البلد
Beled
Al-Balad
Çevirmen: Diyanet İşleri
Dil: Türkçe
Kaynak: tanzil.net/trans
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
لَآ أُقْسِمُ بِهَـٰذَا ٱلْبَلَدِ
Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.
Çeviri Yazı
lâ uḳsimü bihâẕe-lbeled.
وَأَنتَ حِلٌّۢ بِهَـٰذَا ٱلْبَلَدِ
Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.
Çeviri Yazı
veente ḥillüm bihâẕe-lbeled.
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ
Doğurana ve doğurduğuna and olsun ki;
Çeviri Yazı
vevâlidiv vemâ veled.
لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَـٰنَ فِى كَبَدٍ
İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.
Çeviri Yazı
leḳad ḫalaḳne-l'insâne fî kebed.
أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ
İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
Çeviri Yazı
eyaḥsebü el ley yaḳdira `aleyhi eḥad.
يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا
"Yığın yığın mal tüketmişimdir" diyor.
Çeviri Yazı
yeḳûlü ehlektü mâlel lübedâ.
أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ
O, kimsenin kendisini görmediğini mi zannediyor?
Çeviri Yazı
eyaḥsebü el lem yerahû eḥad.
أَلَمْ نَجْعَل لَّهُۥ عَيْنَيْنِ
Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?
Çeviri Yazı
elem nec`al lehû `ayneyn.
وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ
Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?
Çeviri Yazı
velisânev veşefeteyn.
وَهَدَيْنَـٰهُ ٱلنَّجْدَيْنِ
Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?
Çeviri Yazı
vehedeynâhü-nnecdeyn.
فَلَا ٱقْتَحَمَ ٱلْعَقَبَةَ
Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi.
Çeviri Yazı
fele-ḳteḥame-l`aḳabeh.
وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْعَقَبَةُ
O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?
Çeviri Yazı
vemâ edrâke me-l`aḳabeh.
فَكُّ رَقَبَةٍ
O geçit, bir köle ve esir azadetmek,
Çeviri Yazı
fekkü raḳabeh.
أَوْ إِطْعَـٰمٌ فِى يَوْمٍ ذِى مَسْغَبَةٍ
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
Çeviri Yazı
ev iṭ`âmün fî yevmin ẕî mesgabeh.
يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
Çeviri Yazı
yetîmen ẕâ maḳrabeh.
أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.
Çeviri Yazı
ev miskînen ẕâ metrabeh.
ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلْمَرْحَمَةِ
Sonra, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır.
Çeviri Yazı
ŝümme kâne mine-lleẕîne âmenû vetevâṣav biṣṣabri vetevâṣav bilmerḥameh.
أُو۟لَـٰٓئِكَ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ
İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir.
Çeviri Yazı
ülâike aṣḥâbü-lmeymeneh.
وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِـَٔايَـٰتِنَا هُمْ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ
Ayetlerimizi inkar edenler, işte onlar amel defterleri sollarından verilenlerdir.
Çeviri Yazı
velleẕîne keferû biâyâtinâ hüm aṣḥâbü-lmeş'emeh.
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌۢ
Onlar her yönden ateşle kapatılacaklardır.
Çeviri Yazı
`aleyhim nârum mü'ṣadeh.
Bölüm 90
Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun. [1]
Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun. [2]
Doğurana ve doğurduğuna and olsun ki; [3]
İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık. [4]
İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? [5]
"Yığın yığın mal tüketmişimdir" diyor. [6]
O, kimsenin kendisini görmediğini mi zannediyor? [7]
Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi? [8]
Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi? [9]
Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi? [10]
Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi. [11]
O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin? [12]
O geçit, bir köle ve esir azadetmek, [13]
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır. [14]
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır. [15]
Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır. [16]
Sonra, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır. [17]
İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir. [18]
Ayetlerimizi inkar edenler, işte onlar amel defterleri sollarından verilenlerdir. [19]
Onlar her yönden ateşle kapatılacaklardır. [20]