الواقعة

Vakıa

Al-Wāqiʿah

Bölüm: 56
Ayetler: 96

Çevirmen: Diyanet İşleri

Dil: Türkçe

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1
Bölüm 56 : Ayet 1

إِذَا وَقَعَتِ ٱلْوَاقِعَةُ

Kıyamet koptuğunda kimini alçaltacak ve kimini yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır.

Çeviri Yazı

iẕâ veḳa`ati-lvâḳi`ah.

2
Bölüm 56 : Ayet 2

لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ

Kıyamet koptuğunda kimini alçaltacak ve kimini yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır.

Çeviri Yazı

leyse livaḳ`atihâ kâẕibeh.

3
Bölüm 56 : Ayet 3

خَافِضَةٌ رَّافِعَةٌ

Kıyamet koptuğunda kimini alçaltacak ve kimini yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır.

Çeviri Yazı

ḫâfiḍatür râfi`ah.

4
Bölüm 56 : Ayet 4

إِذَا رُجَّتِ ٱلْأَرْضُ رَجًّا

Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.

Çeviri Yazı

iẕâ rucceti-l'arḍu raccâ.

5
Bölüm 56 : Ayet 5

وَبُسَّتِ ٱلْجِبَالُ بَسًّا

Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.

Çeviri Yazı

vebüsseti-lcibâlü bessâ.

6
Bölüm 56 : Ayet 6

فَكَانَتْ هَبَآءً مُّنۢبَثًّا

Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.

Çeviri Yazı

fekânet hebâem mümbeŝŝâ.

7
Bölüm 56 : Ayet 7

وَكُنتُمْ أَزْوَٰجًا ثَلَـٰثَةً

Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.

Çeviri Yazı

veküntüm ezvâcen ŝelâŝeh.

8
Bölüm 56 : Ayet 8

فَأَصْحَـٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ

İyi işler işlediklerini belirtmek için, amel defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara!

Çeviri Yazı

feaṣḥâbü-lmeymeneti mâ aṣḥâbü-lmeymeneh.

9
Bölüm 56 : Ayet 9

وَأَصْحَـٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ

Kötülük işlediklerini belirtmek üzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!

Çeviri Yazı

veaṣḥâbü-lmeş'emeti mâ aṣḥâbü-lmeş'emeh.

10
Bölüm 56 : Ayet 10

وَٱلسَّـٰبِقُونَ ٱلسَّـٰبِقُونَ

İyilik işlemekte önde olanlar, karşılıklarını almakta da önde olanlardır.

Çeviri Yazı

vessâbiḳûne-ssâbiḳûn.

11
Bölüm 56 : Ayet 11

أُو۟لَـٰٓئِكَ ٱلْمُقَرَّبُونَ

Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır.

Çeviri Yazı

ülâike-lmüḳarrabûn.

12
Bölüm 56 : Ayet 12

فِى جَنَّـٰتِ ٱلنَّعِيمِ

Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır.

Çeviri Yazı

fî cennâti-nne`îm.

13
Bölüm 56 : Ayet 13

ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ

Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir.

Çeviri Yazı

ŝülletüm mine-l'evvelîn.

14
Bölüm 56 : Ayet 14

وَقَلِيلٌ مِّنَ ٱلْـَٔاخِرِينَ

Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir.

Çeviri Yazı

veḳalîlüm mine-l'âḫirîn.

15
Bölüm 56 : Ayet 15

عَلَىٰ سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ

Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar.

Çeviri Yazı

`alâ sürurim mevḍûneh.

16
Bölüm 56 : Ayet 16

مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَـٰبِلِينَ

Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar.

Çeviri Yazı

müttekiîne `aleyhâ müteḳâbilîn.

17
Bölüm 56 : Ayet 17

يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَٰنٌ مُّخَلَّدُونَ

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar.

Çeviri Yazı

yeṭûfü `aleyhim vildânüm müḫalledûn.

18
Bölüm 56 : Ayet 18

بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar.

