الطور

Tur

Aṭ-Ṭūr

Bölüm: 52
Ayetler: 49

Çevirmen: Diyanet İşleri

Dil: Türkçe

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1
Bölüm 52 : Ayet 1

وَٱلطُّورِ

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

Çeviri Yazı

veṭṭûr.

2
Bölüm 52 : Ayet 2

وَكِتَـٰبٍ مَّسْطُورٍ

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

Çeviri Yazı

vekitâbim mesṭûr.

3
Bölüm 52 : Ayet 3

فِى رَقٍّ مَّنشُورٍ

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

Çeviri Yazı

fî raḳḳim menşûr.

4
Bölüm 52 : Ayet 4

وَٱلْبَيْتِ ٱلْمَعْمُورِ

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

Çeviri Yazı

velbeyti-lma`mûr.

5
Bölüm 52 : Ayet 5

وَٱلسَّقْفِ ٱلْمَرْفُوعِ

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

Çeviri Yazı

vessaḳfi-lmerfû`.

6
Bölüm 52 : Ayet 6

وَٱلْبَحْرِ ٱلْمَسْجُورِ

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

Çeviri Yazı

velbaḥri-lmescûr.

7
Bölüm 52 : Ayet 7

إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَٰقِعٌ

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

Çeviri Yazı

inne `aẕâbe rabbike levâḳi`.

8
Bölüm 52 : Ayet 8

مَّا لَهُۥ مِن دَافِعٍ

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

Çeviri Yazı

mâ lehû min dâfi`.

9
Bölüm 52 : Ayet 9

يَوْمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوْرًا

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

Çeviri Yazı

yevme temûru-ssemâü mevrâ.

10
Bölüm 52 : Ayet 10

وَتَسِيرُ ٱلْجِبَالُ سَيْرًا

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

Çeviri Yazı

vetesîru-lcibâlü seyrâ.

11
Bölüm 52 : Ayet 11

فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

Çeviri Yazı

feveylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.

12
Bölüm 52 : Ayet 12

ٱلَّذِينَ هُمْ فِى خَوْضٍ يَلْعَبُونَ

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

Çeviri Yazı

elleẕîne hüm fî ḫavḍiy yel`abûn.

13
Bölüm 52 : Ayet 13

يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا

Cehennem ateşine itildikçe itildikleri gün, onlara: "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur;

Çeviri Yazı

yevme yüde``ûne ilâ nâri cehenneme da``â.

14
Bölüm 52 : Ayet 14

هَـٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِى كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ

Cehennem ateşine itildikçe itildikleri gün, onlara: "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur;

Çeviri Yazı

hâẕihi-nnâru-lletî küntüm bihâ tükeẕẕibûn.

15
Bölüm 52 : Ayet 15

أَفَسِحْرٌ هَـٰذَآ أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ

Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir.

Çeviri Yazı

efesiḥrun hâẕâ em entüm lâ tübṣirûn.

16
Bölüm 52 : Ayet 16

ٱصْلَوْهَا فَٱصْبِرُوٓا۟ أَوْ لَا تَصْبِرُوا۟ سَوَآءٌ عَلَيْكُمْ ۖ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir.

Çeviri Yazı

iṣlevhâ faṣbirû ev lâ taṣbirû. sevâün `aleyküm. innemâ tüczevne mâ küntüm ta`melûn.

17
Bölüm 52 : Ayet 17

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَنَعِيمٍ

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

Çeviri Yazı

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv vene`îm.

18
Bölüm 52 : Ayet 18

فَـٰكِهِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَىٰهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ ٱلْجَحِيمِ

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

Çeviri Yazı

fâkihîne bimâ âtâhüm rabbühüm. veveḳâhüm rabbühüm `aẕâbe-lceḥîm.

19
Bölüm 52 : Ayet 19

كُلُوا۟ وَٱشْرَبُوا۟ هَنِيٓـًٔۢا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz.

Çeviri Yazı

külû veşrabû henîem bimâ küntüm ta`melûn.

20
Bölüm 52 : Ayet 20

مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍ ۖ وَزَوَّجْنَـٰهُم بِحُورٍ عِينٍ

Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz.

