القمر

Kamer

Al-Qamar

Bölüm: 54
Ayetler: 55

Çevirmen: Diyanet İşleri

Dil: Türkçe

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1
Bölüm 54 : Ayet 1

ٱقْتَرَبَتِ ٱلسَّاعَةُ وَٱنشَقَّ ٱلْقَمَرُ

Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler.

Çeviri Yazı

iḳterabeti-ssâ`atü venşeḳḳa-lḳamer.

2
Bölüm 54 : Ayet 2

وَإِن يَرَوْا۟ ءَايَةً يُعْرِضُوا۟ وَيَقُولُوا۟ سِحْرٌ مُّسْتَمِرٌّ

Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler.

Çeviri Yazı

veiy yerav âyetey yü`riḍû veyeḳûlû siḥrum müstemirr.

3
Bölüm 54 : Ayet 3

وَكَذَّبُوا۟ وَٱتَّبَعُوٓا۟ أَهْوَآءَهُمْ ۚ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ

Yalanlarlar da kendi heveslerine uyarlar. Ama her işin karar kılacağı bir sonucu vardır.

Çeviri Yazı

vekeẕẕebû vettebe`û ehvâehüm veküllü emrim müsteḳirr.

4
Bölüm 54 : Ayet 4

وَلَقَدْ جَآءَهُم مِّنَ ٱلْأَنۢبَآءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ

And olsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice haberler gelmiştir.

Çeviri Yazı

veleḳad câehüm mine-l'embâi mâ fîhi müzdecer.

5
Bölüm 54 : Ayet 5

حِكْمَةٌۢ بَـٰلِغَةٌ ۖ فَمَا تُغْنِ ٱلنُّذُرُ

Bu haberlerin her birinde üstün hikmet vardır; ama uyarmalar fayda vermiyor.

Çeviri Yazı

ḥikmetüm bâligatün femâ tugni-nnüẕür.

6
Bölüm 54 : Ayet 6

فَتَوَلَّ عَنْهُمْ ۘ يَوْمَ يَدْعُ ٱلدَّاعِ إِلَىٰ شَىْءٍ نُّكُرٍ

Öyleyse onlardan yüz çevir; çağıran, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün;

Çeviri Yazı

fetevelle `anhüm. yevme yed`u-ddâ`i ilâ şey'in nükür.

7
Bölüm 54 : Ayet 7

خُشَّعًا أَبْصَـٰرُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ ٱلْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُّنتَشِرٌ

Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir gündür" derler.

Çeviri Yazı

ḫuşşe`an ebṣâruhüm yaḫrucûne mine-l'ecdâŝi keennehüm cerâdüm münteşir.

8
Bölüm 54 : Ayet 8

مُّهْطِعِينَ إِلَى ٱلدَّاعِ ۖ يَقُولُ ٱلْكَـٰفِرُونَ هَـٰذَا يَوْمٌ عَسِرٌ

Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir gündür" derler.

Çeviri Yazı

mühti`îne ile-ddâ`. yeḳûlü-lkâfirûne hâẕâ yevmün `asir.

9
Bölüm 54 : Ayet 9

كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا۟ عَبْدَنَا وَقَالُوا۟ مَجْنُونٌ وَٱزْدُجِرَ

Bu ortak koşanlardan önce Nuh milleti de yalanlamış, kulumuzu yalanlayarak: "Delidir" demişlerdi, yolu kesilmişti.

Çeviri Yazı

keẕẕebet ḳablehüm ḳavmü nûḥin fekeẕẕebû `abdenâ veḳâlû mecnûnüv vezdücira.

10
Bölüm 54 : Ayet 10

فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنِّى مَغْلُوبٌ فَٱنتَصِرْ

O da: "Ben yenildim, bana yardım et" diye Rabbine yalvarmıştı.

Çeviri Yazı

fede`â rabbehû ennî maglûbün fenteṣir.

11
Bölüm 54 : Ayet 11

فَفَتَحْنَآ أَبْوَٰبَ ٱلسَّمَآءِ بِمَآءٍ مُّنْهَمِرٍ

Biz de bunun üzerine gök kapılarını boşanan sularla açtık.

Çeviri Yazı

fefetaḥnâ ebvâbe-ssemâi bimâim münhemir.

12
Bölüm 54 : Ayet 12

وَفَجَّرْنَا ٱلْأَرْضَ عُيُونًا فَٱلْتَقَى ٱلْمَآءُ عَلَىٰٓ أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ

Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık; her iki su, takdir edilen bir ölçüye göre birleşti.