Çeviri Yazı

biekvâbiv veebârîḳa veke'sim mim me`în.

19
Bölüm 56 : Ayet 19

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar.

Çeviri Yazı

lâ yüṣadde`ûne `anhâ velâ yünzifûn.

20
Bölüm 56 : Ayet 20

وَفَـٰكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar.

Çeviri Yazı

vefâkihetim mimmâ yeteḫayyerûn.

21
Bölüm 56 : Ayet 21

وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar.

Çeviri Yazı

velaḥmi ṭayrim mimmâ yeştehûn.

22
Bölüm 56 : Ayet 22

وَحُورٌ عِينٌ

İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar.

Çeviri Yazı

veḥûrun `în.

23
Bölüm 56 : Ayet 23

كَأَمْثَـٰلِ ٱللُّؤْلُؤِ ٱلْمَكْنُونِ

İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar.

Çeviri Yazı

keemŝâli-llü'lüi-lmeknûn.

24
Bölüm 56 : Ayet 24

جَزَآءًۢ بِمَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ

İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar.

Çeviri Yazı

cezâem bimâ kânû ya`melûn.

25
Bölüm 56 : Ayet 25

لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا

Sadece selama karşılık selam sözü işitirler.

Çeviri Yazı

lâ yesme`ûne fîhâ lagvev velâ te'ŝîmâ.

26
Bölüm 56 : Ayet 26

إِلَّا قِيلًا سَلَـٰمًا سَلَـٰمًا

Defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara!

Çeviri Yazı

illâ ḳîlen selâmen selâmâ.

27
Bölüm 56 : Ayet 27

وَأَصْحَـٰبُ ٱلْيَمِينِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلْيَمِينِ

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.

Çeviri Yazı

veaṣḥâbü-lyemîni mâ aṣḥâbü-lyemîn.

28
Bölüm 56 : Ayet 28

فِى سِدْرٍ مَّخْضُودٍ

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.

Çeviri Yazı

fî sidrim maḫḍûd.

29
Bölüm 56 : Ayet 29

وَطَلْحٍ مَّنضُودٍ

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.

Çeviri Yazı

veṭalḥim menḍûd.

30
Bölüm 56 : Ayet 30

وَظِلٍّ مَّمْدُودٍ

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.

Çeviri Yazı

veżillim memdûd.

31
Bölüm 56 : Ayet 31

وَمَآءٍ مَّسْكُوبٍ

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.

Çeviri Yazı

vemâim meskûb.

32
Bölüm 56 : Ayet 32

وَفَـٰكِهَةٍ كَثِيرَةٍ

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.

Çeviri Yazı

vefâkihetin keŝîrah.

33
Bölüm 56 : Ayet 33

لَّا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.

Çeviri Yazı

lâ maḳṭû`ativ velâ memnû`ah.

34
Bölüm 56 : Ayet 34

وَفُرُشٍ مَّرْفُوعَةٍ

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.

Çeviri Yazı

vefüruşim merfû`ah.

35
Bölüm 56 : Ayet 35

إِنَّآ أَنشَأْنَـٰهُنَّ إِنشَآءً

Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır.

Çeviri Yazı

innâ enşe'nâhünne inşââ.

36
Bölüm 56 : Ayet 36

فَجَعَلْنَـٰهُنَّ أَبْكَارًا

Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır.

Çeviri Yazı

fece`alnâhünne ebkârâ.

37
Bölüm 56 : Ayet 37

عُرُبًا أَتْرَابًا

Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır.

Çeviri Yazı

`uruben etrâbâ.

38
Bölüm 56 : Ayet 38

لِّأَصْحَـٰبِ ٱلْيَمِينِ

Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır.

Çeviri Yazı

liaṣḥâbi-lyemîn.

39
Bölüm 56 : Ayet 39

ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ

Bunların bir kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir.

Çeviri Yazı

ŝülletüm mine-l'evvelîn.