Çeviri Yazı

müttekiîne `alâ sürurim maṣfûfeh. vezevvecnâhüm biḥûrin `în.

21
Bölüm 52 : Ayet 21

وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَٱتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَـٰنٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَآ أَلَتْنَـٰهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَىْءٍ ۚ كُلُّ ٱمْرِئٍۭ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ

İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.

Çeviri Yazı

velleẕîne âmenû vettebe`athüm ẕürriyyetühüm biîmânin elḥaḳnâ bihim ẕürriyyetehüm vemâ eletnâhüm min `amelihim min şey'. küllü-mriim bimâ kesebe rahîn.

22
Bölüm 52 : Ayet 22

وَأَمْدَدْنَـٰهُم بِفَـٰكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ

Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz.

Çeviri Yazı

veemdednâhüm bifâkihetiv velaḥmim mimmâ yeştehûn.

23
Bölüm 52 : Ayet 23

يَتَنَـٰزَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ

Orada kadeh tokuştururlar; fakat bunda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır.

Çeviri Yazı

yetenâza`ûne fîhâ ke'sel lâ lagvun fîhâ velâ te'ŝîm.

24
Bölüm 52 : Ayet 24

وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَّكْنُونٌ

Sedefteki inciler gibi olan gençler yanlarında dolaşırlar.

Çeviri Yazı

veyeṭûfü `aleyhim gilmânül lehüm keennehüm lü'lüüm meknûn.

25
Bölüm 52 : Ayet 25

وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ

Birbirlerine dönüp soruşurlar:

Çeviri Yazı

veaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetesâelûn.

26
Bölüm 52 : Ayet 26

قَالُوٓا۟ إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِىٓ أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ

"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler.

Çeviri Yazı

ḳâlû innâ künnâ ḳablü fî ehlinâ müşfiḳîn.

27
Bölüm 52 : Ayet 27

فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَىٰنَا عَذَابَ ٱلسَّمُومِ

"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler.

Çeviri Yazı

femenne-llâhü `aleynâ veveḳânâ `aẕâbe-ssemûm.

28
Bölüm 52 : Ayet 28

إِنَّا كُنَّا مِن قَبْلُ نَدْعُوهُ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْبَرُّ ٱلرَّحِيمُ

"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler.

Çeviri Yazı

innâ künnâ min ḳablü ned`ûh. innehû hüve-lberru-rraḥîm.

29
Bölüm 52 : Ayet 29

فَذَكِّرْ فَمَآ أَنتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ

Öğüt ver; Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin.

Çeviri Yazı

feẕekkir femâ ente bini`meti rabbike bikâhiniv velâ mecnûn.

30
Bölüm 52 : Ayet 30

أَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَّتَرَبَّصُ بِهِۦ رَيْبَ ٱلْمَنُونِ

Yoksa senin için şöyle mi derler: "Şairdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz."

Çeviri Yazı

em yeḳûlûne şâ`irun neterabbeṣu bihî raybe-lmenûn.

31
Bölüm 52 : Ayet 31

قُلْ تَرَبَّصُوا۟ فَإِنِّى مَعَكُم مِّنَ ٱلْمُتَرَبِّصِينَ

De ki: "Gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözlemekteyim."

Çeviri Yazı

ḳul terabbeṣû feinnî me`aküm mine-lmüterabbiṣîn.

32
Bölüm 52 : Ayet 32

أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَـٰمُهُم بِهَـٰذَآ ۚ أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ

Bunu onlara akılları mı buyuruyor? Yoksa onlar azgın bir millet midirler?

Çeviri Yazı

em te'müruhüm aḥlâmühüm bihâẕâ em hüm ḳavmün ṭâgûn.

33
Bölüm 52 : Ayet 33

أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۥ ۚ بَل لَّا يُؤْمِنُونَ

Yahut: "Onu kendi uydurdu" diyorlar öyle mi? Hayır, inanmıyorlar.

Çeviri Yazı

em yeḳûlûne teḳavveleh. bel lâ yü'minûn.