Çeviri Yazı

vefeccerne-l'arḍa `uyûnen felteḳe-lmâü `alâ emrin ḳad ḳudir.

13
Bölüm 54 : Ayet 13

وَحَمَلْنَـٰهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلْوَٰحٍ وَدُسُرٍ

Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu.

Çeviri Yazı

veḥamelnâhü `alâ ẕâti elvâḥiv vedüsür.

14
Bölüm 54 : Ayet 14

تَجْرِى بِأَعْيُنِنَا جَزَآءً لِّمَن كَانَ كُفِرَ

Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu.

Çeviri Yazı

tecrî bia`yüninâ. cezâel limen kâne küfira.

15
Bölüm 54 : Ayet 15

وَلَقَد تَّرَكْنَـٰهَآ ءَايَةً فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ

And olsun ki Biz, o gemiyi bir ibret olarak bıraktık; öğüt alan yok mudur?

Çeviri Yazı

veleḳat teraknâhâ âyeten fehel mim müddekir.

16
Bölüm 54 : Ayet 16

فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِى وَنُذُرِ

Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

Çeviri Yazı

fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.

17
Bölüm 54 : Ayet 17

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا ٱلْقُرْءَانَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ

And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

Çeviri Yazı

veleḳad yesserne-lḳur'âne liẕẕikri fehel mim müddekir.

18
Bölüm 54 : Ayet 18

كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِى وَنُذُرِ

Ad milleti peygamberini yalanlamıştı; Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

Çeviri Yazı

keẕẕebet `âdün fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.

19
Bölüm 54 : Ayet 19

إِنَّآ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِى يَوْمِ نَحْسٍ مُّسْتَمِرٍّ

Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik.

Çeviri Yazı

innâ erselnâ `aleyhim rîḥan ṣarṣaran fî yevmi naḥsim müstemirr.

20
Bölüm 54 : Ayet 20

تَنزِعُ ٱلنَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُّنقَعِرٍ

Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik.

Çeviri Yazı

tenzi`u-nnâse keennehüm a`câzü naḫlim münḳa`ir.

21
Bölüm 54 : Ayet 21

فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِى وَنُذُرِ

Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

Çeviri Yazı

fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.

22
Bölüm 54 : Ayet 22

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا ٱلْقُرْءَانَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ

And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

Çeviri Yazı

veleḳad yesserne-lḳur'âne liẕẕikri fehel mim müddekir.

23
Bölüm 54 : Ayet 23

كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِٱلنُّذُرِ

Semud milleti uyaran peygamberleri yalanladı.

Çeviri Yazı

keẕẕebet ŝemûdü binnüẕür.

24
Bölüm 54 : Ayet 24

فَقَالُوٓا۟ أَبَشَرًا مِّنَّا وَٰحِدًا نَّتَّبِعُهُۥٓ إِنَّآ إِذًا لَّفِى ضَلَـٰلٍ وَسُعُرٍ

"İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir" dediler.

Çeviri Yazı

feḳâlû ebeşeram minnâ vâḥiden nettebi`uhû innâ iẕel lefî ḍalâliv vesü`ur.

25
Bölüm 54 : Ayet 25

أَءُلْقِىَ ٱلذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنۢ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ

"İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir" dediler.

Çeviri Yazı

eülḳiye-ẕẕikru `aleyhi mim beyninâ bel hüve keẕẕâbün eşir.

26
Bölüm 54 : Ayet 26

سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَّنِ ٱلْكَذَّابُ ٱلْأَشِرُ

Yarın, kimin pek yalancı ve şımarık olduğunu bileceklerdir.

Çeviri Yazı

seya`lemûne gadem meni-lkeẕẕâbü-l'eşir.

27
Bölüm 54 : Ayet 27

إِنَّا مُرْسِلُوا۟ ٱلنَّاقَةِ فِتْنَةً لَّهُمْ فَٱرْتَقِبْهُمْ وَٱصْطَبِرْ

Doğrusu, onları denemek üzere dişi deveyi gönderen Biziz. Salih'e şöyle demiştik: "Onları gözetle ve sabret;

Çeviri Yazı

innâ mürsilü-nnâḳati fitnetel lehüm ferteḳibhüm vaṣṭabir.

28
Bölüm 54 : Ayet 28

وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ ٱلْمَآءَ قِسْمَةٌۢ بَيْنَهُمْ ۖ كُلُّ شِرْبٍ مُّحْتَضَرٌ

Onlara, sıralarına göre suyun kendileriyle o deve aralarında pay edilmiş olunduğunu söyle."