40
Bölüm 56 : Ayet 40

وَثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْـَٔاخِرِينَ

Bunların bir kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir.

Çeviri Yazı

veŝülletüm mine-l'âḫirîn.

41
Bölüm 56 : Ayet 41

وَأَصْحَـٰبُ ٱلشِّمَالِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلشِّمَالِ

Defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!

Çeviri Yazı

veaṣḥâbü-şşimâli mâ aṣḥâbü-şşimâl.

42
Bölüm 56 : Ayet 42

فِى سَمُومٍ وَحَمِيمٍ

İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.

Çeviri Yazı

fî semûmiv veḥamîm.

43
Bölüm 56 : Ayet 43

وَظِلٍّ مِّن يَحْمُومٍ

İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.

Çeviri Yazı

veżillim miy yaḥmûm.

44
Bölüm 56 : Ayet 44

لَّا بَارِدٍ وَلَا كَرِيمٍ

İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.

Çeviri Yazı

lâ bâridiv velâ kerîm.

45
Bölüm 56 : Ayet 45

إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَبْلَ ذَٰلِكَ مُتْرَفِينَ

Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı.

Çeviri Yazı

innehüm kânû ḳable ẕâlike mütrafîn.

46
Bölüm 56 : Ayet 46

وَكَانُوا۟ يُصِرُّونَ عَلَى ٱلْحِنثِ ٱلْعَظِيمِ

Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı.

Çeviri Yazı

vekânû yüṣirrûne `ale-lḥinŝi-l`ażîm.

47
Bölüm 56 : Ayet 47

وَكَانُوا۟ يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَـٰمًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ

Şöyle söylerlerdi: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?"

Çeviri Yazı

vekânû yeḳûlûne eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn.

48
Bölüm 56 : Ayet 48

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلْأَوَّلُونَ

"Önce gelip geçmiş babalarımız da mı?"

Çeviri Yazı

eveâbâüne-l'evvelûn.

49
Bölüm 56 : Ayet 49

قُلْ إِنَّ ٱلْأَوَّلِينَ وَٱلْـَٔاخِرِينَ

De ki: "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır."

Çeviri Yazı

ḳul inne-l'evvelîne vel'âḫirîn.

50
Bölüm 56 : Ayet 50

لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَـٰتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ

De ki: "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır."

Çeviri Yazı

lemecmû`ûne ilâ mîḳâti yevmim ma`lûm.

51
Bölüm 56 : Ayet 51

ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلْمُكَذِّبُونَ

Sonra, siz ey sapıklar, yalanlayanlar!

Çeviri Yazı

ŝümme inneküm eyyühe-ḍḍâllûne-lmükeẕẕibûn.

52
Bölüm 56 : Ayet 52

لَـَٔاكِلُونَ مِن شَجَرٍ مِّن زَقُّومٍ

Doğrusu bir zakkum ağacından yiyeceksiniz.

Çeviri Yazı

leâkilûne min şecerim min zeḳḳûm.

53
Bölüm 56 : Ayet 53

فَمَالِـُٔونَ مِنْهَا ٱلْبُطُونَ

Karınlarınızı onunla dolduracaksınız;

Çeviri Yazı

femâliûne minhe-lbüṭûn.

54
Bölüm 56 : Ayet 54

فَشَـٰرِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ ٱلْحَمِيمِ

Onun üzerine kaynar su içeceksiniz;

Çeviri Yazı

feşâribûne `aleyhi mine-lḥamîm.

55
Bölüm 56 : Ayet 55

فَشَـٰرِبُونَ شُرْبَ ٱلْهِيمِ

Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz;

Çeviri Yazı

feşâribûne şürbe-lhîm.

56
Bölüm 56 : Ayet 56

هَـٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ ٱلدِّينِ

İşte onlara, ceza günü sunulacak konukluk budur.

Çeviri Yazı

hâẕâ nüzülühüm yevme-ddîn.

57
Bölüm 56 : Ayet 57

نَحْنُ خَلَقْنَـٰكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ

Sizi yaratan Biziz; hala tasdik etmez misiniz?