34
Bölüm 52 : Ayet 34

فَلْيَأْتُوا۟ بِحَدِيثٍ مِّثْلِهِۦٓ إِن كَانُوا۟ صَـٰدِقِينَ

Eğer iddialarında samimi iseler Kuran'ın benzeri bir söz meydana getirsinler.

Çeviri Yazı

felye'tû biḥadîŝim miŝlihî in kânû ṣâdiḳîn.

35
Bölüm 52 : Ayet 35

أَمْ خُلِقُوا۟ مِنْ غَيْرِ شَىْءٍ أَمْ هُمُ ٱلْخَـٰلِقُونَ

Onlar, yaratan olmaksızın mı yaratıldılar yoksa yaratanlar kendileri midir?

Çeviri Yazı

em ḫuliḳû min gayri şey'in em hümü-lḫâliḳûn.

36
Bölüm 52 : Ayet 36

أَمْ خَلَقُوا۟ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ ۚ بَل لَّا يُوقِنُونَ

Yoksa gökleri ve yeri kendileri mi yarattılar? Hayır, Allah'a kesin olarak inanmıyorlar.

Çeviri Yazı

em ḫaleḳu-ssemâvâti vel'arḍ. bel lâ yûḳinûn.

37
Bölüm 52 : Ayet 37

أَمْ عِندَهُمْ خَزَآئِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ ٱلْمُصَۣيْطِرُونَ

Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa onlar mı işe hakimdirler?

Çeviri Yazı

em `indehüm ḫazâinü rabbike em hümü-lmüṣayṭirûn.

38
Bölüm 52 : Ayet 38

أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ ۖ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُم بِسُلْطَـٰنٍ مُّبِينٍ

Yoksa, üzerine çıkıp vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.

Çeviri Yazı

em lehüm süllemüy yestemi`ûne fîh. felye'ti müstemi`uhüm bisülṭânim mübîn.

39
Bölüm 52 : Ayet 39

أَمْ لَهُ ٱلْبَنَـٰتُ وَلَكُمُ ٱلْبَنُونَ

Demek kızlar Allah'ın, oğullar sizin öyle mi?

Çeviri Yazı

em lehü-lbenâtü velekümü-lbenûn.

40
Bölüm 52 : Ayet 40

أَمْ تَسْـَٔلُهُمْ أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ

Yahut sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

Çeviri Yazı

em tes'elühüm ecran fehüm mim magramim müŝḳalûn.

41
Bölüm 52 : Ayet 41

أَمْ عِندَهُمُ ٱلْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ

Veya, görülmeyeni bilmek kendilerine aittir de, onlar mı yazıyorlar?

Çeviri Yazı

em `indehümü-lgaybü fehüm yektübûn.

42
Bölüm 52 : Ayet 42

أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا ۖ فَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ هُمُ ٱلْمَكِيدُونَ

Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Ama o tuzağa yakalanacak olanlar inkar edenlerdir.

Çeviri Yazı

em yürîdûne keydâ. felleẕîne keferû hümü-lmekîdûn.

43
Bölüm 52 : Ayet 43

أَمْ لَهُمْ إِلَـٰهٌ غَيْرُ ٱللَّهِ ۚ سُبْحَـٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ

Yoksa Allah'tan başka bir tanrıları mı vardır? Allah, onların ortak koşmalarından münezzehtir.

Çeviri Yazı

em lehüm ilâhün gayru-llâh. sübḥâne-llâhi `ammâ yüşrikûn.

44
Bölüm 52 : Ayet 44

وَإِن يَرَوْا۟ كِسْفًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ سَاقِطًا يَقُولُوا۟ سَحَابٌ مَّرْكُومٌ

Gökten azap olarak düşen bir parça görseler: "Bulut kümesidir" derler.

Çeviri Yazı

veiy yerav kisfem mine-ssemâi sâḳiṭay yeḳûlû seḥâbüm merkûm.

45
Bölüm 52 : Ayet 45

فَذَرْهُمْ حَتَّىٰ يُلَـٰقُوا۟ يَوْمَهُمُ ٱلَّذِى فِيهِ يُصْعَقُونَ

Çarpılacakları güne erişmelerine kadar onları bırak.