Çeviri Yazı

venebbi'hüm enne-lmâe ḳismetüm beynehüm. küllü şirbim muḥteḍar.

29
Bölüm 54 : Ayet 29

فَنَادَوْا۟ صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَىٰ فَعَقَرَ

Ama bir arkadaşlarını çağırdılar, o da kılıcını alarak deveyi kesti.

Çeviri Yazı

fenâdev ṣâḥibehüm fete`âṭâ fe`aḳara.

30
Bölüm 54 : Ayet 30

فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِى وَنُذُرِ

Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

Çeviri Yazı

fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.

31
Bölüm 54 : Ayet 31

إِنَّآ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَٰحِدَةً فَكَانُوا۟ كَهَشِيمِ ٱلْمُحْتَظِرِ

Nitekim üzerlerine bir çığlık gönderdik de, ağılcıların kullandığı kurumuş ot gibi oldular.

Çeviri Yazı

innâ erselnâ `aleyhim ṣayḥatev vâḥideten fekânû keheşîmi-lmuḥteżir.

32
Bölüm 54 : Ayet 32

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا ٱلْقُرْءَانَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ

And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

Çeviri Yazı

veleḳad yesserne-lḳur'âne liẕẕikri fehel mim müddekir.

33
Bölüm 54 : Ayet 33

كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍۭ بِٱلنُّذُرِ

Lut milleti uyaran peygamberleri yalanladı.

Çeviri Yazı

keẕẕebet ḳavmü lûṭim binnüẕür.

34
Bölüm 54 : Ayet 34

إِنَّآ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِبًا إِلَّآ ءَالَ لُوطٍ ۖ نَّجَّيْنَـٰهُم بِسَحَرٍ

Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarını, katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredene işte böyle mükafat veririz.

Çeviri Yazı

innâ erselnâ `aleyhim ḥâṣiben illâ âle lûṭ. necceynâhüm biseḥar.

35
Bölüm 54 : Ayet 35

نِّعْمَةً مِّنْ عِندِنَا ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِى مَن شَكَرَ

Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarını, katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredene işte böyle mükafat veririz.

Çeviri Yazı

ni`metem min `indinâ. keẕâlike neczî men şekera.

36
Bölüm 54 : Ayet 36

وَلَقَدْ أَنذَرَهُم بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا۟ بِٱلنُّذُرِ

Lut, and olsun ki, onları Bizim yakalamamızla uyarmıştı, ama onlar uyarmaları şüphe ile karşılayarak dinlemediler.

Çeviri Yazı

veleḳad enẕerahüm baṭşetenâ fetemârav binnüẕür.

37
Bölüm 54 : Ayet 37

وَلَقَدْ رَٰوَدُوهُ عَن ضَيْفِهِۦ فَطَمَسْنَآ أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا۟ عَذَابِى وَنُذُرِ

And olsun ki, onlar Lut'un konukları olan melekleri elde etmeye kalkıştılar, bunun üzerine gözlerini kör ettik. "Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin sonucunu tadın" dedik.

Çeviri Yazı

veleḳad râvedûhü `an ḍayfihî feṭamesnâ a`yünehüm feẕûḳû `aẕâbî venüẕür.

38
Bölüm 54 : Ayet 38

وَلَقَدْ صَبَّحَهُم بُكْرَةً عَذَابٌ مُّسْتَقِرٌّ

And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi.

Çeviri Yazı

veleḳad ṣabbeḥahüm bükraten `aẕâbüm müsteḳirr.

39
Bölüm 54 : Ayet 39

فَذُوقُوا۟ عَذَابِى وَنُذُرِ

"Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin sonucunu tadın" dedik.

Çeviri Yazı

feẕûḳû `aẕâbî venüẕür.

40
Bölüm 54 : Ayet 40

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا ٱلْقُرْءَانَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ

And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

Çeviri Yazı

veleḳad yesserne-lḳur'âne liẕẕikri fehel mim müddekir.

41
Bölüm 54 : Ayet 41

وَلَقَدْ جَآءَ ءَالَ فِرْعَوْنَ ٱلنُّذُرُ

And olsun ki, Firavun erkanına uyaranlar geldi.

Çeviri Yazı

veleḳad câe âle fir`avne-nnüẕür.

