ayet 58

إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلرَّزَّاقُ ذُو ٱلْقُوَّةِ ٱلْمَتِينُ

Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır.

Çeviri Yazı

inne-llâhe hüve-rrazzâḳu ẕü-lḳuvveti-lmetîn.

59
Bölüm 51 : Ayet 59

فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ ذَنُوبًا مِّثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَـٰبِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ

Zulmedenlerin, geçmiş arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır; cezalarını Benden acele istemesinler.

Çeviri Yazı

feinne lilleẕîne żalemû ẕenûbem miŝle ẕenûbi aṣḥâbihim felâ yesta`cilûn.

60
Bölüm 51 : Ayet 60

فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِن يَوْمِهِمُ ٱلَّذِى يُوعَدُونَ

Söz verilen günün azabından vay o inkar edenlere!

Çeviri Yazı

feveylül lilleẕîne keferû miy yevmihimü-lleẕî yû`adûn.

Bölüm 51

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. [1]

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. [2]

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. [3]

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. [4]

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. [5]

Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir. [6]

İçinde yörüngeler bulunan göğe and olsun ki, ey inkarcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz. [7]

İçinde yörüngeler bulunan göğe and olsun ki, ey inkarcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz. [8]

Bundan, dönebilecek kimseler döndürülür. [9]

Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın! [10]

Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın! [11]

İşlerin karşılık göreceği günün zamanını sorarlar. [12]

O, kendilerinin ateşte azap görecekleri gündür. [13]

Onlara: "Azabınızı tadın; işte acele beklediğiniz bu idi" denir. [14]

Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı. [15]

Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı. [16]

Onlar, geceleri az uyuyanlardı. [17]

Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi. [18]

Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi. [19]

Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz? [20]

Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz? [21]

Rızkınız da, size söz verilen azap da yukarıdan gelir. [22]

Göğün ve yerin Rabbine and olsun ki bu, sizin konuşmanız kadar kesin ve gerçektir. [23]

İbrahim'in ikram edilmiş konuklarının haberi sana geldi mi? [24]

Onlar, İbrahim'in yanına girip: "Selam sana" demişlerdi, İbrahim de: "Selam size" demişti; içinden de, onların "tanınmamış bir topluluk" olduğunu geçirmişti. [25]

Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı getirmiş, onların önüne sürüp: "Yemez misiniz?" demişti. [26]

Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı getirmiş, onların önüne sürüp: "Yemez misiniz?" demişti. [27]

(Yemediklerini görünce) onlardan endişeye düştü; "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğul sahibi olacağını müjdelediler. [28]

Bunun üzerine karısı hayretle seslenerek geldi, elleriyle yüzünü kapayarak: "kısır bir kocakarı!" dedi. [29]

Melekler: "Bu böyledir, Rabbin söylemiştir; doğrusu O, Hakim olandır, bilendir" dediler. [30]

İbrahim: "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dedi. [31]

Elçiler: "Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik" dediler. [32]

Elçiler: "Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik" dediler. [33]

Elçiler: "Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik" dediler. [34]

Bunun üzerine, suçlu milletin arasında bulunan müminleri çıkardık. [35]

Zaten orada, kendini Allah'a vermiş sadece bir tek ev halkı bulduk. [36]

Can yakıcı azabdan korkanlar için, o beldede bir işaret, bir kalıntı bıraktık. [37]

Musa'nın başından geçenlerde de ibret vardır: Onu apaçık delille Firavun'a gönderdik. [38]

Firavun, erkaniyle birlikte hakdan yüz çevirdi; "sihirbazdır veya delidir" dedi. [39]

Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti. [40]

Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik. [41]

Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik. [42]

Semud milletinin başına gelende de ibret vardır: Onlara, "Bir süreye kadar zevklenin" denmişti. [43]

Onlar Rablerinin buyruğundan çıkmışlardı; bunun üzerine kendilerini gözleri göre göre yıldırım çarptı. [44]

Ayağa kalkacak güçleri kalmadı, yardım da görmediler. [45]

Daha önce de Nuh milletini cezalandırmıştık. Çünkü onlar da yoldan çıkmış bir milletti. [46]

Göğü, gücümüzle Biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz. [47]

Yeryüzünü biz yayıp döşedik: Ne güzel döşeyiciyiz! [48]

İbret alasınız diye her şeyi çift çift yaratmışızdır. [49]

De ki: "Öyleyse Allah'a koşusun; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım." [50]

"Allah'ın yanında başkasını tanrı kılmayın; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım." [51]

Onlardan öncekilere, herhangi bir peygamber gelince: "sihirbazdır" veya "Delidir" derlerdi. [52]

Öncekiler sonrakilere böyle mi vasiyet ettiler? Hayır; bunlar azgın bir millettir. [53]

Onlardan yüz çevir; sen kınanacak değilsin. [54]

Öğüt ver; doğrusu öğüt inananlara fayda verir. [55]

Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır. [56]

Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem. [57]

Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır. [58]

Zulmedenlerin, geçmiş arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır; cezalarını Benden acele istemesinler. [59]

Söz verilen günün azabından vay o inkar edenlere! [60]