Çeviri Yazı

naḥnü ḫalaḳnâküm felevlâ tüṣaddiḳûn.

58
Bölüm 56 : Ayet 58

أَفَرَءَيْتُم مَّا تُمْنُونَ

Söyleyin; akıttığınız meniden insanı yaratan siz misiniz, yoksa Biz mi yaratmaktayız?

Çeviri Yazı

eferaeytüm mâ tümnûn.

59
Bölüm 56 : Ayet 59

ءَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُۥٓ أَمْ نَحْنُ ٱلْخَـٰلِقُونَ

Söyleyin; akıttığınız meniden insanı yaratan siz misiniz, yoksa Biz mi yaratmaktayız?

Çeviri Yazı

eentüm taḫlüḳûnehû em naḥnü-lḫâliḳûn.

60
Bölüm 56 : Ayet 60

نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ ٱلْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ

Ölümü aranızda Biz tayin ettik; sizi ortadan kaldırıp benzerlerinizi yerinize getirmeyi, sizi bilmediğiniz şekilde var etmeyi dilesek kimse önümüze geçemez.

Çeviri Yazı

naḥnü ḳaddernâ beynekümü-lmevte vemâ naḥnü bimesbûḳîn.

61
Bölüm 56 : Ayet 61

عَلَىٰٓ أَن نُّبَدِّلَ أَمْثَـٰلَكُمْ وَنُنشِئَكُمْ فِى مَا لَا تَعْلَمُونَ

Ölümü aranızda Biz tayin ettik; sizi ortadan kaldırıp benzerlerinizi yerinize getirmeyi, sizi bilmediğiniz şekilde var etmeyi dilesek kimse önümüze geçemez.

Çeviri Yazı

`alâ en nübeddile emŝâleküm venünşieküm fî mâ lâ ta`lemûn.

62
Bölüm 56 : Ayet 62

وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ ٱلنَّشْأَةَ ٱلْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ

And olsun ki, ilk yaratmayı bilirsiniz, yine de düşünmez misiniz?

Çeviri Yazı

veleḳad `alimtümü-nneş'ete-l'ûlâ felevlâ teẕekkerûn.

63
Bölüm 56 : Ayet 63

أَفَرَءَيْتُم مَّا تَحْرُثُونَ

Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yoksa Biz mi bitiriyoruz?

Çeviri Yazı

eferaeytüm mâ taḥruŝûn.

64
Bölüm 56 : Ayet 64

ءَأَنتُمْ تَزْرَعُونَهُۥٓ أَمْ نَحْنُ ٱلزَّٰرِعُونَ

Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yoksa Biz mi bitiriyoruz?

Çeviri Yazı

eentüm tezra`ûnehû em naḥnü-zzâri`ûn.

65
Bölüm 56 : Ayet 65

لَوْ نَشَآءُ لَجَعَلْنَـٰهُ حُطَـٰمًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ

Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık".

Çeviri Yazı

lev neşâü lece`alnâhü ḥuṭâmen feżaltüm tefekkehûn.

66
Bölüm 56 : Ayet 66

إِنَّا لَمُغْرَمُونَ

Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık".

Çeviri Yazı

innâ lemugramûn.

67
Bölüm 56 : Ayet 67

بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ

Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık".

Çeviri Yazı

bel naḥnü maḥrûmûn.

68
Bölüm 56 : Ayet 68

أَفَرَءَيْتُمُ ٱلْمَآءَ ٱلَّذِى تَشْرَبُونَ

Söyleyin; içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz yoksa onu Biz mi indiririz?

Çeviri Yazı

eferaeytümü-lmâe-lleẕî teşrabûn.

69
Bölüm 56 : Ayet 69

ءَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ ٱلْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنزِلُونَ

Söyleyin; içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz yoksa onu Biz mi indiririz?

Çeviri Yazı

eentüm enzeltümûhü mine-lmüzni em naḥnü-lmünzilûn.