42
Bölüm 54 : Ayet 42

كَذَّبُوا۟ بِـَٔايَـٰتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَـٰهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُّقْتَدِرٍ

Mucizelerimizin hepsini yalanladılar. Bunun üzerine onları güç ve kuvvet sahibi olana yakışır bir şekilde yakaladık.

Çeviri Yazı

keẕẕebû biâyâtinâ küllihâ feeḫaẕnâhüm aḫẕe `azîzim muḳtedir.

43
Bölüm 54 : Ayet 43

أَكُفَّارُكُمْ خَيْرٌ مِّنْ أُو۟لَـٰٓئِكُمْ أَمْ لَكُم بَرَآءَةٌ فِى ٱلزُّبُرِ

Sizin inkarcılarınız bunlardan daha mı üstündür? Yoksa Kitablarda size bir kurtuluş belgesi mi var?

Çeviri Yazı

eküffâruküm ḫayrum min ülâiküm em leküm berâetün fi-zzübür.

44
Bölüm 54 : Ayet 44

أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُّنتَصِرٌ

Yoksa: "Biz öç alabilecek bir topluluğuz" mu diyorlar?

Çeviri Yazı

em yeḳûlûne naḥnü cemî`um münteṣir.

45
Bölüm 54 : Ayet 45

سَيُهْزَمُ ٱلْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ ٱلدُّبُرَ

Toplulukları dağıtılacak, yüzgeri edileceklerdir.

Çeviri Yazı

seyühzemü-lcem`u veyüvellûne-ddübüra.

46
Bölüm 54 : Ayet 46

بَلِ ٱلسَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَٱلسَّاعَةُ أَدْهَىٰ وَأَمَرُّ

Kıyamet onların azap ile vadedildikleri gündür. O ne korkunç, ne acı bir gündür!

Çeviri Yazı

beli-ssâ`atü mev`idühüm vessâ`atü edhâ veemerr.

47
Bölüm 54 : Ayet 47

إِنَّ ٱلْمُجْرِمِينَ فِى ضَلَـٰلٍ وَسُعُرٍ

Doğrusu suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.

Çeviri Yazı

inne-lmücrimîne fî ḍalâliv vesü`ur.

48
Bölüm 54 : Ayet 48

يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِى ٱلنَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ ذُوقُوا۟ مَسَّ سَقَرَ

Ateşe yüzüstü sürüldükleri gün, onlara: "Cehennemin dokunan azabını tadın" denir.

Çeviri Yazı

yevme yüsḥabûne fi-nnâri `alâ vucûhihim. ẕûḳû messe seḳara.

49
Bölüm 54 : Ayet 49

إِنَّا كُلَّ شَىْءٍ خَلَقْنَـٰهُ بِقَدَرٍ

Şüphesiz Biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır.

Çeviri Yazı

innâ külle şey'in ḫalaḳnâhü biḳader.

50
Bölüm 54 : Ayet 50

وَمَآ أَمْرُنَآ إِلَّا وَٰحِدَةٌ كَلَمْحٍۭ بِٱلْبَصَرِ

Bizim buyruğumuz bir göz kırpması gibi anidir.

Çeviri Yazı

vemâ emrunâ illâ vâḥidetün kelemḥim bilbeṣar.

51
Bölüm 54 : Ayet 51

وَلَقَدْ أَهْلَكْنَآ أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ

And olsun ki, benzerlerinizi yok etti, öğüt alan yok mudur?

Çeviri Yazı

veleḳad ehleknâ eşyâ`aküm fehel mim müddekir.

52
Bölüm 54 : Ayet 52

وَكُلُّ شَىْءٍ فَعَلُوهُ فِى ٱلزُّبُرِ

İnsanların yaptıkları her şey kitablarda kayıtlıdır.

Çeviri Yazı

veküllü şey'in fe`alûhü fi-zzübür.

53
Bölüm 54 : Ayet 53

وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُّسْتَطَرٌ

Küçük ve büyük, hepsi satır satırdır.

Çeviri Yazı

veküllü ṣagîriv vekebîrim müsteṭar.

54
Bölüm 54 : Ayet 54

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَنَهَرٍ

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, güçlü hükümdarın katında, yüksek bir derecede, cennetlerde ferahlık ve aydınlık içindedirler.

Çeviri Yazı

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv veneher.

55
Bölüm 54 : Ayet 55

فِى مَقْعَدِ صِدْقٍ عِندَ مَلِيكٍ مُّقْتَدِرٍۭ

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, güçlü hükümdarın katında, yüksek bir derecede, cennetlerde ferahlık ve aydınlık içindedirler.