Çeviri Yazı

feẕerhüm ḥattâ yülâḳû yevmehümü-lleẕî fîhi yuṣ`aḳûn.

46
Bölüm 52 : Ayet 46

يَوْمَ لَا يُغْنِى عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـًٔا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ

O gün, düzenleri kendilerine bir fayda vermez; yardım da görmezler.

Çeviri Yazı

yevme lâ yugnî `anhüm keydühüm şey'ev velâ hüm yünṣarûn.

47
Bölüm 52 : Ayet 47

وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ عَذَابًا دُونَ ذَٰلِكَ وَلَـٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Zulmedenlere, şüphesiz, bundan başka da azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler.

Çeviri Yazı

veinne lilleẕîne żalemû `aẕâben dûne ẕâlike velâkinne ekŝerahüm lâ ya`lemûn.

48
Bölüm 52 : Ayet 48

وَٱصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا ۖ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ

Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret; doğrusu sen, Bizim nezaretimiz altındasın; kalkarken Rabbini överek tesbih et;

Çeviri Yazı

vaṣbir liḥukmi rabbike feinneke bia`yüninâ vesebbiḥ biḥamdi rabbike ḥîne teḳûm.

49
Bölüm 52 : Ayet 49

وَمِنَ ٱلَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَـٰرَ ٱلنُّجُومِ

Geceleyin ve yıldızlar kaybolurken de O'nu tesbih et.

Çeviri Yazı

vemine-lleyli fesebbiḥhü veidbâra-nnücûm.

Bölüm 52

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. [1]

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. [2]

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. [3]

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. [4]

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. [5]

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. [6]

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. [7]

Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. [8]

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak! [9]

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak! [10]

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak! [11]

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak! [12]

Cehennem ateşine itildikçe itildikleri gün, onlara: "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur; [13]

Cehennem ateşine itildikçe itildikleri gün, onlara: "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur; [14]

Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir. [15]

Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir. [16]

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. [17]

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. [18]

Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz. [19]

Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz. [20]

İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır. [21]

Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz. [22]

Orada kadeh tokuştururlar; fakat bunda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır. [23]

Sedefteki inciler gibi olan gençler yanlarında dolaşırlar. [24]

Birbirlerine dönüp soruşurlar: [25]

"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler. [26]

"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler. [27]

"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler. [28]

Öğüt ver; Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin. [29]

Yoksa senin için şöyle mi derler: "Şairdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz." [30]

De ki: "Gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözlemekteyim." [31]

Bunu onlara akılları mı buyuruyor? Yoksa onlar azgın bir millet midirler? [32]

Yahut: "Onu kendi uydurdu" diyorlar öyle mi? Hayır, inanmıyorlar. [33]

Eğer iddialarında samimi iseler Kuran'ın benzeri bir söz meydana getirsinler. [34]

Onlar, yaratan olmaksızın mı yaratıldılar yoksa yaratanlar kendileri midir? [35]

Yoksa gökleri ve yeri kendileri mi yarattılar? Hayır, Allah'a kesin olarak inanmıyorlar. [36]

Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa onlar mı işe hakimdirler? [37]

Yoksa, üzerine çıkıp vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. [38]

Demek kızlar Allah'ın, oğullar sizin öyle mi? [39]

Yahut sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar? [40]

Veya, görülmeyeni bilmek kendilerine aittir de, onlar mı yazıyorlar? [41]

Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Ama o tuzağa yakalanacak olanlar inkar edenlerdir. [42]

Yoksa Allah'tan başka bir tanrıları mı vardır? Allah, onların ortak koşmalarından münezzehtir. [43]

Gökten azap olarak düşen bir parça görseler: "Bulut kümesidir" derler. [44]

Çarpılacakları güne erişmelerine kadar onları bırak. [45]

O gün, düzenleri kendilerine bir fayda vermez; yardım da görmezler. [46]

Zulmedenlere, şüphesiz, bundan başka da azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler. [47]

Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret; doğrusu sen, Bizim nezaretimiz altındasın; kalkarken Rabbini överek tesbih et; [48]

Geceleyin ve yıldızlar kaybolurken de O'nu tesbih et. [49]