70
Bölüm 56 : Ayet 70

لَوْ نَشَآءُ جَعَلْنَـٰهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ

Dileseydik onu acılaştırırdık; hala şükretmez misiniz?

Çeviri Yazı

lev neşâü ce`alnâhü ücâcen felevlâ teşkürûn.

71
Bölüm 56 : Ayet 71

أَفَرَءَيْتُمُ ٱلنَّارَ ٱلَّتِى تُورُونَ

Söyleyin; yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz?

Çeviri Yazı

eferaeytümü-nnâra-lletî tûrûn.

72
Bölüm 56 : Ayet 72

ءَأَنتُمْ أَنشَأْتُمْ شَجَرَتَهَآ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنشِـُٔونَ

Söyleyin; yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz?

Çeviri Yazı

eentüm enşe'tüm şeceratehâ em naḥnü-lmünşiûn.

73
Bölüm 56 : Ayet 73

نَحْنُ جَعَلْنَـٰهَا تَذْكِرَةً وَمَتَـٰعًا لِّلْمُقْوِينَ

Biz onu bir ibret ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık.

Çeviri Yazı

naḥnü ce`alnâhâ teẕkiratev vemetâ`al lilmuḳvîn.

74
Bölüm 56 : Ayet 74

فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ

Öyleyse çok büyük Rabbinin adını tesbih et.

Çeviri Yazı

fesebbiḥ bismi rabbike-l`ażîm.

75
Bölüm 56 : Ayet 75

فَلَآ أُقْسِمُ بِمَوَٰقِعِ ٱلنُّجُومِ

Hayır; yıldızların yerleri üzerine yemin ederim; ki bunun ne büyük yemin olduğunu bir bilseniz!

Çeviri Yazı

felâ uḳsimü bimevâḳi`i-nnücûm.

76
Bölüm 56 : Ayet 76

وَإِنَّهُۥ لَقَسَمٌ لَّوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ

Hayır; yıldızların yerleri üzerine yemin ederim; ki bunun ne büyük yemin olduğunu bir bilseniz!

Çeviri Yazı

veinnehû leḳasemül lev ta`lemûne `ażîm.

77
Bölüm 56 : Ayet 77

إِنَّهُۥ لَقُرْءَانٌ كَرِيمٌ

Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir.

Çeviri Yazı

innehû leḳur'ânün kerîm.

78
Bölüm 56 : Ayet 78

فِى كِتَـٰبٍ مَّكْنُونٍ

Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir.

Çeviri Yazı

fî kitâbim meknûn.

79
Bölüm 56 : Ayet 79

لَّا يَمَسُّهُۥٓ إِلَّا ٱلْمُطَهَّرُونَ

Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir.

Çeviri Yazı

lâ yemessühû ille-lmüṭahherûn.

80
Bölüm 56 : Ayet 80

تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ ٱلْعَـٰلَمِينَ

Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir.

Çeviri Yazı

tenzîlüm mir rabbi-l`âlemîn.

81
Bölüm 56 : Ayet 81

أَفَبِهَـٰذَا ٱلْحَدِيثِ أَنتُم مُّدْهِنُونَ

Siz bu sözü mü hor görüyorsunuz?

Çeviri Yazı

efebihâẕe-lḥadîŝi entüm müdhinûn.

82
Bölüm 56 : Ayet 82

وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ

Rızkınıza şükredeceğiniz yere onu vereni mi yalanlıyorsunuz?

Çeviri Yazı

vetec`alûne rizḳaküm enneküm tükeẕẕibûn.

83
Bölüm 56 : Ayet 83

فَلَوْلَآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلْحُلْقُومَ

Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz.

Çeviri Yazı

felevlâ iẕâ belegati-lḥulḳûm.

84
Bölüm 56 : Ayet 84

وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ

Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz.

Çeviri Yazı

veentüm ḥîneiẕin tenżurûn.

85
Bölüm 56 : Ayet 85

وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَـٰكِن لَّا تُبْصِرُونَ

Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz.