Çeviri Yazı

fî maḳ`adi ṣidḳin `inde melîkim muḳtedir.

Bölüm 54

Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler. [1]

Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler. [2]

Yalanlarlar da kendi heveslerine uyarlar. Ama her işin karar kılacağı bir sonucu vardır. [3]

And olsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice haberler gelmiştir. [4]

Bu haberlerin her birinde üstün hikmet vardır; ama uyarmalar fayda vermiyor. [5]

Öyleyse onlardan yüz çevir; çağıran, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün; [6]

Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir gündür" derler. [7]

Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir gündür" derler. [8]

Bu ortak koşanlardan önce Nuh milleti de yalanlamış, kulumuzu yalanlayarak: "Delidir" demişlerdi, yolu kesilmişti. [9]

O da: "Ben yenildim, bana yardım et" diye Rabbine yalvarmıştı. [10]

Biz de bunun üzerine gök kapılarını boşanan sularla açtık. [11]

Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık; her iki su, takdir edilen bir ölçüye göre birleşti. [12]

Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu. [13]

Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu. [14]

And olsun ki Biz, o gemiyi bir ibret olarak bıraktık; öğüt alan yok mudur? [15]

Benim azabım ve uyarmam nasılmış? [16]

And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? [17]

Ad milleti peygamberini yalanlamıştı; Benim azabım ve uyarmam nasılmış? [18]

Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik. [19]

Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik. [20]

Benim azabım ve uyarmam nasılmış? [21]

And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? [22]

Semud milleti uyaran peygamberleri yalanladı. [23]

"İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir" dediler. [24]

"İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir" dediler. [25]

Yarın, kimin pek yalancı ve şımarık olduğunu bileceklerdir. [26]

Doğrusu, onları denemek üzere dişi deveyi gönderen Biziz. Salih'e şöyle demiştik: "Onları gözetle ve sabret; [27]

Onlara, sıralarına göre suyun kendileriyle o deve aralarında pay edilmiş olunduğunu söyle." [28]

Ama bir arkadaşlarını çağırdılar, o da kılıcını alarak deveyi kesti. [29]

Benim azabım ve uyarmam nasılmış? [30]

Nitekim üzerlerine bir çığlık gönderdik de, ağılcıların kullandığı kurumuş ot gibi oldular. [31]

And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? [32]

Lut milleti uyaran peygamberleri yalanladı. [33]

Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarını, katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredene işte böyle mükafat veririz. [34]

Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarını, katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredene işte böyle mükafat veririz. [35]

Lut, and olsun ki, onları Bizim yakalamamızla uyarmıştı, ama onlar uyarmaları şüphe ile karşılayarak dinlemediler. [36]

And olsun ki, onlar Lut'un konukları olan melekleri elde etmeye kalkıştılar, bunun üzerine gözlerini kör ettik. "Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin sonucunu tadın" dedik. [37]

And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi. [38]

"Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin sonucunu tadın" dedik. [39]

And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? [40]

And olsun ki, Firavun erkanına uyaranlar geldi. [41]

Mucizelerimizin hepsini yalanladılar. Bunun üzerine onları güç ve kuvvet sahibi olana yakışır bir şekilde yakaladık. [42]

Sizin inkarcılarınız bunlardan daha mı üstündür? Yoksa Kitablarda size bir kurtuluş belgesi mi var? [43]

Yoksa: "Biz öç alabilecek bir topluluğuz" mu diyorlar? [44]

Toplulukları dağıtılacak, yüzgeri edileceklerdir. [45]

Kıyamet onların azap ile vadedildikleri gündür. O ne korkunç, ne acı bir gündür! [46]

Doğrusu suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. [47]

Ateşe yüzüstü sürüldükleri gün, onlara: "Cehennemin dokunan azabını tadın" denir. [48]

Şüphesiz Biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır. [49]

Bizim buyruğumuz bir göz kırpması gibi anidir. [50]

And olsun ki, benzerlerinizi yok etti, öğüt alan yok mudur? [51]

İnsanların yaptıkları her şey kitablarda kayıtlıdır. [52]

Küçük ve büyük, hepsi satır satırdır. [53]

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, güçlü hükümdarın katında, yüksek bir derecede, cennetlerde ferahlık ve aydınlık içindedirler. [54]

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, güçlü hükümdarın katında, yüksek bir derecede, cennetlerde ferahlık ve aydınlık içindedirler. [55]