Çeviri Yazı

venaḥnü aḳrabü ileyhi minküm velâkil lâ tübṣirûn.

86
Bölüm 56 : Ayet 86

فَلَوْلَآ إِن كُنتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ

Siz dirilip yaptıklarınıza karşılık görmeyecekseniz ve eğer bu sözünüzde samimi iseniz, o çıkmak üzere olan canı geri çevirsenize!

Çeviri Yazı

felevlâ in küntüm gayra medînîn.

87
Bölüm 56 : Ayet 87

تَرْجِعُونَهَآ إِن كُنتُمْ صَـٰدِقِينَ

Siz dirilip yaptıklarınıza karşılık görmeyecekseniz ve eğer bu sözünüzde samimi iseniz, o çıkmak üzere olan canı geri çevirsenize!

Çeviri Yazı

terci`ûnehâ in küntüm ṣâdiḳîn.

88
Bölüm 56 : Ayet 88

فَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلْمُقَرَّبِينَ

Eğer ölen o kişi, gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cenneti onundur.

Çeviri Yazı

feemmâ in kâne mine-lmüḳarrabîn.

89
Bölüm 56 : Ayet 89

فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ

Eğer ölen o kişi, gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cenneti onundur.

Çeviri Yazı

feravḥuv verayḥânüv vecennâtü ne`îm.

90
Bölüm 56 : Ayet 90

وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنْ أَصْحَـٰبِ ٱلْيَمِينِ

Eğer defteri sağdan verilenlerden ise,

Çeviri Yazı

veemmâ in kâne min aṣḥâbi-lyemîn.

91
Bölüm 56 : Ayet 91

فَسَلَـٰمٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَـٰبِ ٱلْيَمِينِ

"Ey sağcılardan olan kişi, sana selam olsun!" denir.

Çeviri Yazı

feselâmül leke min aṣḥâbi-lyemîn.

92
Bölüm 56 : Ayet 92

وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلْمُكَذِّبِينَ ٱلضَّآلِّينَ

Eğer, sapık yalancılardan ise,

Çeviri Yazı

veemmâ in kâne mine-lmükeẕẕibîne-ḍḍâllîn.

93
Bölüm 56 : Ayet 93

فَنُزُلٌ مِّنْ حَمِيمٍ

Ona kaynar sudan konukluk sunulur.

Çeviri Yazı

fenüzülüm min ḥamîm.

94
Bölüm 56 : Ayet 94

وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ

Cehenneme sokulur.

Çeviri Yazı

vetaṣliyetü ceḥîm.

95
Bölüm 56 : Ayet 95

إِنَّ هَـٰذَا لَهُوَ حَقُّ ٱلْيَقِينِ

Doğrusu kesin gerçek budur.

Çeviri Yazı

inne hâẕâ lehüve ḥaḳḳu-lyeḳîn.

96
Bölüm 56 : Ayet 96

فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ

Öyleyse çok büyük Rabbinin adını tesbih et.

Çeviri Yazı

fesebbiḥ bismi rabbike-l`ażîm.

Bölüm 56

Kıyamet koptuğunda kimini alçaltacak ve kimini yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır. [1]

Kıyamet koptuğunda kimini alçaltacak ve kimini yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır. [2]

Kıyamet koptuğunda kimini alçaltacak ve kimini yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır. [3]

Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz. [4]

Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz. [5]

Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz. [6]

Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz. [7]

İyi işler işlediklerini belirtmek için, amel defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara! [8]

Kötülük işlediklerini belirtmek üzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara! [9]

İyilik işlemekte önde olanlar, karşılıklarını almakta da önde olanlardır. [10]

Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır. [11]

Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır. [12]

Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. [13]

Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. [14]

Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar. [15]

Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar. [16]

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. [17]

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. [18]

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. [19]

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. [20]

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. [21]

İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar. [22]

İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar. [23]

İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar. [24]

Sadece selama karşılık selam sözü işitirler. [25]

Defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara! [26]

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. [27]

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. [28]

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. [29]

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. [30]

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. [31]

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. [32]

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. [33]

Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. [34]

Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. [35]

Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. [36]

Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. [37]

Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. [38]

Bunların bir kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. [39]

Bunların bir kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. [40]

Defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara! [41]

İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar. [42]

İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar. [43]

İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar. [44]

Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı. [45]

Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı. [46]

Şöyle söylerlerdi: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?" [47]

"Önce gelip geçmiş babalarımız da mı?" [48]

De ki: "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır." [49]

De ki: "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır." [50]

Sonra, siz ey sapıklar, yalanlayanlar! [51]

Doğrusu bir zakkum ağacından yiyeceksiniz. [52]

Karınlarınızı onunla dolduracaksınız; [53]

Onun üzerine kaynar su içeceksiniz; [54]

Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz; [55]

İşte onlara, ceza günü sunulacak konukluk budur. [56]

Sizi yaratan Biziz; hala tasdik etmez misiniz? [57]

Söyleyin; akıttığınız meniden insanı yaratan siz misiniz, yoksa Biz mi yaratmaktayız? [58]

Söyleyin; akıttığınız meniden insanı yaratan siz misiniz, yoksa Biz mi yaratmaktayız? [59]

Ölümü aranızda Biz tayin ettik; sizi ortadan kaldırıp benzerlerinizi yerinize getirmeyi, sizi bilmediğiniz şekilde var etmeyi dilesek kimse önümüze geçemez. [60]

Ölümü aranızda Biz tayin ettik; sizi ortadan kaldırıp benzerlerinizi yerinize getirmeyi, sizi bilmediğiniz şekilde var etmeyi dilesek kimse önümüze geçemez. [61]

And olsun ki, ilk yaratmayı bilirsiniz, yine de düşünmez misiniz? [62]

Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yoksa Biz mi bitiriyoruz? [63]

Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yoksa Biz mi bitiriyoruz? [64]

Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık". [65]

Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık". [66]

Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık". [67]

Söyleyin; içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz yoksa onu Biz mi indiririz? [68]

Söyleyin; içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz yoksa onu Biz mi indiririz? [69]

Dileseydik onu acılaştırırdık; hala şükretmez misiniz? [70]

Söyleyin; yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz? [71]

Söyleyin; yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz? [72]

Biz onu bir ibret ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık. [73]

Öyleyse çok büyük Rabbinin adını tesbih et. [74]

Hayır; yıldızların yerleri üzerine yemin ederim; ki bunun ne büyük yemin olduğunu bir bilseniz! [75]

Hayır; yıldızların yerleri üzerine yemin ederim; ki bunun ne büyük yemin olduğunu bir bilseniz! [76]

Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir. [77]

Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir. [78]

Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir. [79]

Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir. [80]

Siz bu sözü mü hor görüyorsunuz? [81]

Rızkınıza şükredeceğiniz yere onu vereni mi yalanlıyorsunuz? [82]

Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz. [83]

Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz. [84]

Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz. [85]

Siz dirilip yaptıklarınıza karşılık görmeyecekseniz ve eğer bu sözünüzde samimi iseniz, o çıkmak üzere olan canı geri çevirsenize! [86]

Siz dirilip yaptıklarınıza karşılık görmeyecekseniz ve eğer bu sözünüzde samimi iseniz, o çıkmak üzere olan canı geri çevirsenize! [87]

Eğer ölen o kişi, gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cenneti onundur. [88]

Eğer ölen o kişi, gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cenneti onundur. [89]

Eğer defteri sağdan verilenlerden ise, [90]

"Ey sağcılardan olan kişi, sana selam olsun!" denir. [91]

Eğer, sapık yalancılardan ise, [92]

Ona kaynar sudan konukluk sunulur. [93]

Cehenneme sokulur. [94]

Doğrusu kesin gerçek budur. [95]

Öyleyse çok büyük Rabbinin adını tesbih et. [96]